34.Bölüm

1.6K 106 34
                                    

İyi okumalar

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Erkay ve Gürkay, bardan çıktıktan sonra eve geldiler. Gürkay, kendi evlerine getirmişti onu. Doğan ve Ufuk yoktu. Doğan, ailesinin evinde kalıyordu, abisi geldiğinden beri. Ufuk da, Taha'yla buluşmuştu.

Eve girdiklerinde, Gürkay kendini koltuğa bıraktı yorgun bir şekilde. Erkay da yanına oturdu. Evi incelemeye başladı bakışlarıyla. Buraya ilk kez geliyordu.
Gözleri, duvarda asılı duran, Gürkay, Ufuk ve Doğan'ın birlikte çekilmiş fotoğraflarına takıldı, orta boy bir çerçevedeydi. Ama burada, daha küçüklerdi. Gürkay, Erkay'a bakınca, fotoğrafa baktığını gördü. Onda fotoğrafa baktı ve gülümseyerek konuşmaya başladı.

"Liseden mezun olmuştuk o gün. Aynı üniversiteye gitmeyi çok istiyorduk. Ailelerimiz bize söz vermişlerdi. Eğer üniversiteyi kazanırsak, üçümüz ayrı eve çıkacaktık. Durmadan çalıştık ve kazandık. Beş yıldır aynı evi paylaşıyoruz." dedi. Erkay, gülümsedi aklına düşen anılarla. Onun hikayesi de çok benziyordu.

Gürkay, aklına gelen şeyle yerinden kalktı ve odasına geçti önce. Üstüne rahat bir şeyler giyip, Erkay için de bir eşofman ve tişört çıkarıp yatağın üstüne bıraktı. Ardından odadan çıktı.

"Şey..." deyince, Erkay ona doğru baktı. "İstersen üstünü değiştirebilirsin. Yatağımın üstüne kıyafet çıkardım senin için." dedi. Erkay, başıyla onaylayarak kalktı ve Gürkay'ın odasına girdi. Gürkay'ın tam dibinden geçtiği için, kokusu Gürkay'ın burnuna ulaşmış ve başının dönmesine neden olmuştu kokusu.

Gürkay, daha sonra laptobu açıp sehpanın üstüne bıraktı ve mutfağa geçip, abur cubur hazırlamaya başladı.

Erkay odaya girer girmez, Gürkay'ın kokusu ulaştı burnuna. Şeker gibi kokuyordu sanki. Çilekli şeker gibi. Odayı bakışlarıyla inceledi ve yatağa baktı. Orada duran eşofman ve tişörte bir bakış atıp, kendi üstündekileri çıkarıp, Gürkay'ın kıyafetlerini giydi. Gürkay, Erkay'dan biraz daha iri ve uzun olduğu için, az biraz bol gelmişti kıyafetler ama Erkay bunu sorun etmedi. Çok göze batmıyordu.

Giyindikten sonra, salona geçti. Aynı anda da, Gürkay mutfaktan çıktı, elinde tepsiyle. Erkay'ı görünce, gülmemek için dudaklarını ısırdı.

"Biraz büyük gelmiş sanki onlar. İstersen Ufuk'un kıyafetlerinden ayarlayayım." dedi. Erkay, başını olumsuz bir şekilde salladı.

"Yok ya iyi böyle. Bol kıyafet severim ben zaten." dedi gülümseyerek. Gürkay gülümseyip, tepsiyi sehpaya bıraktı.

"Kahve mi içersin yoksa soğuk bir şeyler mi?" diye sordu Erkay'a.

"Film izlerken kahve iyi gider." diye cevapladı Erkay. Gürkay mutfağa geçip kahveleri hazırlamaya başladı. Bir yandan da Erkay'a seslendi.

"Sehpanın üstünde duran laptoptan film bulur musun? Uygulama var ana sayfada." diye seslendi. Erkay, hemen laptoba baktı ve film aramaya başladı. Gürkay, birkaç dakika sonra kahvelerle birlikte geldi salona.

"Bir film buldum. Epey eski bir film. Daha önce izlemiştim." dedi. Gürkay, Erkay'ın yanına oturup filmin açıklamasına baktı.

"İlgi çekici. İzleyelim." dedi ve kalkıp ışıkları kapattı. Erkay'ın yanına oturdu ve laptoptan izlemeye başladılar filmi.

Yaklaşık bir saat sonra, Gürkay'ın gözleri kapanıyordu. İyice uykusu gelmişti. Film güzeldi, sarıyordu da ama yorgunluk ağır basmıştı. Başını Erkay'ın omuzuna dayadı. Erkay, omuzuna koyulan başı hissedince, kaskatı kesildi bedeni. Elindeki kahveden bir yudum alıp, yanındaki küçük sehpaya bıraktı kahve kupasını.

Sol omuzuna doğru bakınca, Gürkay'ın uyuduğunu gördü. Yutkunarak baktı Gürkay'ın yüzüne. Sanki geçen gece arabada, nefeslerini Gürkay'ın bedenine arsızca gönderen kendisi değilmiş gibi, çekinerek baktı omuzundaki sarışın oğlana. Yavaş bir hareketle, Gürkay'ın başını kaldırdı omuzundan ve dizine yatmasını sağladı. Gürkay, rahat bir yer bulmanın huzuruyla gülümsedi ve koltuğa uzanarak, başını Erkay'ın kucağına bıraktı. Hafiften uzayan sarı saçları, Erkay'ın kucağına dağılmıştı.

Erkay, uyuyan güzel yüze baktı ve gülümsedi. ' Bir erkek nasıl bu kadar güzel olabilir? Kızlara haksızlık.' diye geçirdi içinden. Elini Gürkay'ın saçlarına götürdü ve sarı tutamları okşadı. Eli, saçlarından yüzüne doğru kaydı. İpek gibi pürüzsüz teninde gezindi parmakları, tüy gibi bir hafiflikle. Dudaklarına gelince, çok hafif bir şekilde parmağını gezdirdi kırmızı dudaklarda ve durup yutkundu. Gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı.

"Sanırım ben de uyusam iyi olacak." diye fısıldadı ve uykuya bıraktı bedenini. Kucağında yatan bedenin onu izlediğinden haberi yoktu.

Bu çocuklarıma da ayrı bir bölüm yazabildiğim için mutluyum 🤭

Ayrıca bir şey diyeceğim, bu ikisinin arasındaki sexual tensionu hisseden bir ben olamam değil mi 🥵

Yorumlarınızı bekliyorum 🌈

DİLDÂR (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin