*3*

1.8K 149 59
                                    

Keyifli Okumalar :)

Satır arası yorum yapmayı unutmayalım :)


*

Yüksek müzik, alkol kokusu, etrafta dans eden insanlar ve yanıp sönen ışıklarıyla içinde bulunduğu mekânın eğlencesinden uzak düşünceler eşliğinde belki de hayatında bir kere daha görmeyeceği kişileri düşünüyordu Hande. Kafası o kadar doluydu ki, kendisini yoran düşüncelerden uzaklaşması için zihnini başka şeylerle meşgul ediyordu. Mesela aynı mekânın içinde bulundukları, hiç tanımadığı bu insanlarla...

Kimdi bu insanlar? Nasıl bu şekilde, kendilerini kaybedecek kadar dans edip eğlenebiliyorlardı? Yâda mesela şu ileriki masada oturan ve yalnız başına içen adamın derdi neydi? O da mı hayatından bıkmıştı? Tıpkı Hande gibi kendini sorgularken sığınağını elindeki o beyaz sıvıda mı buluyordu?

Bilemiyordu Hande, muhtemelen de hiçbir zaman bilmeyecekti.

"Hande ne düşünüyorsun?"

Naz, elindeki kadehi masaya tam önüne bırakıp içmesini işaret etti. O an anladı Hande dakikalardır boş kadehi avucunun içinde nasıl sıktığını. Dönüp kısa bir an için Naz'a baktı ve dalgın dalgın omuz silkti.

"Bilmiyorum. Sanırım her şeyi. Aynı anda her şeyi düşünmekten o kadar bunaldım ki?"

"Mesele Tuğba mı?"

O an gülesi geldi Hande'nin. Tuğba! Tuğba mesele değildi tabii ki. O mesele olmaktan çok zaman önce çıkmıştı. Artık sadece ve sadece onun varlığını umursamamaya çalışıyordu Hande. Çünkü o direttikçe Tuğba da diretiyor ve böylelikle tatsız konular uzayıp gidiyordu.

"Tuğba hiçbir zaman mesele olmadı benim için. En azından onun bendeki değerini gözümde öldürünceye dek. Şu anda mesele Tuğba değil zaten, kendimim."

"Nasıl yani?"

Naz içkisinden birkaç yudum alıp kanepeye rahatça yerleşti. Bir eli başına destek vermesi için yanağına dayalıyken, bir diğer eli arkadaşının elinin üstündeydi. Hande'ye yardım etmeyi çok istiyordu ve bunu ona defalarca anlatmıştı ama Hande her defasında belirli bir noktaya kadar anlatıyor en nihayetinde konuyu en olmadık yerde kapatıyordu. Tam da orasıydı işte arkadaşının tıkanıp kaldığı yer. O düğümü çözse hayatına kaldığı yerden devam edeceğine inanıyordu Naz ancak Hande'yi senelerdir bir türlü buna inandıramıyordu işte.

"Kafamın içinde binlerce tilki dolaşıyor Naz ve ben onların amacını bir türlü anlayamıyorum. Maksadım kendimi delirtmek mi yoksa düştüğüm durumdan çıkmak mı onu da çözemedim ya asıl mesele de bence tam olarak bu işte."

Hande, kadehini tek seferde bitirip tekrar masaya bir diğerinin yanına bıraktığında bu sefer o da Naz gibi arkasına yaslandı. Kafasını kanepenin yumuşak sırtına dayayıp dumanlı gözleriyle rengârenk ışıkları izlemekten keyif alıyordu. Bu manzara çocukluğunu, lunaparktaki ilk gününü hatırlatıyordu ona. Bazen yüzünü güldüren sevimli anıları da oluyordu işte, ancak çoğu zaman onların yerini diğerleri alıyordu.

"Bence sorun ne Hande, biliyor musun?"

Naz'ın sakin sesi onu düşüncelerinden ayırdığında Hande gözünü ışıklardan çekerek yüzünü arkadaşına döndü. İkisi de yatağa yatmış gibi kanepenin üzerine yayılmışlardı. Bu durum Hande'yi güldürse de Naz'ın yüzü fazlasıyla ciddiydi. Belli ki onun sorununu ondan daha çok takıyordu kafasına.

"Ne?" dedi Hande, tek kaşını havaya kaldırarak. Dudağının bir kenarı hafif kıvrılmıştı ve bu ifadesi çok geçmeden Naz'ı da girdiği ciddiyetinden çıkardı.

Hercai / GxG Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin