1.2

80.7K 4.3K 308
                                    

yüzyüzeyken konuşuruz - uykusuz ve dengesiz
1 günde 2k, sizi seviyorummm🤍

🩺

Naz Yılmaz

Naz : indim şimdi otobüsten

Mesajı gönderdikten sonra derin bir nefes verip telefonumun ekranını kapattım. Geleli neredeyse on-on beş dakika oluyordu ama ben bu süreçte kendimi anca sakinleştirebilmiştim.

Tedirginlikle evinin girişine gözlerimi diktim. Kendimi ona göstermeden kitaplarını nasıl vereceğimi bilmiyordum, sadece bir anlık gaza gelip evden çıkmıştım işte. Telefonuma gelen mesajlarla gözlerimi evin girişinden çektim.

Psikolog : yaklaşınca haber verecektin hani??

Psikolog : hazırlıksız yakalandım

Psikolog : tamam ceketimi alıp hemen çıkıyorum ben de

Kafamı telefondan kaldırıp tekrar kapıya doğru baktığımda ceketini üzerine giymeye çalışarak evden çıktığını gördüm. Bu panik olmuş haline istemsizce gülümserken beni görmemesi için bulunduğum yere daha çok sokuldum. O da elindeki telefona bir şeyler yazmaya başladı.

Psikolog : tam karşımdaki banka oturuyorum

Psikolog : geleceksin değil mi yanıma?

Naz : aslında gelmesem daha iyi olur

Naz : sadece kitaplarını bırakıp gitmeyi düşünüyordum

Psikolog : işin yoksa hemen gitme

Psikolog : seni görmemi istemiyorsan bakmam sana

Psikolog : konuşalım biraz

Naz : ne o yoksa yüz yüze terapi mi yapacağız?

Psikolog : hııı aynen :)

Psikolog : hadi gel yanıma bekliyorum

Naz : tamam geliyorum

Naz : çok kalmam ama ✓✓

Derin bir nefes alıp telefonumu cebime sokuşturdum. Bu kadar gerilmiş olmam normal miydi? Beni görmesini istemiyordum, sanırım gerginliğimin asıl sebebi buydu. Saklandığım yerden ayrılarak oturduğu bankın arkasına doğru yürüdüm.

"Geldim." dedim normalden daha kalın çıkması için uğraştığım sesimle. Daha önce konuşmuşluğumuz yoktu. Sesimden beni tanıyacak değildi ama ben ne olur ne olmaz diye işimi sağlama almak istiyordum.

"Tanımayayım diye sesini mi kalınlaştırıyorsun sen?" Harika, dakika bir gol bir. Bu adam bu kadar zeki olmak zorunda mıydı ki? Kendimi zorlayarak aynı ses tonunda konuşmaya çalıştım. "Ne alakası var, sesim böyle benim."

"Aynen Naz, yedim ben de." dedi güzel kahkahasının arasında. "Neyse ben şimdi sağa doğru dönüyorum. Sen de yanıma banka otur." Dediği gibi hareketlendiğinde ben de bankın sol tarafından dolanıp yanına oturdum.

"Nasılsın?" dedi, getirdiğim kitaplarını bankta yanına bırakırken. Gözüm onun üzerindeyken gerginlikten terleyen ellerimi pantolonuma sildim. Sertçe yutkundum ve kalın sesimle tekrar konuştum. "İyiyim sen?"

"İyi ben de."

"Kitaplarını koydum buraya." dedim kafasını sallayarak beni onayladı. Sessizlik oluştuğunda konuşmayı başlatmaya çalıştım. "Eee niye çağırdın beni, ne konuşacağız psikolog bey?"

"Hazır sen buralara kadar gelmişken şu gerginliklerinin sebebi olan ailen hakkında konuşuruz belki diye düşündüm. Sen de konuşmak istersen tabi." dedi. Bir cevap vermedim.

Halbuki ben sadece kitapları verip geri dönmek için gelmiştim, konu ne ara buraya gelmişti ki. Açıkçası kendimi şu an bu konuda konuşmaya hazır hissetmiyordum.

"O kadar uzun kalamam, belki başka zaman?" dedim konudan tamamen kaçmaya çalışıyormuş gibi gözükmemek için. Sen bilirsin der gibi kafasını salladı. Kısa bir süre sessiz kaldığımızda yine o konuşmaya başladı. "Gerginsin."

"Nereden anladın?" diye gayri ihtiyari bir soru sorma ihtiyacı hissettim. Oysaki gerildiğimi belli etmemek için elimden gelen çabayı da göstermiştim.

"Kısa ve hızlı konuşuyorsun. Neredeyse ağırlığını vermeden banka oturuyorsun, sanki her an kaçıp gidecekmiş gibi." dedikleri bende şok etkisi yaparken oturuşumu daha rahat bir hale getirmeye çalıştım.

"Kafanı biraz çevirsen kim olduğumu görebilirsin. Bu kadar yakında olunca ister istemez mesajdaki kadar rahat olamıyorum."

"Sana bakmamı istemiyorsan bakmam demiştim." Bir cevap vermek yerine gözlerimi onun sırtından çekip denize doğru çevirdim. Taşlara vuran dalganın sesi beni biraz olsun rahatlatıyordu. Alaz sessizliğimi fırsat bilip ilk sorusunu sordu. "Hastalığın ne zaman başladı?"

"Çocukken sırf aksiyon olsun diye arkadaşlarımla bakkaldan gizlice aldığımız şeyler de olurdu. O yüzden bir süreliğine her şey normal geldi bana, biraz geç fark ettim durumu. Tam bir tarih veremem yani sana."

"Peki normal bir durum olmadığını ne zaman fark ettin?"

"O zamanlar ataklarım şimdiki kadar çok sık olmazdı. Lise sonda iken bir gün arkadaşlarımla okul çıkışı için plan yapmıştık. Annemi izin almak için aramıştım ve bin ton laf işitip sonunda alabilmiştim."

"Ve o gün bir şey mi çaldın?" dedi tereddütle. Ben de hafızamı zorlamama gerek kalmadan o günü hatırlamaya çalıştım. Zaten pek de aklımdan çıkan bir gün değildi.

"Evet kızlarla sokakta yürürken seyyar bir satıcı gördük. Yolumuzu kesti önümüze tezgahını koydu. Garip bir adamdı biraz korktum tabi ondan. Sonra da beni korkuttuğu için onu bir şekilde cezalandırmaya çalıştım."

"Deli cesareti diye buna diyorlar sanırım. Adama öfkelendiğini söylüyorsun ama belki de annene karşı olan öfkeni ondan çıkarttın?" Dönüp dolaşıp konu aileme çıkıyordu. Bu durumdan rahatsız olmuş bir şekilde kıpırdandığımda Alaz da üstelemeden konuyu değiştirdi.

"Ne zamandan beri hastalığını kabul edip bir tedavi aramaya başladın?"

"Çok değil en fazla bir yıl olmuştur. Ama artık bir an önce kurtulmak istiyorum bundan. Sanki bu hastalık bir denizmiş de ben karadayken bile boğuluyormuşum gibi hissediyorum. Bu şey beni gitgide içine çekiyor."

Derin bir nefes verdiğimde üşümüş olan elimin üzerinde sıcak başka bir el hissettim. Bu teması elimde olmadan bedenimi titretti. Panikle ona doğru döndüğümde ise hâlâ bana bakmadığını görüp rahatladım.

"Merak etme, seni bu durumdan kurtarmak için buradayız. Emin ol senin için elimden gelenin en iyisini yapacağım." Ona sayısız kere teşekkür edip sarılarak dolan gözlerimdeki yaşları omuzuna boşaltmak istedim. Ama bunun yerine boğazımı temizleyerek ayağa kalktım.

"Neyse ben artık gideyim, geç oldu. Zaten hava da soğuk. Konuşuruz yine, mesajla tabi." Cümlelerimi yine arka arkaya sıralarken Alaz bu halime güldü. Onun gülümsemesi bana da bulaşırken bu panik olmuş halime sessizce tebessüm ettim.

"Görüşürüz o zaman."

"Görüşürüz psikolog bey." dedim ve bir şey söylemesini beklemeden hızlıca arkamı dönüp yanından uzaklaştım. Görüş açısından çıktığımda ise bir ağaca yaslanıp gözlerimi sıkıca kapattım. Sıcak bir damla yanağımdan akıp giderken güçlükle gülümsedim.

🩺

ya abi çok tatlısınız niye niyee
Naz inşallah bir an önce kurtulursun
bu hastalıktan bebişim

PSİKOLOG BEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin