38.Bölüm

1.4K 106 52
                                    

İyi okumalar

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Baran ve Doğan, o yüzleşme gününden sonra birlikte olmaya başlamışlardı. Hemen hemen bir ay oluyordu. Her şey yolunda gidiyordu. Doğan, gün geçtikçe Baran'a daha da kapılıyordu. Baran'ın, gözlerine nasıl baktığını görebiliyordu. Aşkına inanıyordu. Zaten bu yüzden de kendini tamamen Baran'ın rüzgarına bırakmış, savruluyordu. Ama bu durumdan şikayetçi değildi. Yaşadığı duygular çok güzeldi.

Baran ise, yıllardır beklediği aşkına kavuşmuş, tabir-i caizse mutluluktan uçuyordu. Beş yıldır vazgeçmeden beklediği aşkını yaşıyordu. Mutluluktan uçmakta haksız sayılmazdı. Doğan'ın bakışlarındaki sıcaklığı görüyordu ve bu onun için paha biçilemezdi.

Sabaha gözlerini açtığında, yine mutluydu. Artık her sabaha mutlu ve umutlu uyanıyordu. Telefonunu eline aldığında, Doğan'dan gelen, güzel bir günaydın mesajıyla karşılaştı. Yüzündeki sıcak gülümseme eşliğinde, bir mesaj da o yolladı sevgilisine. Daha sonra telefonu bırakıp banyoya geçti işlerini halletmek için.

Yaklaşık beş dakika içinde banyodan çıktı ve odasına geçip giyindi. Odasından çıktıktan sonra, Taha'nın odasının kapısına vurdu yavaşça. İçeriden ses gelmeyince, kapıyı yavaşça aralayıp içeri baktı. Taha ve Ufuk, sarılmış bir şekilde uyuyordu. Onları öyle görünce, yüzünde bir gülümseme belirdi ve kapıyı yavaşça kapattı.

Erkay'ın odasına geçip, kapıya hafifçe vurdu ve oradan da ses gelmeyince kapıyı açtı yavaşça. Erkay hâlâ uyuyordu. Yanina gidip, Erkay'ı uyandırmaya karar verdi.

"Erkay. Erkay kalk." dedi ama ses gelmiyordu. Aklına gelen şeyle sırıttı ve Erkay'a baktı. "Aaa Gürkay hoş geldin." demesiyle, Erkay yerinden fırladı adeta. Baran, kahkaha attı Erkay'ın hâline. Erkay, etrafa bakınıp Gürkay'ı göremeyince, Baran'a baktı.

"Gürkay nerede?" diye sordu. Baran, gülerek cevap verdi arkadaşına.

"Hadi kalk artık. Gürkay falan yok. Kalk diye şaka yaptım." demesiyle, Erkay yataktan fırlayıp, gelişi güzel şekilde tekme savurdu Baran'a.

"Sikeyim şakanı Baran tamam mı?" dedi sinirle. Baran, kahkaha atarak kaçtı ve tekmeden kurtulup, odadan çıktı. Sonra, tekrar kapıyı açıp sadece kafasını uzattı içeriye. "Hazırlan çabuk." dedi ve yüzüne doğru gelen yastıktan, kapıyı kapatarak kurtuldu. Gülerek mutfağa geçti ve kahvaltı hazırlamaya başladı.

***

Kahvaltı sonrası, Taha ve Ufuk birlikte çıkmışlardı. Erkay'la da Baran birlikte çıktılar. Binadan çıkmış, birlikte yürürlerken, Erkay ellerini üstündeki montunun cebine koyup konuştu.

"Çok mutlusun bu aralar. Doğan'la mı ilgili?" dedi. Baran, yüzündeki gülümsemeyle baktı arkadaşına.

"Hı hım. Sevgili olduk." dedi. Erkay, duyduğu şey karşısında, şaşkınlıkla baktı yanındaki oğlana.

"Ne?! Ne zaman?" diye sordu. Baran, pek düşünmeden cevap verdi.

"O günkü yüzleşmeden sonra. Üç haftadır." dedi. Erkay, gülümseyerek cevapladı arkadaşını.

"Vay be. Bekleyen derviş cidden muradına erermiş diye boşuna dememişler." dedi ve Baran'ın kolundan tutup durdurdu. "Çok sevindim kardeşim. Hayırlı olsun." diyerek sarıldı. Baran da ona sarıldı gülerek.

"Sağol kardeşim." dedi ve bir arabanın kornası, iki genci birbirinden ayırdı. Sağa doğru baktıklarında, siyah, güzel bir otomobil gördüler. İçinde de Doğan vardı. Doğan, canı sıkkın bir şekilde indi arabadan ve sevgilisine baktı. Baran, Doğan'ın yüzündeki sıkıntılı ifadeyi farketmiş ve anında yanına gidip, elini bileğine sarmıştı.

"Günaydın güneşim." dedi gülümseyerek. Baran, Doğan'a hep 'Güneşim' diyordu. Doğan, gülümseyerek baktı sevgilisine.

"Günaydın yavrum." dedi ve Erkay'a baktı. Başından beri sevememişti. Erkay, bunu biliyordu. İkilinin yanına gitti ve Doğan'a baktı.

"Beni sevmediğini biliyorum. Ben de sana bayılmıyorum ama kardeşimin sevgilisisin. Baran'ın yıllardır nasıl acı çektiğini biliyorum, gördüm. Yanındaydım çünkü. Eğer ikimizden birimiz birbirimizi sevmeyecekse, bu ben olmalıyım. Yıllardır kardeşimi görmediğin, üzülmesine ve ağlamasına neden olduğun için." dedi. Doğan, Erkay'ın yüzüne vurduğu gerçeklerle yüzleşince, yutkundu. Doğru söylüyordu. Bakışlarını Erkay'dan çekip, sevgilisine doğrulttu. Baran, öylece yeri izliyordu. Gözleri dolu doluydu. Doğan, bileğini Baran'ın elinden kurtardı ve elini tuttu sevgilisinin.

"O geçen beş yılı telafi edeceğim. Baran'ı görmemek benim suçum evet. Ama müneccim de değilim. Elbette o beş yılı geri veremem ama telafi edeceğim. İstemeden de olsa üzülmesine, ağlamasına neden oldum. Bunlar için zaten yeterince üzülüyorum. Ama bizim dünyamızda artık üzüntüye yer yok. Artık mutluluk var." diyerek, sevgilisine baktı. Baran da gülümseyerek baktı sevdiği adama.

"Artık mutluluk var. Sen varsan mutluluk hep var." dedi ve başını omuzuna koyup, arkadaşına baktı. Erkay da gülümseyerek baktı ikiliye. Artık, kardeşi gibi gördüğü kişi, sevdiriyor mutluydu. Gerisinin önemi yoktu.

Yorumlarınızı bekliyorum 🦋

DİLDÂR (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin