adamlar - sarılırım birine
🩺
↬ Naz Yılmaz
Parkın girişine gelmemle burnuma kadar doladığım atkımı düzelttim. Sonra da saçlarım kadar siyah olan şapkamı biraz daha aşağıya çektim. Böylelikle sadece gözlerim açıkta kalıyordu. Derin bir nefes alıp Alaz'ın yanına doğru yürümeye başladım.
Kolunu bir ağaca yaslamış ellerini montunun cebine sokmuş sırtı bana dönük bir şekilde bekliyordu. Manzaraya o kadar odaklanmıştı ki geldiğimi fark etmemişti bile. Yanına gelmemle içimdeki isteği bastırmadan arkasından kollarımı beline sardım.
"Hoop noluyor be?" dedi ani bir refleksle arkasını dönerken. Benim olduğumu gördüğünde ise sakinleşip yüzünü tekrar manzaraya doğru çevirdi. "Sen de iyi alıştın ha sırtımdan sarılmaya."
"Rahatsız oluyo-" derken ellerimi çekmeye çalıştım. O ise bileklerimden kavrayarak bu hareketimi engelledi. "Rahatsız falan olmuyorum. Takılıyordum sadece."
Bir ses çıkartmadan ona sarılmaya devam ettim. Birine sarılmak istemek bu kadar normal olmamalıydı. Dediği gibi ona sarılmaya alışmıştım belki de. Sanki onun vücudundan güven duygusu yayıyordu ve ben bu duyguya sarılıyordum. Bu düşünce ile gözlerimi kapatıp gülümsedim ve konuşmaya başladım.
"Ben teşekkür ederim. Gerçekten. Sen olmasaydın sebebin farkına nasıl varırdım, nasıl bu durumu aşabilirdim inan bilmiyorum. Ne desem az kalıyor gibi ama teşekkür ederim."
"Sanırım teşekkür etmek sende bir huy olmuş." dedi ellerimi birbirinden ayırıp kollarımı bedeninden ayırırken. Yavaşça gözlerimi açtım. Ardından yüzünü bana döndü ve bileklerimi kavradı. Gözlerimi bileklerimden çekip yukarıya kaldırdım.
İlk defa göz göze geldik. Gerginliğin yarattığı panik bir haline sahiptim. Kalbim küt küt atıyor, sık sık küçük nefesler alıyordum. Parmağı ile bileklerimi okşamaya başladığında ise nefes almayı kestim.
"Ne dersin?"
"Hı?" dedim bir anlık dalgınlıkla. En son ne konuşmuştu ya da yeni bir şeyden mi bahsetmişti hatırlamıyordum. Alaz benim bu şaşkın halime hafifçe güldü. "Diyorum ki teşekkür etmek sende huy haline gelmiş."
"He onu diyorsun sen." dediğimde gülümseyerek kafası aşağı yukarı salladı. "Doğruyu söylemek gerekirse hayatımda birine hiç bu kadar teşekkür ettiğimi hatırlamıyorum."
"Bana da teşekkür edip durma o zaman. Kendimi bir şey sanacağım sonra bir yerlerim kalkacak." dedi şakayla karışık bir şekilde. Ben de gülümseyip kafamı salladım. Ellerini bileklerimden ayırıp serbest bıraktı.
"Eğer işin yoksa şurada oturalım mı biraz?" dedi ilerdeki bankları işaret ederek. Banklara doğru kısa bir bakış attıktan sonra yüzümü tekrar Alaz'a çevirdim. "Olur."
Yürümeye başladığında yanında yürüyerek ona eşlik ettim. Karşılıklı duran iki bankın yanına geldiğimizde birine oturdum. Alaz da bir süre ayakta kaldıktan sonra yanıma oturdu. İkimiz de birbirimize bakmadan karşıya bakmaya başladık.
"Hava soğuk biraz." dedim sessizliği bozmak adına. Kafasını bana doğru çevirip alaylı bir şekilde güldü. Ben de kafamı çevirmeden göz ucuyla ona baktım. "Orası belli oluyor canım. Kat kat giyinmişsin, sanki tanınmamak ister gibi."
Sözlerini duymamla birlikte yakalanmış olmanın yarattığı huzursuzlukla gözlerimi kaçırdım. O ise kafasını benim gibi önüne çevirip benim bu halime daha çok güldü. Gülüşünü durdurduğunda başka bir soru sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSİKOLOG BEY
Teen Fiction❝Seninle birlikteyken kendimi çok güvende hissediyorum, sanki evimdeymiş gibi.❞ Kleptomani hastası olan Naz, bu duruma bir çare bulmak için arkadaşının tanıdığı bir psikiyatrist adayına mesaj atar. ➷ İlk 24 bölüm texting şeklinde, kalanı ağırlıklı...