Selam.
Bölümü 2 part şeklinde atacağım.
İkinci partın gelme tarihi belli değil.
İyi okumalar dilerim.
• • •
Poyraz Göktuğ'dan
Sert adımlarım yeri inletirken hastanenin danışman kısmına ilerliyordum. Dila ve Nare'mi eve bırakıp hastaneye geçmiştim. Yanımda evden aldığım dosyalar vardı. Daha doğrusu hastane raporları.
Bebeğimizin ölümün arkasında bir sır olmalıydı.
Eğer Mahsun'un dediği gibi o ölümün arkasında kendisi varsa, doktorun da haberi olmalıydı değil mi?
Ya da eczacının.
Hastaneden çıkar çıkmaz ilk işim eczaneye gitmek olacaktı.
"Berat Kalkan ile görüşmek istiyorum." Aniden konuşmam ile karşımdaki kadın irkilmişti. O kadar sessiz mi gelmiştim?
Mesleki deformasyon...
"Pardon?" Derin bir nefes aldım.
"Kadın doğum uzmanı Berat Kalkan ile görüşmek istiyorum."
"Hasta yakını mısınız?"
"Evet," derken sesimdeki sabırsızlık onlarca metre ilerden anlaşılabilirdi.
"Anlıyorum... Gelme sebebinizi öğrenebilir miyim?" Ne zamandan beri danışmanlar bu kadar soru soruyorlardı?
"Bir konu hakkında konuşmam gerekiyor."
"Berat Bey hastanemizden ayrılalı 8 ay oldu. Kendisi başka bir hastanede çalışmakta."
Darbe yemiş gibi oldum.
Düşük yapalı 8 ay olmuştu.
"Hangi hastane olduğunu biliyor musunuz?"
"Üzgünüm beyefendi. Tek bildiğim Manisa'da bir hastane olduğu."
"Peki..." dedim yavaşça. "İyi günler."
Cevabı beklemeden kendimi dışarıya attım. "Kahretsin!"
Doktor işin içindeydi.
"Sikerim böyle işi." Cebimden telefonu çıkarıp ezbere bildiğim numarayı tuşladım.
"Ateş!"
"Emredin komutanım."
"Doktor Berat Kalkan, bir zamanlar Ankara ***** Hastanesinde çalışmış. Nerede, ne durumda bilmek istiyorum."
"Emredersiniz."
Kendimi arabaya nasıl attığımı bilmiyordum. Bu kadarı fazlaydı. Bu kadarı benim kaldıramayacağım kadar fazlaydı. O şerefsizin küllerini birleştirip tekrardan öldürmek istiyordum. O bu kadar kolay bir ölümü hak etmemişti ama elimizden gelen başka bir şey de yoktu.
Arabayı çalıştırıp eczaneye sürmeye başladım. Eczanenin sahibi bize bütün ilaçların nasıl kullanılması gerektiğini anlatmıştı. Eğer yanlış bir ilaç yazılsaydı, eczacının bizi uyarması gerekirdi.
Tabii işin içinde değilse...
Kadın, aksine güler yüzü ile endişe duyduğumuz bütün konuları anlatmıştı. Nasıl kullanılması gerektiğini, aksi durumlarda ne yapmamız gerektiğini, hangi saatlerde kullanılacağını...
Belki de güler yüzüne kanmıştık.
Ya da kadın da kandırılmıştı.
İlaçların içini değiştirmiş olabilirlerdi. Ama hayır, bu çok riskli olurdu. Bütün hamile kadınlar için kötü sonuçlar doğurabilirdi. O bunu umursamazdı, hatta hoşuna bile giderdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nare
ActionYN: İlk 10-15 bölümdeki saçmalıklara takılmayın lütfen. Düzenlenecek. Vatanını seven, bir kadını nasıl sever? Bu cümle öylesine bir cümle değildi. Bu cümle benim hayatımdı. Lisedeydim. 17 yaşında bir genç kız. Sonra onu gördüm. Gülüşünü keşfettim...