37.Bölüm

1.5K 109 29
                                    

İyi okumalar

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Ufuk
Taha'yla ilişkimizin başlamasının üstünden bir ay geçmişti. Oldukça mutluyduk. Her şey yolundaydı. Henüz ailelerimiz bilmiyordu ilişkimizi ve yönelimimizi. Açıklamak istemiyorduk şimdilik. Bu mutluluğumuzun üstüne gölge düşmesini istemiyorduk.

Bu akşam, ilişkimi ailemden tek bir kişiye açıklamaya karar vermiştim. Odamda hazırlanıyordum. Her zaman olduğu gibi, şık görünmeliydim. Hazırlandıktan sonra, şifonyerin üstünde duran telefonuma uzanırken, abimle fotoğrafımızın olduğu çerçeveye takıldı gözlerim. Bu fotoğrafı, babam çekmişti. Eskiden, ailece yaşadığımız evin bahçesinde çekilmiş bir fotoğraftı. Ama artık sadece fotoğraflarda kalmıştı...

Telefonumdan ses yükselince, fotoğrafı yerine koyup, telefonumu aldım. Ekranda yazan ismi görünce, yüzümde gülümseme belirdi. Yeşil sembolü kaydırıp telefonu açtım.

"Selam yavrum." diyen sesi duyunca gülümsemem büyüdü ve karşılık verdim.

"Selam." dedim ve ayaklandım. Artık çıkmam gerekiyordu.

"Hazır mısın canım? Kapıdayım ben." diye cevap verdi. Telefonu hoparlöre alıp, ceketimi giyerken cevap verdim.

"Hazırım. Çıkıyorum şimdi." dedim ve onaylamasıyla kapattık telefonu. Ceketimi ve ayakkabılarımı giydikten sonra, kapıyı kapatıp evden çıktım.

Binanın önüne indiğimde, Taha'yı gördüm. Motorunun üstünde oturmuş beni bekliyordu. Beni görünce gülümsedi ve motordan indi.

"Nereye gideceğiz?" diye sordu. Dudaklarımı ısırdım ve cevap verdim.

"Şey, senden bir şey isteyeceğim." dedim. Ellerini yüzüme koydu ve yanaklarımı okşayarak cevap verdi. Akşam olduğundan rahat davranabiliyordu.

"Tabi bebeğim." dedi. Yutkunarak gözlerine baktım. Ne kadar güzeldi?

"Motoru ben kullanabilir miyim?" diye sordum. Bakışları şaşkınlıkla büründü.

"Emin misin mavi çocuk?" diye sordu. Gülümseyip cevap verdim.

"Eminim. İzin verir misin?" dediğimde, ellerini yüzümden çekip, motoruna doğru gitti ve kaskın birini alıp yanıma geldi ve kafama taktı kaskı.

"Tamam. Sen kullan bakalım." dedi gülümseyerek. Ben de gülümsedim ve diğer kaskı alıp onun kafasına taktım. Daha sonra motora oturdum. O da arkamdaki açıklığa oturup, kollarını belime sardı. Motoru çalıştırdım ve ezbere bildiğim yere doğru sürmeye başladım.

Bir süre sonra, motoru durdurdum. Kaskı başımdan çıkardım ve Taha'ya baktım.

"Geldik." deyip indim motordan. Anahtarı çıkarıp Taha'ya verdim. O da anahtarı cebine atıp, kaskı çıkardı. Şaşkınlıkla baktı geldiğimiz yere.

"Mezarlık mı? Ne işimiz var burada?" diye sordu. Bir şey demeden elinden tuttum ve içeri doğru yürüdük.

Normalde mezarlıklardan korkardım ama sevdiğiniz varsa o mezarlıkta, korkmamayı öğreniyordunuz.

Yine ezbere bildiğim yolda yürüdüm ve beyaz mermerli mezara gelince durdum. Abim, Ulaş Karacan. Abimin mezarını gösterdim Taha'ya.

"İşte. Abim Ulaş. Seni tanıştırmak istediğim kişi abimdi." dedim ve Taha'nın elini bırakıp mezarın yanına oturdum. Birkaç saniye sonra, Taha da diğer tarafa oturdu. Üstünde hep taze çiçekler olurdu. Her hafta gelirdim ve temiz tutmaya çalışırdım. Yaz kış farketmiyordu.

Abimin isminin üstünde gezdirdim elimi ve dolan gözlerimi umursamadan konuşmaya başladım.

"Abim beş yıl önce öldü. Ben üniversite sınavını kazanmıştım. Kutlama yapmıştık ve dönüşte trafik kazası geçirdik. Ben yaralı olarak kurtuldum ama abim kurtulamadı. Çok zor günler geçirdim. Abim benim hem abim hem en yakın dostumdu. Gürkay ve Doğan olmasaydı, bu kadar kolay toparlanamazdım muhtemelen." dedim ve gözlerimi sildim. Sol elimdeki bilekliği nazikçe okşadım ve buruk bir şekilde gülümsedim.

"Bu bileklik abimindi. Abim ameliyattayken takmıştım bileğime. Çıkınca verecektim. Ama o hiç..." dedim ve bir hıçkırık koptu boğazımdan. Birkaç saniye sonra, bedenime dolanan kolları hissettim. Taha sarılmıştı. Ben de kollarımı bedenine sardım.

"Şşş tamam. Sakin ol." dedi Taha da titrek sesiyle. Bir süre orada ağlayıp, sakinleşmeye çalıştım. Taha'nın kollarındayken, çok da zor olmadı benim için sakinleşmek.

Alnımı Taha'nın omuzuna dayadım. O da saçlarımı okşadı bir süre. Daha sonra, başımı kaldırdım ve gülümsedim.

"Abi, bak sana sevgilimi getirdim. Sevgilim Taha." dedim ve Taha'nın elini tuttum. "Senin bilekliğin sayesinde tanıştık." dedim ve üç ay öncesi aklıma gelince gülümsedim yine ve Taha'ya çevirdim bakışlarımı. O da gülümsüyordu.

"Abinin yanında söz veriyorum sana, senden asla vazgeçmeyeceğim. Hayattaki tek amacım, seni mutlu etmek olacak." dedi ve dudağıma bir öpücük bıraktı. Ben de öpücüğüne karşılık verip, sarıldım boynuna. Onun da kolları bedenimi sardı.

Taha'yı, ailemdeki en değerli kişiyle tanıştırmıştım. Annemle babam da, zamanı geldiğinde öğreneceklerdi. Er ya da geç, herkes öğrenecekti. İşte o zaman gerçek sevginin kimde olduğunu görecektik...

Yorumlarınızı bekliyorum 🦋

DİLDÂR (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin