*32*

2K 145 26
                                    


Evettt uzun zamandır beklenen yeni bölümümüz nihayet geldi :) Yazarken o kadar keyif aldım ki anlatamam. Hercai en keyifli en hot hanzeh kurgusu net. Benim yazdıklarım içinde tabi....





Bu sabah hava yaz aylarındaki gibi sıcaktı. Oysaki ilk baharın ilk haftalarına daha yeni girmişlerdi. Hande, erkenden uyanmıştı. Tüm gün yatakta kalıp yanında uyuyan Zehra'yı izlemeye hayır demezdi ancak tuhaf bir şekilde o uyandığında onun için kahvaltı hazırlamış olmayı istiyordu. Bu yüzden de kısa bir süre yüzünde mutlu bir sırıtışla, ellerini yanağının altına koyup yüzü ona dönük uyuyan kızı izledi. Sonrasında ise zor da olsa o yataktan kalkıp üzerine geçirdiği şortun belini çekiştire çekiştire koridora çıktı. Lanet olsun, en son ne zaman mutfağa girdiğini bile hatırlamıyordu. Kıza rezil olmamayı içinden dileyerek merdivenlerin yolunu tuttu.

Su sesiyle onu uyandırmasın diye yüzünü odasındaki banyoda yıkamamıştı. Bu yüzden de alt katın banyosunda yüzünü yıkayıp kendisine çeki düzen verdikten sonra doğrudan mutfağa geçti.

"Hadi bakalım gazamız mübarek olsun Handanım."

Avuç içlerini birbirine sürtüp hain bir sırıtışla mutfak adasının etrafından dolanırken doğrudan mutfağın sürgülü teras kapısını açarak hafif rüzgarlı yaz havasının içeri dolmasını sağladı. Sonrasında ise içindeki tam da yaza yakışır çıtı pıtı heyecanıyla aylardır kapağını bile açmadığı buzdolabına doğru yürüdü.

"Günaydın."

Eli tam da yeni dolabın kapağına uzanmıştı. Şaşkınlık içinde yüzünü mutfağın girişine dönerek kollarını göğsünde birleştirmiş çatık kaşlarla onu izleyen, tümüyle giyinik olan bir adet Zehra Güneş'e baktı.

"Soğuk davranacaksan üzerime bir şeyler alayım."

Elleriyle yüzündeki alaycı ifadeye destek çıkarcasına kollarının üstünü ovuşturdu. Zehra ise bu hareketini yüzünü ekşiterek havaya kaldırdığı kaşlarıyla arkasındaki açık kapıyı işaret ederek cevapladı.

"Çok üşüyorsan bana laf sokacağın yerde arkandaki kapıyı kapat."

"Ha," dedi Hande, avuç içlerini birbirine çarpıp tekrar kollarını yanlarına doğru açarken. "Bende nerde kaldı bu didişmelerimiz özlemiştim tam diyecektim ki sen kalktığın on saniye bile yok peş peşe bana gol atmaya başladın."

Elinde değildi. Hande'yi bu kadar çıldırtabiliyorken, keyiften sırıtmamak imkansızdı. Bu yüzden de ada masaya doğru ağır ağır yürüyerek oradan kaptığı yeşil elmayı gayet tahrik edici bir şekilde ısırıp şaşkınlıktan kaşları havaya kalkan Hande'ye doğru yürüdü. Tam elmadan bir ısırık daha alıp yüzünü yüzüne yaklaştırdığında onu arzuyla izleyen gözlerinden hafifçe aralanan duraklarına kaydırdı bakışlarını. Aralarındaki adı belirsiz oyunu kazanmanın verdiği zevkle alaycı bir şekilde gülümserken tekrar bakışlarını üzerinde oyaladığı dudaklarından gözlerine kaydırdı ve, "Sen de kaleyi boş bırakmasaydın o zaman," dedi. Alayla havaya diktiği kaşlarını yerine getirdiğinde sırtını ada masanın kenarına yaslayarak hala onu şaşkınlık içinde donakalmış bir şekilde izleyen ortağının bakışlarının odağı olmasının keyfini çıkardı.

"Madem kalktın hamaratlığını göster de kahvaltı edelim. Acıktım," dedi Hande ve Zehra sırıtmamak için dudaklarını birbirine bastırıp bakışlarını eli ayağı birbirine dolanan ortağına döndü. Hande, yanından ayrılıp çay koymak için tezgaha yürüdü. Zehra ise bir süre daha onu peşinden izleyerek kıpırdattığı dudaklarında sessiz bir şekilde söylediklerinin taklidini yaparak tam da Hande ona döndüğü sırada iştahla elmasından bir ısırık daha aldı.

Hercai / GxG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin