13

4.8K 565 72
                                    

*iyi okumalar

Hayatımın en keyifli zamanlarını geçiriyordum. Leva ile kendimize ait, sığınak gibi yaptığımız konferans odasından yüzüm asık çıktığım olmamıştı. Onu iyice tanımıştım. İnsanları sevmiyordu çünkü ona iyi davranan insanların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu. Sevdiği dört kişinin arasına beni de eklemişti. Birinin annesi, birinin ona kötü davranmasına rağmen babası olduğunu söylemişti. Sanırım bazı insanları sevmekten vazgeçemiyordunuz. Ben de babamı düşünce tarzına rağmen seviyordum. Bir gün o düşünceler benim üzerime yansısa, onun beni sevmekten vazgeçeceğini bilmeme rağmen seviyordum. Bu yüzden kendisine kötü davranan babasını seven Leva'yı sorgulamamıştım. Tekin abiyi ve beni de sevdiğini söylemişti. Bana fazlasıyla alışmıştı. Ben de ona alıştığım için karşılıklı olan bu şey hoşuma gidiyordu.

Yine bir öğlen tenefüsünde, önce tuvalet kabininde dumanlamış ardından konferans salonuna geçmiştik. Onun ilk kez yaptığı poğaçalardan denediğimde dilimdeki tatsızlığa rağmen "ımm" yapmıştım.

O "Taş gibi olmuş bunlar." dediğinde, sahte tepkim gülmeye döndü.

Denizin içinde bulunan yosunlanmış ve taş gibi sert olan kayaçlar gibiydi.

"Bunların yumuşak olması için kabartma tozu konuyordu sanırım."

Engin yemek bilgimi onla paylaştığımda elindeki yamuk hamurdan bir ısırık daha alıp "Evdeki malzemelerden yaptım. Neyse, yiyeceğiz artık." dedi.

Ben de sırıtıp bana verdiği iki poğaçayı gömdüm. Nimet nimetti, yokken bok bile yiyenler vardı. Varken hayıflanmaya gerek yoktu.

Yemeyi bitirince "Eline sağlık." dedim.

Poşeti toplayıp, çöp kutusuna attı. Elimi ıslak mendille silip, onu basket atışı olarak kovaya yolladım. Girmeyip, kenarına düştüğünde Leva gülmüştü.

"Bunu yapmayı bırak artık. Bazılarına deliği tutturma yeteneği bahşedilmemiş olabilir."

Benim sokamadığım kağıdı, insan gibi götürüp atarken "Denemekten vazgeçmiyorum. Elbet bir gün başarırım." dedim.

Dudakları hafif bükülüp, gözleri kısılırken kafasını yavaşça sallayarak "Takdir ettim." dedi.

Bu ifadesi fazla sevimli gelirken, gözlerimi masaya çevirdim. Çevirir çevirmez yazdığı isimlerimizi gördüm. Kalp içine aldığı isimlere gözlerim takılmıştı. Kalbimde hafif bir uyuşma olurken, yutkundum. Arada oluyordu böyle. Olmasını istemesem bile, ona farkı şekilde bakmaya başlamıştım. Bir şeyinden değil, direkt ondan etkileniyordum. Bu dün farkettiğim bir şeydi. Beni biraz korkutuyordu.

"Okul fuara götürüyormuş. Haberin var mı?"

Heyecanlı tonuyla bakışlarımı yine ona çevirdim. Konu kitaplar olunca, ses tonu değişiyordu. Okumaya bu kadar aşık başka insan olamazdı. Neredeyse bu aşkı bana da bulaşacaktı. Fazla yazı başımı ağrıtıyordu. Bu yüzden çizgiromanları severdim. Eğer öyle olmasa çoktan aşkından nasiplenmiş olurdum.

Fuara bizim sınıftan neredeyse herkes katılıyordu. Kimsenin kitaplara ilgilisi yoktu. Onlar için okul dışında bir yere gitmek yeterliydi. Üstelik sadece 5tl servis ücreti alınıyordu.

"Haberim var ama daha katılacaklara ismimi yazdırmadım."

Herkes gidince, farkımız olsun deyip o gün boş olacak sınıfta vakit geçirmeye karar vermiştik. Olacak senaryoyu biliyordum. Hocalar gelmeyeceği için, akşama kadar at koşturacaktık. Hocalar varken de koşturuyorduk ama şimdi sınırları zorlayabilirdik.

Leva bana beklentiyle bakarken "Yazdırsan, birlikte giderdik." dedi.

O his, yine ortaya çıktı. Bunu anlar diye korkum artmıştı. Bakışları devam ederken, yutkundum. Normalde insanların içine fazla çıkmamaya çalışıyordu. Bu geziyi o kadar istiyordu ki, tek başına ismini yazdırmıştı.

"Ben yazdırırsam, bizimkiler de yazdırır. Sorun olur mu?"

Gözlerindeki ifade biraz sönerken "İyi insanlardır." dedim. O iyi olanlara fazla denk gelmemişti.

Kafasını sallayıp "Onlardan ayrılırsan, gelirsin yanıma." deyince, çekingenliği tuttuğunu anladım.

"Ayrılamam büyük ihtimal. Yazdırmama gerek yok o zaman."

Modunun düştüğünü gizlemedi. Oflayıp masaya kalçasını dayadı.

"Orda yemek yenilecekmiş. Seninle o ara kaçarız diye düşünmüştüm. Kendi başıma kaçmak keyifli olmazdı."

Bu dediği gülümseme neden oldu. Verdiğim değeri görmek hoşuma gidiyordu. Aramızdaki şey arkadaşlık adından çıkmasa bile, o şeyin en güzel noktasındaydık.

"Tamam, bizimkilerle konuşurum."

Hevesle "Harika." deyince, gözum yine gülümsemesine takıldı.

Keşke dün, aramızdaki ilişki hakkında düşünmeseydim. Böylece farketmez ve kaçtığım sırrımın ortasına kendimi atmamış olurdum.

Tek İçimlik Sigara (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin