Tek İçimlik Sigara (gxg)

18

*iyi okumalar

Okul sicilimiz hiç paklanmazken, sürekli poklanıyordu. Telefonumu tekrar kaybetmemek için, Fadime'yi Yasemin'in üstüne uçmadan tutmuştum. Telefonum bu sıralar hiç olmadığı kadar önemliydi. İlk defa 1000'li sms paketi yapmıştım. Leva'yla hepsini bitirmemiz güzel detaydı. Fadime kavga ederken izleyemeyeceğim için, illa kavgaya karışırdım. Annem de bana karışırdı.

"Değmez."

Gözüm sıradan kalkan bizim kızlara ve Mahmut'a kaydı.

"Fadik otur kız." dediğinde, Fadime kollarımdan kurtulup "Bir gün elimde kalacak kaşar." dedi.

Sesli söylemesi hiç yardımcı olmuyordu. Yasemin'de onun üstüne yürüyecekken İsminur önüne geçmişti. Ellerini göğsüne bastırıp "Kanka boşver." diye zırvaladı.

Yasemin "Ellerimi kirletmemek için uzatmıyorum." deyince, Fadime "illa billahil aliyyil azim" deyip sırayı ittirerek oturdu. Kavga olmayınca derin bir nefes vermiş, yerime geçmiştim. Yasemin'ler sınıftan çıkınca uzamayacağına emin oldum.

Fadime'ye "Kanka tut kendini biraz." dedim.

Yasemin'in dayak yemesini çok istiyordum. En son Leva'ya yaptıkları hala aklımdaydı. Kızın varlığı fazla rahatsız ediciydi. Ama kavga istesem bunu fuar servisinde Leva'ya 'çirkin' diyen sıfatsız Merve'yle çıkarırdım. Yasemin her zaman uslanmazdı.

Kafasını dağıtmak için "Eee fuar günü ne yaptınız?" diye sordum.

Eda ve Çağla'da masamıza gelmişti. Çağla, Fadime'nin omzunu kavrayıp "Baba gergin." dedi.

Fadime'de sonunda gülüp, omzundaki kolu itmişti. Bana bakıp "Çok şey kaçırdın." dedi.

Hep öyle olurdu zaten. Genelde güzel ve eğlenceli şeyleri kaçırırdık. Evren bunları bizim çevremizde ama bizsiz gerçekleştirmeyi seviyordu. Ama bu sefer öyle hissetmiyordum. Leva ile fuara gitmesem çok şey kaçırırdım. Geçirdiğimiz kaliteli zamandan asla pişman değildim.

"Ne gibi?" dediğimde, paralel zamanda yaşadıklarını anlatmaya başladılar.

Çağla'nın tüm sınıfa istediği aburcuburları almasını, Fadime'nin babasının zulasından alkol kaçırıp getirmesini, Munteza'nın onlara bu yüzden azar çektiğini yine de dışardan 'rakı mezesiz olmaz' deyip okula getirttiği siparişlerimi, eğlencenin dibine vurduklarını, sonunda olmazsa olmaz oynanan doğruluk cesaretlik oyununu, Eda'nın yaklaşık 3 kıllı erkeğe yaptığı makyajı her şeyi anlattılar. Onları güle güle dinlerken, yine pişman olmadım. Ciddi ciddi kitap almaya gitmeyi bu ortama tercih ettiğimi duyunca şok oldular. Tercih ettiğim kitaplar değil Leva'ydı. Arkadaşlarımı sattığım da yoktu. Aslında bu ortamı, onunla da birlikte yaşamak isterdim.

Onlar anlatmayı bitirince "Bir ara benle de yapın bunu." deyip, içme hareketi yaptım.

Çağla "Munteza enişte sana izin vermez." deyip omzuma omzuma geçirince kahkaha attım. Arkadaşlarım da bu konuyla hep taş taş geçerdi.

"Ikna ederim ben onu. Günü kararlaştırırız."

Hepsi kafasını sallarken, ben o gün gelene kadar Leva'yı da ikna edebileceğimi düşündüm. Onu kendi dünyama açmak istiyordum. Yavaş yavaş bunu başaracağıma emindim.