5

2.4K 131 214
                                    

Ha-Jun.

"İyisin değil mi kızım?"

"Beni merak etme amca dedim ya çok iyim. Asıl siz nasılsınız? Hye nasıl?"

"İyi kızım, çok şükür kemoterapi işe yarıyor."

"Sevindim amca, inanıyorum yakın zamanda bunu da atlatacak."

"Umarım kızım... Seni sıkmak istemiyorum ama üç hafta oldu hâlâ gelmedin. Hye de Aejong da seni çok özledi, tabi Soung teyzen ve bende öyle."

"Ben de çok isterim amca, ben de sizleri çok özledim, ama hem sınav dönemi hem de yeni çalıştığım restoranı anlattım sana, çok yoğun bu yüzden bir süre daha gelemeyeceğim."

"Anlıyorum kızım, ama biraz daha uzun sürerse ben gelirim okula seni görmeye haberin olsun Iseul. Bu arada geçen günkü konuşmamızdan sonra biraz daha iyi görünüyorsun. Lütfen öğünlerini atlama kızım."

"T-tamam amca, dikkat edeceğim. Şimdi benim kapatmam lazım, sonra konuşsak olur mu?"

"Olur tabi kızım, işine bak sen. Görüşürüz."

"Görüşürüz."

Arama sonlanır sonlanmaz yüzündeki sahte gülümsemeyi silinmiş, elinde tuttuğu telefonunu yüzüme bakmadan bana doğru uzatmıştı.

"Aferin minik kuş, iyi rol yaptın. Her geçen gün daha da gelişiyorsun. Aldığın dersler oyunculuk değil ama etki ediyor demek ki."

Yüzüme hâlâ bakmazken gözlerini devirip çenesini sıktı. Yapabilseydi eğer şu an beni bir kaşık su'da boğmak isteyeceğinden eminim.

"Göz devirmeni bu sefer de görmezden geliyorum, ama bu her zaman böyle olmayabilir."

Gözlerini bir kaç saniye kapalı tutarak derin nefes aldı. Yutkunup ardında dudaklarını yaladı.

"Onları görmek istiyorum."

Karşımda korkarak titreyen bedene baktım. Korktuğunu belli etmemeye çalışsada her şey sesinden belli oluyordu.

"Az önce gördün ya minik kuş."

Sağ elini boynuna atarak gözlerini kapatıp sertçe iki kere ovdu. Ona 'minik kuş' dememden kesinlikle nefret ediyor.

"Öyle değil,.... yanlarına gitmek istiyorum."

Bunu demek istediğini başından beri farkındaydım ama bana açıkca söyleyeceğini düşünmemiştim. Gerçekten yirmi bir günde ilerleme var.

"Bunun için sana yeterince güvenmem lazım. Ki, ben sana hiç güvenmiyorum."

Ona gram güvenmiyorum evet ama o, ev sahibi olacak bunak adam okula gideceğini söylemişti. Böyle bir şey olur adam gerçekten giderse Iseul'un okulunu dondurduğumu öğrenirse bu işin sonu muhtemelen karakolda biterdi.

"Hye'nin hayatı tehlikedeyken onlara hiç bir şey söylemem,...yemin ederim. Onları görmeye ihtiyacım var."

Buna tam olarak inanmasam da üzgün çıkan sesi ve bakışları nedense ona inanmamı söylüyordu. Ayrıca Hool denen adamın okula gitmesini göze alamazdım.

"Şartım var."

Gözleri parlasada yüzü şartı bilmediği için donuktu. Madem istediği olacaktı o zaman bunun bir karşılığı olmalıydı.

"Kızların akşam gideceği bar'a sende geliyorsun."

Yüzü düşerken gözlerindeki parlama anında sönmüş, dolmaya başlamıştı. Bu haline göz devirip derin bir nefes almıştım.

Only One Night ~Min Yoongi ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin