Jimin gece birden sıçrayarak uyanmıştı. Rüya görmemişti, bir yeri de acımamıştı ancak birden uyanmıştı işte.
Yan tarafına hafifçe döndüğünde alfasının yanında olmadığını dağılan yorgandan fark etmişti. Gece yarısı nereye gitmişti bu adam?
Yavaşça ayağa kalkarak uykusunun dağılmasını beklemişti bir kaç saniye. Üstünde buruşan ve bir kısmı şortundan dışarı çıkan tişörtünü düzeltme gereği duymamıştı.
İlk önce yavaşça merdivenlerden inmişti. Teker teker odalara bakacaktı mecbur. Seslenmek için fazla sessizdi etraf.
Çıplak ayakları merdivenlerde ses yapmamıştı galiba. Zira mutfakta açık camdan dışarıya bir şeyler söyleyen jungkook onu fark etmemişti.
"Hey bana kızma. Gerçekten de benziyorsun. Onun gibi miniciksin. Onun da senin gibi sarı saçları var. Üstelik onun gibi de inatçısın. Üşüyorsun dışarıda gel hadi."
Jimin kaşlarını çatarak yavaşça jungkook'a ilerliyordu. Kiminle konuşuyordu alfa?
Alfanın konuşmasının ardından gelen miyav sesi jimin'i biraz daha meraka sokmuştu.
"Jungkook?" Yavaşça seslendiğinde eşi kendisine şaşkınlıkla dönmüştü.
"Oh? Ne zaman uyandın bebeğim?" Jungkook karşısında tatlı misali duran eşine bakmıştı. Bu omeganın uykulu halini daha da seviyordu alfa! Omega olduğundan iki kat daha tatlı oluyordu.
"Yanımda olmadığını hissedince uyandım. Sen kimle konuşuyordun?"
Jimin'in sorusuna karşılık jungkook kollarını dayadığı pencere mermerinden çekmişti. Ortaya çıkan minik sarı tüyleri olan yavru kediye şaşkınlıkla bakmıştı jimin.
"Aww çok tatlı!" Jimin kediye doğru ilerleyip pencerenin dışında duran kediyi hızla kucağına almıştı.
"İki inatçı birbirini görünce yabancılık çekmiyormuş demek ki." Kollarını önünde bağlayarak jimin'in kediye sarılmasını izliyordu alfa.
Jimin kedinin başını ve kulaklarının arkasını kaşıdıkça kedi etrafa tatlı bir mırıltı bırakıyordu. Jimin ise koskocaman gülümsüyordu.
Kediyi bir yumak topu gibi seven eşinin saçlarını karıştırıp kocaman kokulu bir öpücük bırakmıştı omeganın boynuna.
"Jungkook şuna bak çok acıkmış olmalı." Dudaklarını büzerek kediyi havaya kaldıran jimin görüntüyü daha da büyülüyordu.
Jungkook ise omeganın üzerine atlamamak için kendisini zor tutuyordu. Hayır pofuduk yanakları sonrada ısırabilirdi, şu an önemli olan bir yavru vardı.
***
Kedi keyiflice sütünü içiyor, jimin kediyi sevgiyle izliyor, jungkook'da jimin'i izliyordu aynı şekilde.
İki koca yetişkin ufacık bir kedi için gece yarısı uğraşıyorlardı. Bu şirin bir durumdu.
Jungkook avuçları arasında duran jimin'in elini nazikçe tutup ufak bir buse kondurmuştu.
Bir daha ne olursa olsun eşine sinirli davranmayacaktı. Bu sabah bu şirin ve sevimli yüzü kendisine kızdırdığı ve yumuşak kaşlarını sürekli kendisi yüzünden çattığını görmek, dün için kendisine kızmasını sağlıyordu.
"Bebeğim artık uyumaya gidebilir miyiz?" Mayhoşça kediyle oyun oynayan omegayı süzüyordu alfa.
"Ne? Ama kedi giderse?" Eşinin tekrar büzülen dudaklarından minik bir öpücük daha çalmıştı jungkook.
"Kedi neden gitsin bir tanem? Cam ve kapılar kapalı kendi kendine oyun oynar evin içinde."
"Ama kook! Ona bir baksanaa! Onu yalnız bırakabilecek misin gerçekten?" Kediyi kaldırıp eşinin gözleri onun tuttuğunda jungkook'un gözleri şirin omegasındaydı.
"Pekala o da yanımıza gelsin o zaman." Jungkook yorgunca konuştuğunda jimin ona sıkıca sarılmıştı.
Sıcak pikenin altında jungkook ince bele büyük kollarını dolamış rahat bir uyku için hazırlanıyordu. Bir yandan da eşinin saçlarıyla oynayıp, ona öpücükler veriyordu.
Kedi ise jimin'in kucağına kıvrılmış uyuyordu. Belli ki dışarıda üşümüş ve yorgundu.
***
Jungkook sabah olduğunda yüzüne dokunan tüylü şey ile kaşlarını çatıp diğer tarafına dönmüştü. Ancak yüzüne dokunan başka bir şey ise kendisini sinirlendiriyordu.
Kaşlarını çatarak gözlerini açmıştı alfa. İrislerine jimin'in kocaman gülümsemesi ve yavru kedinin minik patisi girdiğinde sinirli yüz ifadesini birden değiştirmişti.
"Günaydın kook!" Jimin'in neşeli ses tonu alfanın uykusunu dağıtması için yeterliydi.
"Günaydın bebeğim." Gözlerini bir kez ovuşturarak esnemişti jungkook.
İlk önce üstüne tırmanmaya çalışan kedinin başına bir öpücük kondurmuş ardından dağılmış haliyle de şirin olan eşine kokulu bir öpücük vermişti.
Sabahları eşinin kıkırtısıyla uyanmak kendisine normalden daha fazla güç kazandırıyordu resmen.
"Kookie bugün diyorum ki etrafımı gezsek?"
Kar taneleri gibi parlayan gözler ne derse dersin jungkook'a hayır dedirtemezdi ki!
"Olur bebeğim. Tatil için geldik zaten buraya, boş bir sürü vaktimiz var." Kocaman gülümseyerek omegayı kendisine çekmiş sonra da boynuna öpücük kondurmuştu.
"Sabah sabah ne bu ilgi?"
"Sevgi gösteriyorum sorun mu var?" Kaşlarını çatarak kafasını şakacı bir kibirle havaya kaldırmıştı alfa.
"Tamam tama bir şey demedim." Gülerek kollarını jungkook'a dolamıştı jimin.
Pekala dünki saçma kaos yoktu şuan. Bunun için yine mutluydu ikili.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Spoiled Prince ❦ Jikook
Fanfiction[fluff] Park jimin zor birisiydi. Duygularını belli etmez, her zaman istediğini yapan oldukça inatçı bir kurttu. Jeon jungkook'un zorluğu ise Park jimin adında gönlüne girmeye çalıştığı omegaydı. !!+18 kısımlar mevcuttur!! Başlama tarihi; 20.05.202...