23.Bölüm

1.9K 133 43
                                    

İyi okumalar

Önceki bölümü atlamayın lütfen...

Taha
Sabah, başımda ağrıyla uyandım. Sanki kilolarca ağırlık varmış gibi, kaldıramıyordum da başımı. Neler olduğunu hatırlamak için, gözlerim kapalı bir şekilde düşünmeye başladım.

Dün gece bara gitmiştik bizim çocuklarla. Baya da içmiştik. Hatta, Ufuk'un çalıştığı bara gitmiştik tesadüfen. Kendimi durduramayıp, baya içmiştim. Ama en son hatırladığım, Ufuk'un mavileri ve ona son söylediğim sözlerdi.

"Karşımda güzel bir manzara olduğu zaman daha çok içesim geliyor."

Aynen böyle demiştim. Duygularımı açıkça belli etmiştim o an ama anlaşılmamıştı. Belki de ciddiye almamıştı sarhoş olduğum için, bilemiyorum. Sessiz kalmıştı. Evet, hatırlıyordum. İçince, delete olmuyordu hafızamız. Ama hatırlamadığım tek şey vardı. Buraya nasıl gelmiştik? Sanırım o sırada sızdığım için hatırlamıyordum.

Yanımda hareketlilik hissedince, sağıma doğru baktım. Ufuk yanımda uyuyordu. NE? Ufuk'un yanımda ne işi vardı? O mu getirmişti beni eve? Yutkunarak baktım yanımdaki manzaraya. Hâlâ uyuyordu. Yüzü bana dönüktü. Saçları hafiften uzadığı için, alnına düşmüştü bir kısmı. Elimi kaldırıp, yavaş ve hafif bir şekilde, saçlarını geri attım. Güzel yüzü tamamen açığa çıktı. Gözlerim yüzünde gezindi bir süre. Baş ağrım bile geçmişti.

Yüzünde turlayan bakışlarım, dudaklarına kaydı. Bir süre, pembe dudaklarına baktım. Aralık dudaklarından sızan ılık nefesi, yüzüme vurduğunda, ne kadar yakınlaştığımı farkettim. Acaba öpsem uyanır mıydı? Kendimi durduramıyordum artık. Bir kuvvet, Ufuk'a itiyordu sanki beni.

Aramızdaki mesafeyi iyice kapatıp, dudaklarına yaklaşmıştım ki, mavileri açığa çıktı. Dibinde beni görünce, yüzünde şaşkınlık ifadesi belirdi. Burun buruna duruyorduk. Birbirimizin nefesini yüzümüzde hissediyorduk. Bir şey demeden bakıştık bir süre ve sonrasında, dudaklarımız adeta birbirine çekildi.

Ufuk'un aralık dudaklarına, dudaklarımı bastırdım. İçimden bir şeyler kopmuştu sanki, dudaklarımızın kavuştuğu an. Ağır ağır dans ediyordu dudaklarımız. Tadını ala ala öpüyordum Ufuk'un pembe dudaklarını. Elma şekeri gibi tadı vardı dudaklarının. Ya da bana öyle geliyordu, bilmiyorum.

Birkaç dakika nefes bile almadan, birbirimizin dudaklarında ab-ı hayat şerbetini tattık. Daha sonra, nefes alma ihtiyacıyla ayırdık dudaklarımızı. Hızlı hızlı nefesler alıyorduk. Alnımı, alnına dayadım. Elimi yüzüne çıkarıp, yanağını okşadım narince, parmağımla.

"Ufuk..." diye mırıldandım ama fısıldar gibi çıktı sesim. O da mırıldanarak cevap verdi. Birkaç dakika boyunca, bir şey demeden durduk öyle. Daha sonra yutkunup, dudaklarına doğru fısıldayarak konuştum. Artık emindim kendimden ve içimde tutmak istemiyordum.

"Seni seviyorum Ufuk."

Ağağağağa sonunda Taha sonunda 😻🥳

Yorumlarınızı bekliyorum 🦋

DİLDÂR (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin