*12*

1.2K 131 29
                                    

Keyifli okumalar :)





"O kızla çalışmak istemiyorum Simge nokta. İstanbul'a döner dönmez yollarımızı ayıracağız."

"İyide ama ne oldu Hande? Hiçbir şey söylemiyorsun. Londra'ya geldiğimizden beri sende bir tuhaflık var. Neyin var senin?"

Neyi mi vardı? Sahiden ya neyi vardı onun? Eskiden uğraşacak salak bulsa sevinirdi ama son günlerde rastladığı gözüne batıyordu. Dünkü olanlar ve sabah kahvaltısı da hesaba katılırsa ne o cadı, ne de sümsük sevgilisini çekemeyecekti.

"Yok bir şeyim sadece o mızmız cadıyla artık çalışmak istemiyorum. Anlıyor musun Simge, kızdan sıkıldım. Bayıyor beni ve bende kurtulmak istiyorum."

Bu söylediklerinin gerçekle bir alakası yoktu fakat söyleyecek başka bir şey de bulamamıştı.

Simge elleriyle alnını ovuştururken bir çare aramaya başladığı her halinden belliydi. Aslında harekete geçmesi Hande için iyi bir gelişmeydi. İstediği olmuştu fakat neden mutlu değildi? Niye içi biraz da olsun rahatlamamıştı?

"Ben biraz odama gidip dinleneceğim."

Kafasında onlarca soru işaretiyle birlikte Simge'nin odasından ayrıldığında karşısından geçtiği odadan gelen sesler dikkatini çekti. Aslında odanın sahibini tanımasa çekip gidecekti ama ikidir Zehra'nın kapısını açık bulması sinirlerini bozuyordu. Her ne kadar tepeden tırnağa kameralarla, görevlilerle dolu olsa bile burası bir oteldi. Üstelik yabancı bir ülkede, insanına aşina olmadıkları bir yerdelerdi.

"Demek mızmız bir cadıyım ha? Görürsün sen Hande hanım!"

İsmini duymasıyla aralık kapının duvarına yaslanıp kızı izlemesi bir oldu. Zehra sinir küpü gibi odada oradan oraya dolaşıp bavulunu topluyordu. Hande neler olup bittiğini anlamıştı anlamasına da kızdaki bu sinirin sebebini çözemiyordu. Onu ilk baştan istemediğini defalarca dile getirirken şimdi eskiden söylediklerinin yanında devede pire kalan cümlelere neden taktığı anlaşılır değildi. Bu kızı kesinlikle ama kesinlikle çözemeyecekti.

"Bir yere mi gidiyorsun?"

"Sen...!"

Zehra Hande'yi gördüğü an elinde kıyafetleri odanın içinde öylece donakaldı. Yüzündeki öfke elle tutulur derecede büyüktü. Ancak bu Hande'yi kesinlikle ama kesinlikle endişelendirmiyordu.

"Odaya girmeden önce kapıyı vurman gerektiğini sana öğretmeleri gerekirdi."

"Kapı vurmak mı?"

Hande usulca güldü ama sesinde bariz bir alay vardı. Yaslandığı duvardan yüzünü yan dönerek yanında öylece açık duran kapıya baktı. Gördüğünü elbette ki Zehra da görüyordu fakat şu an bunu fark etmeyecek kadar öfkeliydi.

Hande tek kaşı havaya kalkmış bir şekilde yeniden Zehra'ya döndü ve bu sefer daha beter bir alayla konuştu.

"Kapı ardına kadar açıkken mi?"

Zehra Hande'nin o hiç eksilmeyen keyfinin yine zirvelerde olduğunu fark ettiğinde onunla uğraşmayı bırakıp yeniden işine döndü. Bu sefer ne söylerse söylesin ona aldırmayacaktı. Odada yokmuş gibi davranacaktı.

"Gidiyor musun?"

"Belli olmuyor mu?"

Hani onunla konuşmayacaktı? Hani ne söylerse söylesin ona aldırmayacaktı...?

Bu imkansızdı. Hande öyle bir alayla konuşuyordu ki, ona kayıtsız kalmak gerçek anlamda imkansızdı. En azından bu kadar öfkeliyken...

"Neden?"

Hercai / GxG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin