29.Bölüm

1.7K 128 52
                                    

İyi okumalar

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Doğan, bara gitmek için hazırlandı ve odasından çıktı. Ama daha aşağıya bile inemeden abisi de odasından çıktı. O da hazır görünüyordu.

"Nereye böyle?" diye sordu Doğan'a. Doğan, elini ensesine atıp cevap verdi.

"Bara. Ufuk'la Gürkay'ın çalıştığı yere." dedi. Sinan, üstündeki ceketi düzeltti ve kardeşinin omuzuna attı.

"Ben de bara gidiyordum. Kardeş kardeş takılalım." dedi. Doğan, abisinin bu tavrına şaşırsa da, pek bir şey demedi ve yürümeye başladılar.

Merdivenlerden indikten sonra, Doğan durdu ve abisinin kolunun altından çıkıp, karşısına geçti. Sinan, anlamamış bir şekilde bakıyordu.

"Sence de artık bu kadar yetmedi mi? Neden geldiğini anlatmayacak mısın?" dedi. Sinan, bakışlarını kaçırdı. Daha sonra tekrar kardeşine baktı.

"Sizi-" dediği sırada, sözünü kesti Doğan. Tabii ki de inanmayacaktı. Abisini tanıyordu.

"Masal anlatmanı istemiyorum. Gerçeği anlatmanı istiyorum." dedi. Sinan, yenilgiyle düşürdü omuzlarını. Zaten bir gün her şeyi anlatacağını biliyordu. Biraz erken olsa, bir şey olmazdı.

"Tamam. Şu bara gidelim. Söz orada anlatacağım. Burada olmaz." dedi ve etrafına bakındı. "Yeri değil." dedi. Doğan, hemen başıyla onayladı.

"Tamam. Hadi gidelim." dedi ve evden çıktılar. İki kardeş, Doğan'ın arabasına binerek, bara doğru yola çıktılar.

***

"Çıkışta takılalım mı?" diye sordu Taha, Ufuk'a. Ufuk, elindeki karışımı bardağa koydu ve müşteriye uzatıp, Taha'ya cevap verdi.

"Olur tamam." dedi ve Taha'nın önündeki küçük bardağa takıldı gözleri. "İster misin biraz daha?" diye sordu. Taha gülümseyerek baktı mavi gözlere.

"Hayır içmeyeceğim. Mavi gözlü bir çocukla randevum var. Ayık kalmam lazım. Ama bir kola alırım." dedi. Ufuk, utançla gülümseyerek başını salladı.

"Tamam, hemen." dedi ve kutu kola bıraktı Taha'nın önüne.

"Gitmek istediğin özel bir yer var mı? Yoksa bana mı bırakacaksın kendini?" diye sordu Taha. Ufuk, Taha'nın böyle konuşmasından çok etkileniyor, kalbi deli bir hızla atmaya başlıyordu. Üstünde bir çift göz hissedince, sahneye doğru baktı. Pars, ona bakıyordu. Ufuk ona bakınca, bakışlarını kaçırdı. Ufuk da, Taha'ya cevap vermediğini farketti.

"Yok. Yani, gitmek istediğim bir yer yok. Sana bırakacağım kendimi." dedi. Taha, sahneye doğru dönüp, Pars'a baktı.

"Sana mı bakıyor?" dedi Ufuk'a doğru dönerek. Ufuk, bir anlık panikle, başını olumsuzca salladı hızla.

"Bilmem." dedi ve yeni gelen müşteriyle ilgilenmeye başladı. Taha ise, sahnedeki çocuktan huylanmıştı. Bilmediği bir şeyler dönüyordu. Bu çok açıktı.

***

"Uzak mı gideceğimiz yer?" diye sordu Sinan, Doğan'a. Doğan, yola bakarken cevap verdi abisine.

"Eh işte. Çok yakın değil. Sen anlatmaya başla. Vaktimiz bol." dedi. Bu akşam öğrenecekti kararlıydı. Sinan, sıkıntılı bir nefes verdi ve konuşmaya başladı. Daha fazla kaçamayacağı belliydi.

"Biriyle çıkıyordum. Yaklaşık altı ay olmuştu. Her şey iyiydi. Ama..." deyip sustu ve bir sigara yaktı. Doğan, abisine şaşkınca baktı. Sigaraya mı başlamıştı?

Sinan, sigarasını yakıp, bir nefes çektikten sonra anlatmaya devam etti.

"İşte altı aydır çıkıyorduk. Hatta orada, ayrıca evimiz bile vardı. İkimizin kaldığı. Genelde orada buluşurduk." diye anlatıyordu. Gereksiz ayrıntılara girdiğini farkedince, bir nefes daha çekti sigarasından. "Her neyse işte. Yine bir gün buluşacaktık. Benim son anda bir toplantım çıkınca, gidemedim eve. Sonra toplantı beklediğimden de kısa sürdü. Ona haber vermedim. Amacım sürpriz yapmaktı. Ama asıl sürprizi ben yaşadım." dedi. Doğan, sessizce dinliyordu abisini. Sinan ise, hâlâ anlatıyordu.

"İşte eve girdim. Sessizliğe bürünmüş ev. Önce evde yok sandım ama ayakkabıları vardı. Belki uyuyordur diye düşünerek, odaya geçtim. Gerçekten de uyuyordu. Yanında biriyle. İkisinin de üstü-" derken, Doğan abisinin sözünü kesti ve arabayı durdurdu.

"Tamam tamam. Yeter bu kadar." dedi. Sinan, anlatmak, içindeki zehri kusmak istiyordu artık.

"Başka bir erkek vardı. Yatağımıza başka birini almıştı." dedi ve gözünden bir damla yaş süzüldü, yanağına doğru. "Gerçekten sevmiştim. Güvenmiştim. Ama güvenim yerle bir oldu. Hah! Bir şeyi atlamamak lazım. Aldattığı kişi de, en yakın 'arkadaşım' Carl." dedi, arkadaşım kelimesini bastırarak. Doğan, şaşkınlıkla küfür etti.

"Siktiiiiiiir!" dedi şokla. Çünkü, Carl'ı tanıyordu. Birkaç kez görmüştü, abisiyle görüntülü konuşurken. Sinan, neşeden uzak bir şekilde güldü.

"Bana dediler ki, yanlış anlamışım." deyip, sinirle bir kahkaha attı. "Gördüğüm gibi değilmiş." dedi ve sigarasından son nefesi çekip, söndürdü. "Üstelik bunu söylerken, çarşafla üstünü kapatmaya çalışıyordu Gloria." dedi, yüzünü buruşturarak.. Doğan da, midesinin bulandığını hissederek, yüzünü buruşturdu. Bu kaçıncı seviye şerefsizlikti? "Ben de ayrı evi sattım. Gloria, hiçbir şeyden haberi yokken, kapı dışarı edildi. Bana yaptığının yanında hafif kaldı tabii. Aslında amacım intikam değildi. Sadece onunla konuşmak istemediğim için, haber vermedim." dedi. Doğan, şaşkınlıkla abisine baktı.

"Seni en yakın arkadaşınla aldatıyor ve senin evinde yaşamaya devam mı ediyor?" diye sordu. Sinan, başıyla onayladı.

"Ben de işte sattım evi. Kendi evimi de kapattım. İkisinin de yüzünü bir daha görmek istemediğim için döndüm." dedi. Doğan, abisinin durumuna üzülmüştü epeyce. İhanet, çok kötü hissettiriyor olmalıydı.

"Canını sıkma. Elbet her şey yoluna girer." dedi. Sinan, başını olumsuzca salladı.

"Girse bile, artık kadın yüzü görmek istemiyorum. Gönül meselelerini kapattım artık." dedi ve kardeşine baktı. "E hadi gidelim de biraz kafa dağıtalım." dedi. Doğan, başıyla onaylayıp arabayı çalıştırdı ve bara doğru sürmeye başladı.

Sinan bebeğim 🥺

Yorumlarınızı bekliyorum 🦋

DİLDÂR (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin