17

1.7K 102 42
                                    

24 yıl önce.
_____________

Küçük Ha-Jun kolidorun en üç köşesinde yaslandığı kreş duvarına mümkünmüş gibi biraz daha sinip, dizlerini kendisine çekerek ellerini bacaklarının etrafına sardı.

Bir ay geçmişti ama yaşadıklarını unutamıyordu Ha-Jun. Annesinin çığlıklarını, kardeşinin küçücük cansız bedenini, annesiyle babasının kavgaları ve babasının annesini öldürmesi gözlerinin önünden gitmiyor, geceleri yatağında yatarken sesleri kulaklarında çınlıyordu.

Ha-Jun bu koca dünyada daha yedi yaşındayken tek başına kalmıştı. Yaşadığı yedi yıl da hayat ona öyle şeyler göstermişti ki, daha bu yaşında acının en kötülerini yaşamıştı. Hâlâ da yaşamaya devam ediyordu.

Bir aydır getirildiği esirgeme yurdunda kimseyle konuşamıyor, sadece gözleri dolu dolu düşünüyordu. Keşke şu an eskiden olduğu gibi kardeşiyle komşuların çocuklarının verdiği kırık dökük oyuncaklarıyla oynasalardı. Annesi onlara yemek yapsaydı, babası geldiğinde arada getirdiği küçük çikolata parçası için heyecanla kucağına atlasaydı diye düşündü.

Ha-Jun'un babası çikolata fabrikasında temizlik görevlisi olarak çalışıyordu. Bazı günler çikolatanın yapımında bazıları kırılıyordu ya da yamuk oluyordu. O zaman Ha-Jun'un babası o çikolataları bir peçetenin arasına koyarak çocuklarına getirirdi. Ha-Jun o çikolataları çok sevmesine rağmen kardeşinin yemesini bekler eğer kardeşi yine isterse kendi çikolatasınıda ona verirdi.

Ha-Jun çocukluğu ve masumluğu elinden alınmadan önce o kadar da güzel bir kalbe sahipti.

"Ha-Jun, iyi misin tatlım?"

Genç kadın yaklaşık on beş dakikadır aradığı çocuğu bulunca dizlerinin üzerine eğilerek başını kollarının arasına alan küçük bedene baktı.

Ha-Jun omuzlarını düşürüp başını hafifçe kaldırınca geldiğinden beri onu önemseyen tek kişiye, öğretmeni Bayan Boki'ye kızarık ve yaşlar süzülen gözleriyle baktı.

Boki, Ha-Jun'un her zamanki gibi ağladığını görünce yanına oturup başını onu kolunun altına alarak kucaklayıp saçlarını öperek başını kafasına yasladı.

Genç kadın Ha-Jun'un buraya nasıl geldiğini, hayat hikayesi biliyordu, ve bu onu derinden etkilemişti.

Boki kolunun altında ağlayan küçük bedenin sakinleşmesi adına saçlarını okşayıp güzel sesiyle ağlayarak ninni mırıldandı.

Ninniye üçüncü kez başladığında kollarının arasında başını göğsüne çocuğun ağlama sesleri kesilmiş, düzenli nefes alıp vermeye başlamasıyla uyuduğunu anlayıp yavaşça kucağına alarak yatakhaneye götürdü.

Boki Ha-Jun'un üzerini örtüp saçlarını öperek yatakhanenin kapısını kapatıp Ha-Jun'u psikoloğa götürmek fikrini söylemek için müdürün odasına doğru ilerledi.

Boki, müdüre her şeyi anlatınca yaşlı kadın bu gibi durumlar için her zaman gittikleri psikoloğu arayarak Ha-Jun için yarın öğleden sonraya randevu ayarlamıştı.

...

Ha-Jun kabuslar gördüğü bir saatin sonunda bahçede oynayan yaşıtlarının sesine uyandı. Yatakta oturup gözlerini ovalayarak kalkıp yatağını toplayarak yatakhaneden çıktı.

Küçük adımlarla bahçeye doğru ilerleyip dışarıda oynayan çocuklara bakarak her zaman oturduğu ağacın altına doğru ilerleyince duyduğu sesle duraksadı.

"Ha-Jun? Sen de bizimle oynasana?"

Kendisinden sadece bir yaş küçük olan küçük kız Ami tüm sevimliliğiyle söyleyince Ha-Jun hafifçe gamzelerini ortaya çıkarmıştı.

Only One Night ~Min Yoongi ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin