17.Bölüm

2.2K 145 14
                                    

İyi okumalar

Bu bölümü, bana her kitabımda destek olan, mutsuz1gemi ye ithaf ediyorum. Desteğin için teşekkürler bebeğim 💙

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Ufuk
"Hadi barışın artık. Küslük istemiyorum." dedim sert çıkarmaya çalıştığım sesimle. Sonunda Doğan eve gelmişti ve Gürkay'la ikisini barıştırmaya çalışıyordum. Gürkay, oturduğu koltuktan kalkıp, Doğan'ın yanına oturdu.

"Ben fazla tepki verdim. Özür dilerim. Hem geçen geceki tavrım için, hem de... Şeyy... Öpücük için." dedi. Doğan, başını salladı.

"Ben de özür dilerim. Sert çıkışmak istememiştim." dedi ve kucaklaşıp barıştılar gülerek. Ben de o rahatlıkla aralarına sıkıştım.

"Hah şöyle be. Bir daha küsmek yok. Valla acayip gerildim iki gündür." dedim.

"Tamam lan boş yapma barıştık işte." dedi Doğan. Gürkay, Doğan'ın üstündeki tişörtü göstererek konuştu.

"Senin bu tişörtünü daha önce görmemiştim. Yeni mi?" diye sordu. Doğan, tişörte bakıp, elini ensesine attı. Bu hareketi, çekinince, utanınca yapardı.

"Yok benim değil bu. Baran'ın." dedi. Gürkay, başıyla onayladı.

"Haa doğru ya. Orada kalmıştın gece." dedi. Doğan başıyla onayladı.

"Eğer o gece onunla karşılaşmasaydım, yani daha doğrusu beni evine götürmeseydi dışarıda kalacaktım." dedi Doğan

"Niye olum? Annenlere giderdin." dedim. Doğan, alaylı bir şekilde güldü.

"Ben zil zurna sarhoş bir şekilde eve gideceğim, babam da beni görünce kıyameti koparmayacak." dedi. Evet, babası ve annesi bu konularda çok katıydı. Ailesi zengindi ve itibarlarına çok önem veriyorlardı. Doğan, aile baskısı yüzünden ailesinin istediği bölümü bitirmiş, babasının şirketinde onunla çalışıyordu ve bu aile baskısından kurtulmak için, ayrı eve çıkmıştı bizimle.

Ailesi, beni ve Gürkay'ı tanıdıkları için ikna olmuşlardı buna. Eğer başka türlüsü olsaydı, o katı babasının bunu kabul edeceğine pek ihtimal vermiyordum. Gerçi Doğan eskisi kadar takmıyordu babasını. Yani istediği gibi yaşıyordu. Sadece şirketten çıkana kadar kısıtlıyordu kendini.

"Bence eskisi kadar katı değil baban. Son günlerde biraz değişti sanki. Yani sabah şirkete gitmediğin için beni aradığında sesi gayet sakindi. Önceden olsa kıyameti koparırdı." dedim. Doğan hafifçe başını salladı.

"Eskisi kadar olmasa da katı hâlâ. Bir de yaşlandı artık. Aslında benimle uğraşacak vakti bile olmuyor bu ara. Abimden bana sıra gelmiyor." dedi gülerek. Evet, Doğan'ın bir abisi vardı. Yurtdışında yaşıyordu yıllardır. Okumak için yurtdışına gitmişti ve bir daha da gelmedi. Oradaki işleri yürütüyordu o da. Doğan abisinden daha sakindi. Sinan abi, asla ele avuca sığmıyordu.

"Abin ne yapıyor ki?" diye sordu Gürkay. Doğan, oturduğu yerden kalkıp, masanın üstünde duran sudan doldurdu bardağa.

"Abim yakında buraya geliyor. Geleceğim diyor daha doğrusu. Babam gelme orada kal diyor. Abim geleceğim diye diretiyor." dedi ve suyundan içti. "Babam da deliriyor." diyerek kıkırdadı. "Çok eğleniyorum onu öyle gördükçe." demesiyle biz de güldük. Cevdet amcanın çıldırmış hali, bize de komik gelmişti.

Ortam sessizliğe bürününce, Suat abinin bana ve Taha'ya yaptığı teklif meselesi geldi aklıma. Bizimkilerin fikrini almak istiyordum.

"Ha bu arada..." diye giriş yaptım konuya. İkisi de bana baktı. "Geçen akşam annemde yemeğe kalmıştım biliyorsunuz. Taha'yla da karşılaştık orada. Suat abinin yeğeniymiş." dedim. Gürkay yanımda oturuyordu ve ilk tepki ondan geldi.

"Yuh tesadüfe bak. Ha dur şimdi oldu. Sen o akşam Tahalar da gelecek derken bunu kast etmiştin. Orada karşılaştınız yani." dedi. Başımla onayladım.

"Hı hım. Neyse asıl konu bu değil. Suat abi, Taha'yla bana iş teklifinde bulundu." dememle, Doğan tek kaşını kaldırarak bana baktı.

"Ne konuda?" diye sordu. Gürkay da yanımda, tamamen bana dönmüş oturuyordu. İkisinin de ilgisi tamamen bendeydi.

"Bir gençlik merkezi açmak istiyormuş. Yani işte gençler için aktivite salonları olacak. Sosyalleşme ve hobiler edinmek için alanlar falan. Taha'yla ben de genç olduğumuz için, bu işi bizim üstlenmemizi istedi. Sponsor kendisi olacakmış. Biz sadece ön ayak olacağız bu işe. Bir de kâra ortak olacağız. Yani tabi kabul edersek. Düşünmek için zaman istedik biraz." diye uzunca bir açıklama yaptım.

"Ee barmenlik ne olacak olum?" diye sordu Gürkay. Bir barda barmen olarak çalışıyorduk Gürkay'la. Mezun olmuştuk ama iş bulamamıştık. Tabiki Suat abinin şirkette çalışma teklifini de reddetmiştim. Torpilli gözüyle bakılmak istemiyordum.

"Daha kesin bir şey demedim. Yani düşünüyoruz şimdilik. Ama iyi ya da kötü bir dönüş yapın dedi adam. Ben de sizin de fikrinizi almak istedim." dedim. Doğan, sandalyeyi çevirip, ters şekilde oturdu.

"Valla kanka bence güzel iş. Ben olsam kabul ederdim. Barlarda sabahlamaktan iyidir. Hem düzenli bir hayatın olur bakarsın. Ne bileyim bence iyi iş." dedi. Gürkay'a baktım. Birlikte çalışıyorduk barda. Eğer bırakırsam yalnız kalacaktı.

"Sen ne dersin? Eğer işi bırakırsam yalnız kalacaksın." dedim. Gülümseyip omuzuma dokundu.

"Dert etme. Yeni biri bulunur. Kalbinden ne geçiyorsa onu yap." dedi. Başımla onayladım. Suat abiyle konuşmadan önce, konuşmak istediğim biri daha vardı. Taha...

Yorumlarınızı bekliyorum 🌸

DİLDÂR (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin