6.8

14.6K 968 153
                                    

arayı açmayalım ki çabucak bitsin gitsin
size çoook soft bir bölümle geldim

melike şahin - diva yorgun

🩺

Naz Yılmaz

2 ay sonra...

Mutfaktaki işimin bittiğinden emin olduktan sonra sessiz adımlarla odamıza geri döndüm. Kapının kolunu yavaşça aşağıya indirdikten sonra kapıyı açıp Alaz'a baktım. Hala onu bıraktığım yerde uykusuna devam ediyordu. Yanına doğru sessizce ilerledikten sonra sarsmamak için çaba göstererek yavaşça yatağın ucuna oturdum. Giydiği kısa kollu tişörtünden kasları belli olan kolunu, yastığın altına sokmuştu. Açık camdan odaya giren tatlı bir rüzgar tenimizi okşarken saçlarımı hareketlendirip onun koluna değdiriyordu.

Yüzüne dikkatli bakıldığında uyurken bile yorgun olduğu belli oluyordu, bir hafta sonra resmi olarak uzman doktor olacağı için neredeyse bir aydır aralıksız çalışmak zorunda kalmıştı. Geceleri geç yatıyor, sabah hastaneye gitmek için erken kalkıyordu. Eh bu da haliyle onun için yıpratıcı bir süreç olmuştu. Ama tezini profesörüne teslim ettikten sonra hayatı biraz daha düzene girmişti.

Benim onun evine taşınmamın üzerinden geçen iki ayın sonunda neyse ki ben de düzenimi oturtabilmiştim. Tekin sorunu, Alaz'ın onunla yaptığı konuşmadan sonra ortadan kalkmıştı, onu bir daha kampüste bile görmemiştim. Bunun dışında derslerime aksatmadan giriyor, vize ve finallerden yüksek not alabilmek için olabildiğince çok çalışıyordum. Ayrıca kendime yarı zamanlı çalışacak bir iş bile bulmuştum. Evimizin yakınlarındaki bir kafede garsonluk yapıyordum. Fazla bir ücret alamasam da temel ihtiyaçlarımı karşılamak için yeterli oluyordu.

İkimizin de programı bu kadar yoğun olduğu için birlikte vakit geçirebileceğimiz zamanlar kısıtlıydı. Aynı evin içinde birbirimizi göremediğimiz zamanlar oluyordu ki evimiz 2+1 bir apartman dairesiydi. Bu durumun benim artan tempomla daha da zorlaşacağını bildiğimizden Alaz'la, ben işe girmeden önce bir anlaşma yapmıştık, ne olursa olsun yemek saatlerini beraber geçirecektik. En azından bu saatlerde birbirimize vakit ayırırsak ilişkimizde kopukluk yaşamayacağımıza inanıyorduk.

Bu yüzden az önce mutfakta harika bir kahvaltı sofrası hazırlamıştım.

Şimdi de onu uyandırmaya gelmiştim. Ama başarılı olabileceğim konusunda emin değildim. Alaz'ı uykudan uyandırmanın, ona erkenden kalkıp kahvaltı hazırlamaktan daha zor olduğunu fark ettiğimde derin bir nefes verdim. Uykunun yarattığı masumiyet yüzüne yansımışken bunu bozacak olmak düşündüğümden daha zor gelmeye başlamıştı. Dün gece yatağa kaçta geldiğini bile bilmiyordum ama saat oldukça geçti. Mümkün oldukça çok dinlenmesini istiyordum. O böyle akşama kadar uyusa oturup çıtımı çıkartmadan onu izleyebilirdim ve bundan hiç şikayetçi de olmazdım.

Ancak verdiğim söze göre artık onu uyandırmam gerekiyordu, yoksa ben işe geç kalacaktım.

"Sevgilim." diye mırıldandım kulağına doğru. Ardından her sabah yaptığım gibi yanağına bir öpücük bıraktım. Ancak o hiç bu yaptığıma aldırmadan uyumaya devam etti. Genelde de uykusundan hemen uyanabilen biri değildi zaten. Elimle yüzünü okşarken bir kez daha seslenmem gerektiğini fark ettim. "Bir tanem, kahvaltımız soğuyacak hadi."

"Hığ?" dedi boğuk çıkan bir sesle. Sonunda uykusunun derinliklerine sızabilmiştim anlaşılan. Ben sabırla uyanmasını beklerken o yatakta kıpırdandı. Gözlerini açmak için büyük bir çaba verdiğini görebiliyordum ama pek başarılı olamıyordu. Uykunun etkisinden kurtulabilmiş değildi. Yutkunduktan sonra eliyle gözlerini ovuşturdu. Güç bela gözlerini açıp bana bakmasının ardından hafifçe gülümsedi.

PSİKOLOG BEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin