Nare 2| Hadsiz Teğmen

4.4K 207 134
                                    

Yayımlanma Tarihi: 2 Kasım 2020

• • •

"Buyurun, komutanım. Ali Albay sizi odasında bekliyor." Çok özlemiştim burayı.

"Pars Timi?" Çenesiyle gösterdiği yere baktım.

"Kartal Timi ile birlikte eğitim alanında." Kafamı sallayıp güneş gözlüklerimi taktım.

Poyraz'ın timi ile beraberlerdi. Poyraz da oradaydı. Koşuyorlardı.

"Beyler biraz daha hızlı!" Askerleri uyarırken çıkan sesini duydum. Sesini bile çok özlemiştim. Onları izledim bir süre.

Vücudu daha da kalıplaşmıştı. Üstündeki yeşil tişörtü terden bedenine yapışmasına rağmen eğitime devam ediyorlardı.

Bu halini ömrüm boyu izleyebilirim. Ama amcamın yanına gitmezsem ağzıma sıçar. En iyisi yanına gitmek.

İstemeye istemeye binaya girdim. Rütbesi düşük olanlar asker selamına durdular.

Amcamın odasına geldiğimde durdum. Burada çok azar işitmişliğim var!

Kapıyı iki kere tıklattım. "Gel."

Kapıyı araladım, kafamı araladığım kısma soktum. "Beni bekliyormuşsunuz, Komutanım?"

"Eğer biraz daha dalga geçersen komutanın olmayacağım." Askerliğimi yakmaktan bahsetmiyor umarım.

Kapıyı iyice açtım. "Sana da şaka yapılmıyor!"

Kapıyı geri kapattım. Gülümsedi. Bu içten bir gülümseme değildi. Bu seni bitireceğim gülümsemesiydi.

"Tekmil ver asker." Keşke üniformam üzerimde olsaydı.

"Yüzbaşı Hazal Nare Özer, Ankara. Emredin Komutanım!" Bir anda asker kimliğime bürünmüştüm.

"Sende çoklu kişilik bozukluğu var bak. Bir sert oluyorsun, bir cana yakın. Geç otur." Önündeki deri koltuğa oturdum.

"Ayıp ama! Hangi asker benim gibi değil?" Taburca deliyiz!

"Söylemem hata, kusuruma bakma artık." Önemli değil amcacığım da, keşke dalga geçerek söylemeseydin.

"Seni buraya operasyon için çağırdım. Onu gördün mü?" Gözümün önünde canlanan yüz ile gerildim.

"Hayır, Komutanım." Çenesi kasıldı.

"Herhangi birinden haber aldınız mı? Sinan duymuş ya da görmüş mü?" Sinan, benim çok yakın bir arkadaşımdı. Onların içine sızmayı başarmıştı.

Başımı sağa sola salladım. Kapı tıklandı. O kapının arkasında Poyraz olma ihtimali çok düşük olsa bile bu beni heyecanlandırmıştı.

Gel komutunu alan kişi içeriye girdi. Pekala... Albay postasının olmasını beklemiyordum.

"Komutanım, Tuğgeneral gelmek üzere."

"Ben gidiyorum. Fazla böyle dolaşma. Üniformanı giy, arşive in. Özlemişsindir. Yarın eğitimlere başlarsın." Aslında hiçte özlemedim.

Bir şey söylememe fırsat vermeden postası ile odadan çıktı. "Yine mi arşiv?"

Bende üniformamı giyeyim bari.

Aniden duyduğum ses ile yüzümü buruşturdum. Açıkçası sesinin iğrenç bir tınısı vardı. "Beni artık takar mısın? 5 aydır peşinde koşuyorum!"

Umarım o bahsettiği 5 ay, geçtiğimiz 5 ay değildir. Öyleyse konuştuğu kişinin Poyraz olma ihtimali artıyor.

"Hande, haddini bil! Karşında komutanın var!" Hasiktir.

NareHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin