24

4.6K 504 168
                                    

*iyi okumalar 🖤

Leva'yla artık yalnız başımıza değil, grupça takılıyorduk. Benden öncesine kadar tek başına, özgüvensiz olan kızın yeni insanlarla açılması iyiydi. Bizimkiler her zaman insancıl olmuştu. Bu da onu iyice rahatlatarak, daha özgüvenli hale getirmişti.

Artık kalkanı gibi kafasına takmadığı kapşonlusu bile çok şeydi. Herkesle iyi anlaştığından onun için mutlu olsam bile içimde hoşuma gitmeyen bir his vardı. Sadece ikimizken daha çok zaman geçiriyorduk. Bize özel olan anlar yok olmuş gibiydi. Hâlâ benle çok yakındı ama açgözlü ve kıskanç tarafım bundan hoşlanmıyordu.

Leva aramıza geldiğinden beri, onunla sonradan tanışıp fazla samimi olmayan Eda'nın ne hissettiğini anlıyordum. Onunki arkadaşını paylaşamama kıskançlığıydı. Benimki ise çok farklıydı. Leva'yla git gide 'arkadaşlık' kavramında derinleştikçe, hislerim de daha açığa çıkmıştı. Sanki bir noktada onun için herkesleşecek gibiydim. Bunu istemiyordum. Ne zaman bu kadar açgözlü ve iğrenç hislerle dolmuştum bilmiyordum. Onu en fazla açan benken, şimdi açtığıma pişman olmuştum.

Fadime ile büyük bir gülümsemeyle konuşmasının hoşuma gitmesi gerekiyordu. Onu kıskanmamalı, mutlu olmalıydım. Bu durumda olma nedenim tamamen içimde büyüyen aşk yüzündendi. Leva'ya olan hoşlantım küçük filizlerden ibaret değildi. Büyük bir meşe ağacıyla özdeştirirdim. Artık hoşlantı değil aşk diyordum.

Fadime "Leva kanka, senle okuldan sonra bir otobüs eğlencesi yapalım. Uzun zamandır aburcubur doldurup kapı aşındırmadık." dediğinde, Leva bana baktı.

Bir şeyler olunca ilk bana bakıp, ne diyeceğimi duymak istiyordu. İşte bu yüzden kıskanmamam lazımdı. Ben bu halinden memnun değilmiş gibi davranırsam, açıldığı gibi kapanırdı. Kıskançlığımı gizleyemesem bile memnuniyetsizliğimi gizlemem gerekiyordu.

"Yapalım, güzel olur."

Leva bana göz kırpıp, Fadime'ye döndü. Bazen çıkışlarda aburcuburları çantaya doldurup, durakta arkada olan çalışmayan otobüslerden birinin kapısını açıp birkaç saat içinde sohbet edip takılırdık. Şöförlerden biri bizi fark etmezse, en keyifli zamanlarımızdan biri olurdu. Fark ederse de azarımızı yer, kafamız eğik utanmış gibi otobüsten inerdik. Sonra da birkaç gün unutulmayı bekler tekrar yapardık. Ben Leva'yla takıldığım için bayadır onlara katılmamıştım.

Zil çalınca son ders için sınıflara yöneldik. Leva herkes ilerlerken durup beni bekledi. Yan yana yürümeye başladığımızda "Senin canın son haftalarda bir şeye mi sıkkın?" diye sordu.

Beni diğerleri kadar uzun tanımasa bile, daha iyi anlıyor gibiydi. Bizim kızlar halimi fark etmemişti. Üstelik Leva yokken gizlemeye de çalışmıyordum. Asıl anlamaması gereken anlamıştı. Beni bu kadar dikkatle izliyor olması hoşuma gitti.

Dudağımı ısırdıktan sonra "Bir şey yok aslında. Akşam sohbetten sonra bana kalmaya gelsene? Bize gelecektin hala gelmedin." dedim.

Grupla takıldıktan sonra akşamları da tek kalmaz olmuştuk. Ben Leva'yı davet ettiğimde herkes atlamıştı. Sonunda hep birlikte bize giderken, Leva son anda ailesi arayınca eve geçmek zorunda kalmıştı. Ondan sonra da bir daha ev konusu açılmamıştı.

Leva "Olur, gideriz" dedikten sonra bana omzuyla çarpıp, sesine sahte bir kızgınlık yayarak 'Ama bana yalan söyleyemezsin. Arada bir kötü kötü bakıyorsun herkese." dedi.

Utançla ensemi okşayıp "Gıcık olduğum şeyler vardı ama bahsetmeyelim. Rezillik gerçekten." dedim.

Anlayışla kafasını salladı. Bana yumuşakça bakan gözlerini ve gülümseyen küçük dudaklarını seviyordum. Ona bakarken sürekli iç geçirmeye başlamıştım. Kendimden gizlenirken, kendimi gizleyemeyecek hale gelmiştim. Katına gelince ondan ayrılıp, bizimkilerle birlikte sınıfa girdim.

Tek İçimlik Sigara (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin