1.0

82.8K 4.4K 1.6K
                                    

the 1975 - robbers

🩺

Alaz Akıncı

Kampüsün bahçesinde oturmuş notlarıma çalışıyordum. Mezun olup uzmanlık diplomamı almama az kalmıştı. Bunu sorunsuz bir şekilde halletmek istiyordum. Ve şimdi de bitirme tezim için konu seçmeye çalışıyordum.

Sayfaları karıştırırken kitapta gördüğüm başlık ile gülümsedim ve fosforlu kalemle altını çizdim. Bu da güzel bir bitirme tezi konusu olabilirdi. Düşüncelerimden kulağıma ilişen telefon melodisi ile ayrıldım.

Doğukan arıyor...

Ekrandaki ismi görmemle sinirle karışık gülümsedim. Başımın belası herif arıyordu. Kim bilir yine ne isteyecekti. Çağrıyı kabul edip telefonu kulağıma yaklaştırdım. "Efendim Dogi?"

"Lan oğlum ben sana kaç kere şu telefonu Dogi diye açma dedim. Sayende kendimi köpek gibi hissediyorum." Telefondan uzanıp bana erişse beni dövebilirdi.

"Kısa kes Dogi." dedim onu uyuz ettiğimi bile bile. Aşırı eğleniyordum bu durumdan. Sonra aklıma Naz ve onun da bana Psikolog Bey demesi geldi. Acaba o da benim kadar eğleniyor muydu bunu yaparken?

"Selma teyzeciğimden bağımsız olarak söylüyorum ki tam bir orospu çocuğusun. Neyse haberin olsun ben aşık oldum."

"Ne!" dedim. Her zamanki saçmalıklarını gayet sakin bir şekilde onu dinlerken duyduğum son cümlesi ile dumura uğramıştım. Durumu ne kadar da sakin söylüyordu gevşek herif.

"Evet tekrar söylüyorum aşık oldum. İşin seni ilgilendiren kısmına gelirsek, Miray'ı seninle tanıştırmak istiyorum. Ona da söyledim tanışacağınızı. Baştan söylüyorum ki bahane bulup kaçmak yok Alaz efendi."

"Ne zaman tanışacağız?"

"Bugün."

"Zahmet ettin haber vererek ya. Neyse tamam gelirim ama 5 dakikadan fazla duramam, işim var."

"Nesin sen, Türkiye'nin en önemli şirketinin CEO'su falan mı? Ne gibi bir işin olabilir oğlum senin? Gıcıklık yapma beraber oturalım işte."

"Hâlâ tezim için konu araştırması yapıyorum Doğukan. Uzatma işte iki merhaba merhaba yapar tanışırız kızla. Sonra siz takılırsınız ben de giderim."

"İyi tamam, sorunlu herif."

Telefonu yüzüme kapattığında çok önemsemeden çalışmaya devam ettim. Doğukan'ın benim aksime şimdiye kadar birçok kız arkadaşı olmuştu ama beni bir sevgilisi ile tanıştırmaya ilk defa bu kadar istekliydi.

Miray ve Doğukan tanışalı neredeyse 1 ay olmak üzereydi. Bir insan elbette bu kadar kısa sürede birini sevebilirdi. Ama benim aklımı karıştıran düşünce ise Doğukan'ın eski sevgilisinden ayrılalı henüz 1,5 ay geçmiş olmasıydı.

Kendimi toparlayıp kaldığım yerden notlarıma göz gezdirmeye devam ettim. Tezi hazırlamaktan daha zor bir şey varsa o da kesinlikle tez konusu seçmekti. Kendimi kaybetmiş bir şekilde not alırken telefonuma bir mesaj geldi. Heyecanla elime aldığımda ise mesajın Doğukan'dan geldiğini gördüm.

Doğukan : 📍mevcut konum

Doğukan : Miray ve ben oturduk kafeye

Doğukan : seni bekliyoruz

Alaz : tamam geliyorum

Attığı konuma baktığımda kampüsün içindeki bir kafe olduğunu gördüm. Böyle bir şey için konum atmasına mı şaşırsam yoksa yakınlarda olmalarına mı sevinsem bilemedim. Oturduğum yeri kaybetmemek adına kitaplarımı masanın üzerinde bıraktım ve sandalyeden ceketimi aldım.

Telefonumu da cebime attıktan sonra sessizce kütüphaneden ayrıldım. Büyük ve hızlı adımlarla kafenin bulunduğu yere doğru ilerledim. Yaklaşık 7 dakika sonra yanlarındaydım.

"Selam." dedim önce Miray'a sonra da Doğukan'a bakarak. Beni gören Doğukan ayağa kalktı ve sarıldık. Karşılarındaki sandalyeyi çekip oturdum. İkisi de yüzlerinde salak bir sırıtışla bana bakıyorlardı ve bu gerçekten sinir bozucuydu.

"Nasılsın?" dedim sorumu Miray'a yönelterek.

"İyiyim Alaz, sen?"

"İyidir ben de. Bu arada çok memnun oldum sizin adınıza." dedim işaret parmağımı ikisinin arasında dolandırarak. Miray gülümsemesini sanki mümkünmüş gibi daha da genişletti. "Teşekkürler."

Sessizliğimizi aramızdan birinin çalan telefonu böldü. Miray telefonu havaya kaldırdıktan sonra "Annem." diyerek bize açıklama yaptı ve telefonu açtı.

Kısa süre bir şeyler konuştuktan sonra eliyle izin isteyip yanımızdan kalkarak tuvalete doğru ilerledi. O giderken benim de cebimdeki telefon arka arkaya titremeye başladı. Doğukan'a fark ettirmeden telefonumu masanın altında açıp mesajlara baktım.

Naz : psikolog beeyy?

Naz : nerelerdesiniz

Alaz : buradayım, arkadaşlarımla oturuyorum

Alaz : bir şey mi oldu?

Naz : olacak gibiydi

Naz : nasıl oldu bilmiyorum ama son dakika vazgeçtim

Naz : bunu da haber vereyim dedim

Alaz : gerçekten beni iki gündür şaşırtıyorsun

Alaz : atak geldi ve sen bir şey almadın öyle mi?

Naz : evett

Alaz : konuşmamızın bir işe yarıyor olmasına sevindim

Naz : teşekkür ederim🥰

Son mesajı ile yüzümde istemsiz bir gülümseme oluştu. Telefonu kapatıp kafamı kaldırdığımda bana dikkatle bakan Doğukan'ı gördüm. Kafasını 'hayırdır, ne iş?' der gibi iki yana salladı. Ben de aynı şekilde ona karşılık verdim.

"Yüzün yırtılacak gülümsemekten."

"Alakası bile yok." dedim gülümsememi kontrol altına alıp yerimde kıpırdanırken. Sonra da konuyu değiştirmek için bir soru sordum. "Siz biraz hızlı gitmiyor musunuz Miray ile?"

"Ne açıdan hızlı?"

"Yani ne bileyim. Sen eski sevgilinden ayrılalı daha 1,5 ay oldu. E Miray'la da en fazla 1 aydır tanışıyorsunuz. Doğukan kızı aşk acını unutmak için kullanmıyorsun değil mi?"

Biraz açık ve sert konuşmuştum ama Doğukan buna alınacak biri değildi. Benim huyumu da biliyordu zaten, bazen aklıma geleni uzatmadan söylerdim. Ki bence bu gibi konularda birbirimize karşı net olmalıydık.

"Evet biz tanışalı kısa bir süre oldu ama diğer dediklerine katılmıyorum. Ben ayrılmadan önce kafamda Sıla'yı çoktan bitirmiştim zaten. Yani şu an aşk acısı çekmiyorum ve kimseyi bunun için kullanmıyorum."

"Tamam, öyle diyorsan öyledir." dedim onu kafamla onaylarken. Bu sırada da Miray tuvaletten çıkıp yanımıza doğru yürümeye başladı. Ben de durumdan istifade ederek ayağa kalktım.

"Benim gitmem gerek şimdi. Tekrardan tanıştığımıza memnun oldum Miray." dedim elimi ona doğru uzatarak. O da elimi kavrayıp samimi bir şekilde gülümsedi. Ben yanlarından ayrılırken onlar bir şeyler konuşup gülüşmeye devam ettiler.

Dışarının soğuğundan kaçıp tekrar sıcacık kütüphanenin içine girdim. Ceketi üzerimden çıkartırken masama doğru ilerledim. Ancak kitaplarımla dolu bir masa yerine bomboş bir masa ile karşılaştım.

Sadece masanın üzerindeki küçük kağıtta el yazısı ile yazılmış bir not vardı : Gülme komşuna, gelir başına.

🩺

şimdi ben naz'a gülsem
başıma böyle bir doktor gelir mi?

PSİKOLOG BEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin