Karanlık sokakta ellerinde birer şişe yürüyordu iki arkadaş.
İkisinin de sinirleri oldukça gergindi.
"Yani? Ne yapacaksın?" Elindeki şişeden bir yudum daha alırken diğer eli kılıcının kabzasında dinleniyordu.
"Bilmiyorum." Dışardaki hafif serin hava içkilerinden dolayı onları pek de fazla etkilemiyordu.
"Benim endişe ettiğim bir şey daha var. Evet olayın üstünden bir ay geçti, ama ya onlar da bizim bunları bir tesadüf olarak görmemizi isteyip hareket etmiyorlarsa?" Kalın botları artık adım atmıyor sadece yerde sürüklenerek ilerliyordu. Çok yorgundu.
"Yoongi bir susar mısın artık? Sürekli bir şüphe çıkartıyorsun benim de aklım karışmaya başlıyor artık. Belki de düz saldırıydı işte. Belki de biz kuruntu yapıyoruzdur? Hem bir aydır jimin'i yanımdan ayırmıyorum harekete geçmek isteseler bile yapamazlar." Şişeyi diğer eline alarak yanında yürüyen arkadaşının omzuna doğru vurmuştu jungkook.
"Fazla zeki olduğumdan kıskanıyorsun işte." Sendelemesinden ötürü dudaklarından taşan alkolü elinin tersiyle silerek aynı yavaşlıkta yürümeye devam ediyorlardı.
Bulundukları yer hafif kirli bir sokaktı. Herhangi bir aile yaşamıyordu. Bekar alfalardan bir kaç tanesi dışında tabii ki. Aileler böyle sokakta yaşamazlardı genelde. Bu nedenle rahatlıkla ses yaparak ilerliyorlardı.
Ülkenin refah seviyesi yüksekti sonuçta. Buna benzer nadir sokakların olup onlarda da çocuklu bir ailenin yaşaması görülmezdi.
Sokağın köşesinden dönerken akşama doğru yağmış olan yağmur yolun oyuklarına dolmuş, iki genç yürürken ayaklarının batmasına neden oluyordu.
"Peki sen yapmayı düşünüyorsun çok zeki alfa?" Bir kolunu kendisinden kısa olan iri yapılı alfanın omzuna yerleştirerek ona yaslanmıştı.
İkisi de çok içmişlerdi ancak sadece hareketleri bir ayyaş gibiydi. Ne konuştuklarını biliyor, ne yaptıklarını hatırlayabiliyorlardı.
"Neden konu birden bana döndü? Ne güzel kuştan tezeklerden konuşabilirdik." Gözlerini kapatarak dibine giren arkadaşını tek eliyle ittirmişti.
"Kırk yılda bir seninle sarhoş olmaya vaktimiz oluyor onda da bok konuşmak istediğimi zannetmiyorum." Sanki az önce itilmemiş gibi tekrar eski konumunu alarak alfanın sırtına vurmuştu jungkook.
Bir iki dakika sessizliği seçmişti Yoongi. Alkol genzini yaktığında kaşlarını çatıp dudaklarını birbirine bastırmıştı sadece.
"Kabul edeceğini zannetmiyorum." Saatlerdir gürültü yaptıkları karanlık sokakta sesi zar zor çıkmıştı. Genzini yakan bu sefer alkol değildi.
"Senin gibi birisini bulmuş neden kabul etmesin? Hem bence o da sana karşı boş değil görmüyor musun? Hoseok gibi bir alfa birisi kendisini öpüp kaçsa onu cehennemin dibine kadar takip eder ve kafasını kopartırdı. Ancak kızarıp gülümsedi sadece." Arkadaşına gülümseyerek göz kırptığında yaptığı hafif ima dolu konuşmayı anlamasını umuyordu.
Derin bir nefes bırakmıştı kısa olan. "Kabul etmesini istemiyorum." Tekrar hızlıca bir kaç yudum almıştı elindeki şişeden.
"Ne?"
Olayın şaşkınlığı ile içeceği şişeyi geri dudaklarından uzaklaştırmıştı jungkook. Birden hüzünlenen ve bakışları boşluğa dalan arkadaşını süzdü. Hoseok'u sevmiyor muydu yani? Aylardır onun için yanıp tutuşuyor, sert bir görüntüsü olsa da o alfayı gördüğünden eriyip bittiğini en iyi kendisi biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Spoiled Prince ❦ Jikook
Fanfiction[fluff] Park jimin zor birisiydi. Duygularını belli etmez, her zaman istediğini yapan oldukça inatçı bir kurttu. Jeon jungkook'un zorluğu ise Park jimin adında gönlüne girmeye çalıştığı omegaydı. !!+18 kısımlar mevcuttur!! Başlama tarihi; 20.05.202...