İyi okumalar
Önceki bölümü atlamayın lütfen...
1 Ay sonra
Ufuk
"Sence iyi mi yaptık Taha? Altından kalkabilecek miyiz bu işin?" diye sordum Taha'ya. Suat abi, şu projeyi kafasına takmış olmalı ki, bir kez daha düşünmemizi istemişti ve biz de kabul etmiştik. Şu anda da, proje toplantısı için şirkete gidiyorduk."Merak etme mavi çocuk. Bizim yapacağımız tek şey, fikirlerimizi ve düşüncelerimizi söylemek. Hayalimizdeki gibi bir gençlik merkezi sence de güzel olmaz mı? Bizim gibi çiftlerin de rahat olabileceği bir yer sence de çok iyi olmaz mı?" dedi. Bizim gibi çiftler... Aslında çok güzel olurdu.
"Olur tabii. Bunu ben de çok isterim." dedim gülümseyerek ve öndeki şoförün sesiyle bakışlarımızı oraya çevirdik.
"Geldik efendim." deyip arabadan indi şoför ve kapıyı açtı.
"Yapabiliriz. Bana güven." dedi Taha ve indik arabadan. Taha, bana nazaran daha rahattı. Sanırım bu işi yapabilirdik.
Şirkete girdik ve önce Suat abinin yanına gittik. Önce onunla konuşmalıydık. Altıncı kata çıktıktan sonra, Suat abinin odasına geldik. Taha kapıya vurdu hafifçe. İçeriden Suat abinin sesini duyunca girdik odaya. Suat abi bizi görünce ayağa kalktı ve yanımıza geldi.
"Hoş geldiniz gençler. Oturun bakalım." deyip, masasının önündeki koltukları gösterdi. Taha'yla, karşılıklı koltuklara oturduk. Karşımdaki oğlana baktım bir süre. Siyah ve üstüne tam oturan takım elbisesiyle o kadar güzel görünüyordu ki... Suat abinin sesiyle kendime gelebildim.
"Çay içeriz o halde toplantıdan önce." dediğini duydum. Başka bir şey dediyse de duymamıştım. Ben başımla onaylarken, Taha konuşmayı tercih etti.
"İçeriz amca. Hem Ufuk çok gergin. Biraz rahatlamış olur toplantıya kadar." dedi bana bakarak.
"Rahatla Ufuk. Siz sadece, gençlerin sesi olacaksınız. Proje sizin. Neyin nasıl olacağını siz göstereceksiniz, mühendisler, mimarlar yapacaklar." dedi Suat abi. Başımla onayladım.
"Öyle de, ilk kez böyle bir ortama gireceğim. Bu yüzden gerginim." dedim. Üstümde, projenin sorumluluk yükü vardı. Gergin olmam bence çok normaldi.
Suat abi, beni rahatlatmak adına biraz daha dil dökmek zorunda kalsa da, gerçekten de gerginliğim biraz olsun gitmişti üstümden. Şu toplantının bir an önce olup bitmesini istiyordum artık.
***
Doğan
Bugün Baran'a güzel bir sürpriz yapacaktım. Bu yüzden şirketten erken çıktım ve bizim bağ evine geçtim direkt olarak. Ev, abimle bana aitti. Kafanızı dinlemeye gidiyorduk arada sırada. Ama artık sevgilim vardı ve onunla gidebilirdim.Geçen beş yılı telafi etmeye çalışıyordum. Ne kadar başarılı oluyordum bilmiyordum ama elimden gelen her şeyi yapıyordum. Baran'ın bana bakarken, gözlerinden taşan aşkına, layık olmaya çalışıyordum.
Evde bütün hazırlıklar bitmişti ve yemek kalmıştı sadece. Onu da kendim halledecektim. Yemek yapabiliyordum. Yani, bir de elimin altında internet varken, en iyi şekilde yapabilirdim.
Abimle birlikte yaptırdığımız müzik sistemini çalıştırdım ve evin içini güzel bir şarkı doldurmaya başladı. Kollarımı sıvadım ve mutfağa geçtim. Gelirken aldığım malzemelerle ilgili ne yapabilirim diye araştırma yaptım ve buldum. Bu akşam, sevgilimle anılarımıza bir yenisini daha ekleyecektik. Her şeyiyle kusursuz ve muhteşem bir gece olacaktı. Baran da geldiği zaman, her şey tamamen mukemmel olacaktı.
***
İki saat içinde yemekleri hallettim ve etrafı iyice toparladım. Saate baktığımda, neredeyse akşam olduğunu gördüm ve hemen masayı hazırladım. Ardından duşa girdim. Kısa bir duştan sonra baya rahatladığımı hissediyordum.
Giyindikten sonra havluyla saçlarımı kurulamaya çalıştım. Baran gelmek üzereydi. Havluyu kafamda bıraktım ve gömleğimin düğmelerini ilikledim. Siyah kordonlu şık bir saat ve siyah ipli bilekliklerimi taktım. O sırada kapı çaldı ve kapıya gittim.
Kapıyı açtığımda, Baran'la karşılaştım. Bana bakınca, yüzündeki gülümseme büyüdü ve sesli bir şekilde güldü.
"Ne oldu? Neden güldün?" diye sordum gülümseyerek. Bu sırada da kapıyı iyice açmıştım içeri girmesi için. İçeri girdikten sonra, eliyle ağzını kapattı ve başıma doğru baktı.
"Şey, yakışmış da, ondan." deyip kıkırdadı bu kez ve içeri geçti. Kaşlarımı hafifçe çattım. Ney yakışmıştı ki? Ben de içeri doğru girerken, girişteki aynadan kendime çarptı gözüm ve gördüğüm şeyle başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Havluyu kafamda unutmuştum ve Baran beni böyle görmüştü! Tamamen rezil olmuştum!
"Hassiktir ya cidden mi?" diye söylendim kendime ve havluyu kafamdan alıp, kenardaki koltuğa bıraktım. Saçlarımı da dağınık bıraktım. Normal görünmeye çalışarak odaya girdim ve gülümsedim. "Hoş geldin bebeğim. Az önce için kusura bakma. Unutmuşum." dedim gülümseyerek. O da gülümsedi ve ayağa kalktı.
"Bence çok tatlıydın." diye karşılık verdi ve yanağıma öpücük bıraktı. Kendisi de çok tatlıydı. Öpücüğüyle gülümsedim ve yüzüne baktım.
"Her şey hazır. Kendi ellerimle yaptım. Umarım beğenirsin." dedim ve elimi sırtına koyarak, salona yönlendirdim. Sandalyeyi çektim oturması için. Yerime geçmeden önce yemekleri servis ettim ve karşısına oturdum. Yemekten bir parça yedi ve gülümseyerek baktı yüzüme.
"Yemek gerçekten çok lezzetli ama aksi olsaydı da benim için farketmezdi. Elinden zehir olsa yerim. Bunu bilmen gerekirdi." dedi gülümseyerek. Elimi uzatıp, elini tuttum ve hafif yerimden doğrulup üstüne öpücük kondurdum.
"Beni böyle sevdiğin için teşekkür ederim Baran. Seninle gerçekten çok mutluyum." dedim. Gözlerinin içi gülerek baktı yüzüme ve tuttuğum elini sıkarak cevap verdi.
"Ben de seninle çok mutluyum. Sen benim hayalimdin. Beş yıldır hayalini kuruyordum. Hayal olarak kalacak diye çok korkuyordum. Ama o gün evime gelerek, en büyük adımı sen attın." dedi. Yerimden kalkıp yanına gittim.
"Sen o mektubu yazarak, fitili ateşlemiştin sadece. Ben biraz geç buldum seni. Bunun için özür dilerim. Telafi edeceğim. Aşkına layık olmak için elimden geleni yapacağım." dedim ve dudaklarına bastırdım dudaklarımı. Anında karşılık alırken, başım dönüyor gibi hissediyordum.
Derin bir öpücükten sonra, burnuna öpücük bıraktım ve doğruldum. Yerime geçecekken, elimi tutunca, sevgilime baktım.
"Yemek yiyesim yok. Yatsak mı? Ama sen açsan..." derken, sözünü kestim.
"Yatmak istiyorsan yatalım. Yemeği daha sonra da yeriz." dedim ve tatlı tatlı gülümseyerek baktı yüzüme. Yerinden kalktı ve elinden tutarak yatak odama götürdüm.
Dolabımdan bir pijama takımı çıkarıp Baran'a verdim ve kapıları kilitlemek için alt kata indim. Bu süre zarfında, rahatça giyinebilirdi. Odaya tekrar çıktığımda, henüz giyinmemiş olduğunu gördüm. Hatta odamdaki gramofonu inceliyordu. Ben odaya girince, bana baktı anlık olarak ve tekrar gramofona döndü. Kollarımı beline doladım. Çenemi omuzuna koydum.
"Çalışıyor mu?" diye sordu. Boynuna küçük bir öpücük bıraktım ve kıkırdamasını dinledim.
"Çalışıyor." diye mırıldandım ve gramofonun durduğu sehpanın çekmecesini gösterdim. "Şurada plaklar var." dedim. Hemen çekmeceyi açtı ve bir plak seçip, gramofona yerleştirdi. Kemikli elleriyle, plağı çalıştırdı ve odanın içerisine müzik dolmaya başladı.
Çalan şarkıyı duyunca gülümsedim. Elbet bir gün buluşacağız...
Bana doğru döndü ve elini uzattı. Elini tuttum ve odanın ortasına doğru çekiştirdi. Ellerini boynuma yerleştirdi. Ben de ellerimi beline koydum ve yavaşça dans etmeye başladık. Alnını alnıma dayadı ve gülümseyerek mırıldandı.
"Zeki Müren haklıymış."
Bayaa uzun bir bölüm oldu.
Yorumlarınızı bekliyorum 🦋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLDÂR (BxB)
RomanceKorku evinde, hiç umulmadık bir şekilde başlayan bir aşk... Eşcinsel hikâye... 17.10.2021 - 07.02.2022