Hepinize merhaba.
Keyifli okumalar dilerim🖤Güzel geçiyordu onunla uyuduğum vakitler. Kendimi bütün sıkıntılarımdan kurtulmuş, yeniden doğmuş, suçsuz, günahsız gibi hissediyordum. Masum olmak gibiydi aslında bu. Ama gerçeği herkes biliyordu ki masumluk yalnızca masallarda mevcuttu. Ve biz, masalda değildik.
Burası gerçek dünyaydı.
Bakış açıma ilk nefes alıp verdikçe kabaran göğüsü girdi. Düzgün nefes alış veriş seslerinden de anladığım kadarıyla uykudaydı. Bir kolunu belimden sarmıştı ve karnımın üstüne avucunu koymuştu.
Hissetmek istediğimiz varlığın yokluğu ile yüzleşmek bu olmalıydı.
Nefes sesleri ile kendimi tekrar uykunun kollarına bırakacakmış gibi hissettim. Nefes sesleri tıpkı bir ninniyi andırıyordu. Uyumaya teşvik ediyordu, sakinleştiriyordu, insanı durgunluğa sürüklüyordu.
Yavaşça kolları arasından çıkmayı amaçladım. Başarılı olmuştum da. Yatakta geriye gittiğimde yavaşça yerimden doğruldum ve bozulan geceliğimi ve sütyenimi düzelttim. Yataktan indiğimde ise banyoya doğru adımlamaya başlamıştım bile.
O koridordan geçmek, her ne kadar acı olsa da gerçeklerle yüzleşmek zorundaydık. Toz pembe hayallere dalıp hayatın gerçeğini unutmamalıydık.
"Mutsuz sanıyorlar bizi Olric.
Oysa biz mutsuz değiliz.
Onlar boş yere bu kadar mutlu."Yüzümü yıkadım ve aynaya baktım. Aynadan kendimi gördüğümde yansımadaki kişinin ben olduğunu inkar etsem haklı çıkardım sanırım. Morarmış göz altlarımı gördüm. Yüzüm, tıpkı bir ölüyü andırıyordu. Beyaz tenim sanki iyice açılmış gibiydi. Kendimden korktuğumu söylesem abartmazdım sanırım.
Kahverengi, kısa saçlarım birbirine girmişti. Banyodan çıktıktan sonra kuruttuğum için ise kabarıklığı vardı. Ah, üzgünüm. Bebeğimi kaybettikten hemen sonra saçımı düzleştiremez veya maşa yapamazdım. En azından bana ters gelirdi bu durum. Tabii yargılamak yok. Herkes farklılıklarıyla özel.
Banyodan çıktıktan sonra çıplak ayaklarımla mutfağa doğru ilerledim. Ağrılarım hâlâ mevcut sayılırdı ama canımı yakacak veya gözümü yaşartacak kadar ağrımıyordu.
Dolabın kapağını açtığımda bir süre inceledim. Bir kaç parça kahvaltılık çıkarttığımda tezgahın üzerine koydum. Masa örtüsünü alıp salon kısmına geçtim ve orta sehpanın üzerine serdim. Geri kalanını da güzel bir şekilde hazırladığımda bir kaç saniye baktım.
Yeni evlenmişim de, kocamla ilk kahvaltımız olacakmış gibi hissetmiştim. Belki de kendimi avutuyordum.
Adım sesleri kulaklarımı doldurduğunda kafamı hafifçe kaldırdım ve buraya doğru gelmekte olan Korhan'ı gördüm. Ellerini saçlarına artı ve yavaşça okşayıp geri çekti. Karşımdaki koltuğa oturduğunda ise yerimden kalktım ve mutfağa doğru ilerledim. Elektrikli su ısıtıcısına su koyduğumda onun hazır olmasını bekliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRİZAN
Roman d'amourKorhan Cihanbey ve Karaca Demirkan... İki ayrı dünyaların insanı gibi görünseler de birbirini tamamlayan iki parçaydılar. Aralarında engel var gibi gözükse de aşklarından asla vazgeçmediler...