*İyi okumalar
Her gün bir öncekinin tekrarı gibi olduğundan, hayatıma kolayca 'sıkıcı' diyebiliyordum. Bu sıkıcı hayatı eğlenceli bir yola sokmak için de tekliflere açıktım. Yaşıtlarım da aynı benim gibiydi. Bundan dolayı yoldan sapmamız çok kolaydı. Arayıştaydık ve karşımıza çıkan her teklif bizi aradığımız şeye götürecek gibi geliyordu.Çağla aşkı arayan biriydi. Lise bir de o aşkı bulduğunu sanıp, dört senedir kendine acı çektiriyordu. Onu kullanıp atan çocuğa 'o öyle biri değil, seviyorum' diye diye kendi yolundan sapmıştı. Eda, yıllardır her türlü kapa girmişti. Kedi gibi bulunduğu kabın şeklini alıyordu. Ortaokula başladığımızda inek, sonlara doğru şarkıcı, lise bir de dindar, lise üçte sürtük olarak arayışına devam etmişti. Fadime kendisine 'erkek gibisin' diyen kişilere atarlansa bile zamanla onu gördükleri şekilde evrilmişti. Tipten değil, karakterinden bahsediyordum. Seda aramızda yeniydi ama onun da bir arayışı olduğuna emindim. Olmasa, aynı sınıfta olmayan bizlerle arkadaş olmak için çabalamazdı. O da yalnızlığını bitirecek birilerini arıyordu. Ben zaten kendimi kaybetmiş durumdaydım. Neredeyse herkesin arayışı için izlediği yola saygım vardı. Yasemin'e ise gram saygı duymuyordum. Çünkü onun gittiği bir yol yoktu. Orospu gelmiş, orospu gidiyordu. İstediği tek şey de dayak yemekti.
Eğer iki hafta önce, kapşonlu önüme düşmese asla dikkatimi çekmezdi. Yasemin, onunla uğraşsa öylesine biridir diye bakar geçerdim. Şimdi ise adımlarımı, arka bahçede durdurmuş Yasemin'in kapşonluya eziyetini izliyordum. Yasemin ve arkadaşları onu koşturup gülürken, kızın niye bunu kabul ettiğini anlamıyordum. Bu eziyet bana yapılsa, misliyle karşılık verirdim. Beş dakikadır koşan kız durup, ellerini dizlerine dayayarak soluklandığında Yasemin elinde tuttuğu defteri kaldırıp "Ben dur demedim çirkin!" diye salladı.
Gözüm mavi, sade deftere giderken, bunun kıza ait olduğunu çabucak anladım. O defter ne kadar önemliyse kapşonlu koşmaya devam etmişti. Anlaşılan mavi defter tehdit unsuruydu. Kız iki tur daha atıp dizlerinin üstüne çökünce sınırına geldiğini anladım. Yasemin ve arkadaşları dünyanın en komik şeyi buymuş gibi gülmeye başladılar.
"10 turun kaldı. Sana acıdığımdan yarın tamamlamana izin veriyorum şişko. Sayemde spor yapıyorsun, mutlu ol."
Defteri ona vermeyerek sallayarak, benim olduğum tarafa gelmeye başladılar. Geriye çekilip, duvarın arasına girdim. Onlar ön bahçeye gittikten sonra ordan çıktım. Tamamen açığa geçerek, yerde ellerini yüzüne kapatmış oturan kızın yanına ilerledim.
Yumuşak tonda "Iyi misin?" dediğim an irkildi.
Kafasını kaldıracak gibi oldu ama ağlıyor olmalı ki, ifadesini gizlemeye çalıştı.
Titreyen sesiyle "İzliyor muydun?" dediğinde, ilk düşündüğüm 'bu o' oldu. Sesini artık tanıyabiliyordum ve geçen tuvalette ağlayan kesinlikle oydu. Bunu düşündükten sonra, sorduğu soruya odaklandım.
"İzliyordum değil de gözlerim takıldı diyeyim. Yardıma gelmediğim için beni mazur gör. Senin kendini savunmanı bekledim. Tehdit edildiğini sonradan farkettim."
Yaptığım uzun açıklama,kendimi rahatlatmak içindi. Açıkçası sadece izlemiştim. Az önce kahramanlık yapıp onu kurtarmak aklımdan bile geçmemişti.
Kapşonlu ayağa kalktığında dizlerinin titrediğini farkettim. Fazla koştuğundan, ya da yaşadığı üzüntüden olabilirdi. İçimde ona karşı bir acıma olurken, hafifçe öksürüp 'keşke iyi misin diye sormasaydım' diye düşündüm. İyi olmadığını, kör bakan gözler bile görürdü.
"Zaten yardımına ihtiyacım yoktu."
Gurur yapmasına göz devirirken, günlerdir zihnimi meşgul eden karanlığı bozmak istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek İçimlik Sigara (gxg)
General FictionTAMAMLANDI 'Çirkin' diye tabir edilen bir kızı, her şeyden güzel bulan başka bir kızın hikayesi