Yayımlandığı Tarih: 1 Aralık 2020
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmuyoruz.
• • •
"Hazal? İyi misin kuzum? Pek bir dalgınsın. Bir şeyin yok değil mi?" Kafamı sağa sola sallarken kahvemden ufak bir yudum aldım.
"İyiyim Dila. Sana öyle gelmiş olmalı." En sakin sesimle konuşmuştum.
"Tabii canım! Ben de Aleyna Tilki'yim zaten!" Şu kızın Aleyna Tilki ile ne alıp vermediği vardı?
"İyiyim işte," dedim bu konuyu kapatmasını istercesine.
"Cheesecake severdin, niye yemedin?" Diyemedim.
Aklıma onunla ilgili anılarım geliyor, boğazım düğümleniyor diyemedim.
"Pasta tabanı için bisküviyi rondodan geçirin," dedi tane tane anlamaya çalışır gibi. Kafamı usulca sallayıp onu onayladım.
"Nare'm biliyorum çok soru sordum ama... Rondo ne?" Elimdeki makası orta tezgaha bırakırken oldukça şaşkındım.
"Ciddi misin?" Hiç de şaka yapıyor gibi bir hali yoktu ama emin olmak için sormuştum. Hala aynı şekilde bakarken gülümsedim. Çok çekeceğim vardı bu koca adamdan!
"Bak sevgilim," elime rondoyu alıp gösterdim. "Bu rondo. Bisküvileri bunun içine koyup çalıştırıyorsun. Sadece bu, tamam mı?"
Artist bir tavırla, "Biliyordum zaten," dedi. "Sadece seni denemek için yaptım."
"Allah Allah! Öyle mi Poyraz Efendi?"
"Öyle," dedi rondonun kapağı kapatırken. Ya da kapatamazken.
Gülmemeye çalışarak onu izledim. Çalıştırır çalıştırmaz kapak adeta yerinden fırladı.
Başka bir şey beklemezdi zaten.
"Çevresinde yağ vardı! O yüzden öyle oldu." Bu söyledikleri sadece kendisine daha fazla aşık olmamı sağlıyordu.
"Yağ kullanmadık hiç. Nasıl bulaştı acaba?"
"Kullanmadık mı?" Kafamı hayır dercesine salladım.
"Belki önceden kalmıştır. Ver bir de ben deneyeyim," dedim. Yana çekilirken hala dikkatle rondoya bakıyordu.
Bu hali çok fazla tatlı gelirken parmak uçlarıma yükseldim ve dudağına ufak bir öpücük bıraktım.
Saçımı attırıp Poyraz'ın yanına geçtim. "Bir daha yapsana," diye mırıldandı.
"Efendim?"
"Saçlarının kokusu çok hoş geldi, tekrar yapsana." Gülümseyip bir daha saçımı attırdım.
"Böyle mi?"
"Yok olmadı. En iyisi şöyle yapalım." Nasıl diye soramadan arkama geçti.
"Sen yap ben seni izliyorum." Burnunu saçıma dayayıp içine çekti.
İyi de ben böyle nasıl yapacaktım?
Yorgunum, ölüyorum, onsuz geçirdiğim her saatte kalbime hançerler saplanıyor. Ben yine diyemedim.
"Hazal... Ağlıyorsun." Kazağımın koluyla gözlerimi silip, "Gidelim mi?" dedim.
"Tamam, sen bekle. Ben hesabı halledeyim." Dila hesap için ayaklanırken ben de kabanımı giyindim. Çantamın içindeki tabancamı kontrol edip Dila'nın yanına gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nare
ActionYN: İlk 10-15 bölümdeki saçmalıklara takılmayın lütfen. Düzenlenecek. Vatanını seven, bir kadını nasıl sever? Bu cümle öylesine bir cümle değildi. Bu cümle benim hayatımdı. Lisedeydim. 17 yaşında bir genç kız. Sonra onu gördüm. Gülüşünü keşfettim...