12.Bölüm

2.9K 187 36
                                    

İyi okumalar

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

"Anlatın bakalım şimdi şu öpücük meselesini." dedi Ufuk, ellerini beline koyarak. Gecenin sonunda evine gitmeye karar vermişti ve Taha da ona eşlik etmişti evine kadar. Sonra da tek başına geri dönmüştü Taha. Ufuk da, Gürkay ve Doğan'ın arasındaki sorunu anlamak için gecenin bir yarısında, ikisini de sorguya çekiyordu.

"Valla benim bir şeyden haberim yok. O anlatsın ne biliyorsa?" dedi Gürkay. Doğan, Gürkay'a baktı.

"Zaten biliyordum hatırlamayacağını." dedi ve Ufuk'a baktı. "Önemli bir şey değil. Siktir et." dedi ve kalktı koltuktan. Ufuk, kolundan tutup yerine oturttu. Kendisi hâlâ ayaktaydı.

"Bu konu çözülmeden, siz aranızı düzeltmeden kimse yatmayacak." dedi otoriter bir sesle. "Şimdi şu öpücük meselesini anlat da, olayı açıklığa kavuşturalım." dedi Doğan'a bakarak. Doğan, bir süre sessizce yerdeki halıyı izlemiş, daha sonra Ufuk'a bakmıştı. Gürkay da, Doğan'a bakıyordu. Çünkü o hatırlamıyordu, Doğan'ı öptüğünü.

Doğan, sıkıntılı bir nefes verip anlatmaya başladı.

Bir yıl önce
Yine, takıldığı kızlardan birinin ısrarıyla bir partiye sürüklenmişti Doğan. Aslında eve gidip uyuyacaktı. Sınavlar bitmişti ve kafası rahattı artık. Plânı böyleydi ama flört ettiği kız onu partiye sürüklemişti. Geldikleri, iki katlı evi görünce, yanındaki kıza döndü Doğan.

"Hiç havamda değilim aslında. Çok yorgunum eve gideceğim." deyip, arkasını döneceği sırada, platin sarısı saçlı kız, ince parmaklarıyla, Doğan'ın kolunu sardı.

"Beni içeri tek mi göndereceksin? Eşlik etmeyecek misin bana?" diye sordu. Doğan, kızın yüzüne baktı birkaç saniye.

"Başka zaman gelsek?" dedi. Kız, Doğan'ın kolunu bıraktı ve elini tuttu.

"Sınavların bitmesini kutluyoruz. Çok yorulduk ve çok çalıştık. Böyle bir şeyi hakediyoruz bence." dediği sırada, kızın gözü arkalara bir yere kaydı ve gülümsedi. "Hem bak, arkadaşların da geldi." dedi sırada, Ufuk ve Gürkay yanlarına gelmişti.

"Niye dışarıda duruyorsunuz? Parti başlamadı mı?" diye sordu Ufuk. Naz, saçlarını omuzunun üstünden geriye atıp cevap verdi.

"Parti çoktan başladı ama Doğan içeri girmek istemiyor. Eve gitmek istiyormuş. Çok yorgunmuş." dedi. Gürkay, Doğan'a bakıp cevap verdi.

"Hadi kanka ya. Bir saat takılır gideriz." diyerek elinden tutup içeri çekiştirdi ve iki katlı evin bahçesine girdiler. Naz ve Ufuk arkalarından baktılar bir süre. Daha sonra onlar da gittiler peşlerinden.

Parti başlamış, herkes eğleniyor ve içiyordu. Çoğu genç sarhoş olmuştu bile. Üç genç de bir köşeye oturmuş, yavaş yavaş içiyorlardı. Yalnız Gürkay biraz hızlı gidiyordu. Ufuk, bunu farkedince, bileğinden tutup engellemeye çalıştı.

"Yavaş ol olum. Su gibi içiyorsun. Sert bunlar. Adamı fena çarpar." dedi. Gürkay, arkadaşına sırıtıp cevap verdi.

"Bana bir şey olmaz." dedi ve elindeki bardağı tek dikişte bitirdi. O sırada, Naz gelip Doğan'ı elinden çekiştirerek dansa kaldırmıştı.

Bir süre daha içmeye devam ettiler Gürkay'la Ufuk. Yalnız, Ufuk arkadaşı gibi hızlı değildi. Daha yavaş içiyordu. En azından birinin kendinde olması gerek diye düşünüyordu.

Gürkay, iyice midesinin bulandığını hissediyordu. İçmeyi bırakıp ayağa kalktı. Ufuk, bakışlarını arkadaşına dikti.

"İyi misin? Ne oldu niye kalktın?" dedi. Gürkay, hızlıca cevap verdi.

"Midem bulanıyor. Lavaboya gidiyorum." dedi kelimeleri yuvarlayarak ve hızla ayrıldı masadan. Zar zor da olsa, banyoyu bulabilmişti. İçeri girdiğinde, Doğan'ın da içeride olduğunu gördü.

Doğan, aynanın karşısında saçlarını düzeltirken, Gürkay'ın içeri girmesiyle şaşırmıştı.

"Gürkay, ne bu ha-" derken, Gürkay dudaklarını Doğan'ın dudaklarına bastırdı. Doğan, anlık hareketle şok olmuştu. Gürkay, Doğan'ı lavaboyla arasına sıkıştırıp iyice asıldı dudaklarına. Doğan da artık dayanamayıp karşılık verecekken, Gürkay dudaklarını ayırdı ve Doğan'ın yüzüne baktı birkaç saniye. Daha sonra, başını Doğan'ın omuzuna bıraktı. Sızmıştı...

Doğan, gözlerini kapattı ve tuttuğu nefesi bıraktı. Omuzundaki çocuğa baktı ve klozetin kapağını kapatıp, oraya oturttu. Birkaç kez yüzünü yıkadı ve aynadaki aksine baktı. Şimdi ne yapacaktı?

Flashback Sonu

"Aradan bir yıl geçti ve sen bunu şimdi mi söylüyorsun?" diyerek çıkıştı Gürkay sinirle. Doğan, Gürkay'a baktı ve cevap verdi.

"Ertesi gün hiçbir şey hatırlamıyordun ne yapsaydım? Boğazına mı yapışsaydım beni niye öptün diye?" diyerek kızdı o da. Gürkay, yüzünü sıvazladı sinirle ve ayağa kalkıp saçlarını karıştırdı.

"Salak mısın sen lan?! Öpmüşüm seni resmen. Niye durdurmadın? Niye itmedin?" dedi. "Farkında mısın bilmiyorum ama sana aşık olduğum için, sevgiyle olan bir öpücük değildi o. Sarhoş kafayla olan bir şeymiş." diye devam etti. Doğan, duyduklarından sonra, ayaklanıp Gürkay'ın karşısına dikildi.

"Haklısın. Ama şoka girdiğim için seni itemedim. Yoksa öpücüğe bayıldığımdan değil." dedi ve kapıya yöneldi. Ufuk, arkasından bağırdı.

"Nereye?" dedi ama Doğan, arkasını dönmeden, ayakkabılarını giyerken cevap verdi.

"Kafamı dağıtmaya." dedi ve ayakkabılarını hızla giyip evden çıktı. Ufuk, bir süre kapalı kapıya baktı ve ardından Gürkay'a döndü. Oturmuş, ellerini yüzüne kapatmıştı. Ufuk yanına oturup, elini omuzuna atıp hafifçe sıktı, destek olurcasına. Gürkay, Ufuk'un elini hissedince ellerini yüzünden çekti ve fısıldar gibi konuştu.

"Nasıl yapabildim böyle bir şeyi? Nasıl nasıl? Her şeyi mahvettim!" diye kafasına vurdu birkaç kez. Ufuk, elini durdurup arkadaşına sarıldı. Gürkay da daha fazla dayanamayıp ağlamaya başladı. Geldikleri noktaya inanamıyordu.

İşler kızıştı

Nasıl gidiyor?

Yorumlarınızı bekliyorum

Sizleri seviyorum 💙

DİLDÂR (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin