6.3

19.8K 1.3K 548
                                    

uzun süre beklediğinize değecek uzunlukta bir bölüm olduğunu düşünüyorum. lütfen yorum yapmayı unutmayın

pinhani - iyi değilim ben

🩺

Merdiven basamaklarında oturmuş ne kadar süredir burada durduğumu bilmeden Alaz'ın evine gelmesini bekliyordum. Telefonum olmadığı için ona geldiğimi haber veremiyordum. Zaten o da muhtemelen şu an profesörünün yanında hastanedeydi ve ben onu telefonum olsa bile arayıp da yanıma çağıramazdım. Onun gelmesini beklemekten başka çarem yoktu.

Tüm yol boyunca ve bu merdiven basamağına oturduğum süre boyunca ağlamıştım. Ağlamaktan gözlerim acımaya başladığında ve daha fazla ağlayamadığımda elimdeki cüzdanı merdivenin üzerine bırakıp tişörtümün kollarıyla gözlerimi kuruladım. Aldığım nefesler ciğerime sığmıyordu, nefessiz kalmışım gibi hissediyordum, bana daha derin bir nefes için yalvarıyorlardı.

Onların yokluğunda hayatımı bir şekilde yoluna koymayı başarıyordum. Ama ne zaman bir şeylerin iyiye gittiğini düşünsem o ikisi hayatıma yine dahil olup her şeyi mahvedip geri gidiyorlardı. Eskiden hem korkaktım hem de yalnız, bu yüzden ne derlerse itiraz etmeden yapıyordum, onlar da bunu fırsat biliyorlardı. Bu sefer bunun olmasına izin vermeyecektim. Ne olursa olsun onlarla birlikte Bursa'ya geri dönmeyecektim. İstersen beni evlatlıktan bile reddedebilirdi, zaten daha önce yapmadığı şey de değildi.

Merdivenlerden gelen adım sesleri ile kafamı o yöne doğru çevirdim. Siyah saçlar ve daha sonra tanıdık yüz göz hizama girdiğinde merdivenlerden destek alarak oturduğum yerden hızlıca kalktım. Alaz kafasını kaldırıp seslerin geldiği yere baktığında göz göze geldik. Yorgun olan yüz ifadesi yok olurken yüzünden milyonlarca ifade geçtiğini gördüm. En belirginiyse endişeydi.

Gözlerim yeniden dolarken kollarımı açarak ona doğru ilerlediğimde bana yaklaşıp beni kucakladı. Kafamı onun göğüsüne yaslar yaslamaz gözlerimi kapattım. Eğilip saçlarıma bir öpücük bıraktı. Artık daha fazla ağlayamayacağımı sanıyordum ancak göz pınarlarımda bekleyen yaşlar onu görmemle tekrar gün yüzüne çıkmıştı. Ben iç çeke çeke ağlarken "Şşşht." diye mırıldandı saçımı okşayıp.

Kollarımı daha sıkı sardım bedenine. Soğuk bir günde yorganı tüm vücuduna dolamak gibiydi ona sarılmak. Huzurlu ve sıcak bir his tüm bedenini kaplıyordu. Ama bu bile tam anlamıyla yeterli bir tasvir değildi içimdekileri anlatmak için. Eğer bu kelimelerle ifade edilebilecek bir şey olsaydı, bana ne kadar iyi geldiğini bilmesi için hissettiklerimi yalnızca ona anlatmak isterdim.

Derin bir iç çektiğimde sırtımı okşadı. Kafamı göğüsünden çekip gözümdeki yaşları sildi. "Hadi gel içeriye geçelim. Anlat bana sonra her şeyi, tamam mı?" dedi yumuşak bir sesle. Belli belirsiz kafamı sallayarak onu onayladım. Merdiven basamaklarında duran eşyalarımı aldıktan sonra kapıyı açmak için ceketinin cebindeki anahtarı çıkarttı. Ben de yanında bekleyip onu izledim.

Kapının açılması ile içeriden gelen havlama sesleri bir oldu. Alaz kapıyı sonuna kadar açıp içeri geçtikten sonra bana dönüp "Gel." diye seslendi. Kafamı tamam der gibi salladım ve eşikten içeriye geçtim. Ayakkabılarımı kapının yanında çıkarttıktan sonra salona doğru ilerledim. Bana dikkatlice baktığını fark ettiğimde "İyiyim Alaz." diye mırıldandım. Alaz beni göz ucuyla süzdü, elindeki eşyalarla birlikte, dış kapıyı kapattıktan sonra odasına doğru ilerledi.

Ben de koridorun ortasında durmak yerine salona doğru ilerledim. Salona girmemle Karabiber ile karşılaşmam bir oldu. Beni görünce bir kez havladı ve sonra etrafında dönmeye başladı. Onu öyle çok özlemiştim ki çabucak eğilip kucağıma atlamasına izin verdim ve kollarımı onun minik bedenine sardım. O avuç içimi diliyle yalarken ben de başının üstündeki tüyleri sevmeye çalıştım.

PSİKOLOG BEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin