4.4

6.5K 257 38
                                    

💟

Taksinin penceresinden dışarı bakarken gözümden akan bir damla yaşı sildim. Of ne sulu gözdüm!

"İyi misin?" Rüzgar bacağımın üzerine elini koyup fısıldadı. İyiydim. İyi olacaktım. 

Kafamı usulca sallayıp önüme geri döndüm. Pencereden gözüken Ay bugün şansıma dolunaydı. Uzun uzun izleyip düşündüm ne yapmam gerektiğini.

Ve o Ay'a baktığım zaman anladım ki annemle gitmeliydim. Kahretsin ki, o beni ne kadar sevmese de ben onu o kadar çok seviyordum ki evin içinde kokusunu duymam mutlu olmama yetiyordu. 

Taksi sahilde durunca Rüzgar'ın iyi ki beni buraya getirdiğini düşündüm. Temiz hava iyi gelecekti, her zaman olduğu gibi...

Arabadan inip hızlı ve çevik bir şekilde kayalıkların üzerine oturup ayaklarımı kendime çektim. Uzunca bir nefes seansından sonra Rüzgar'ında yanımda olduğunu fark ettim. Ay'ı izliyordu. 

Ona anlatıp anlatmamak arasında gidip geliyordum. Sonuçta o ayıgillerden olduğundan beni anlamazdı. 

Bir yandan da anlatsam rahatlarım, beni anlamasa da olur şeklinde düşünüyordum. Ve ikinci seçeneğin ağır basmasıyla derin bir nefes çekip anlatmaya başladım.

"Ben babam ve annemin hiç sevmeyecekleri kızıyım. Annem bana hamileyken babamla evli değillermiş ve babam sırf laf, söz olmasın diye annemle evlenip beni kabul etmiş. Güya etmiş o da. Annem babamla evlendiği için ne kadar mutlu olsa da sadece mantık evliliğiydi onların ki. Bense onların sevgisinden uzak büyüyordum bir şekilde." 

Gözlerimi Ay'dan çekip Rüzgar'a baktım. Pür dikkat beni dinliyordu. Tekrar gökyüzüne dönüp anılarımı hatırlamak istemeyerek anlatmaya devam ettim.

"Anlayacağın kimsem yoktu, bu hayatta tek başımaydım. Sonra onları tanıdım, kızları... Hayatta en mutlu olduğum lise yıllarım olmaya başlıyordu ama bir de ev sorunları vardı. Annem ve babam son zamanlarda epey kavga eder olmuşlardı. Ay da bir olan kavgalar haftada iki veya üçe çıkıyordu. Boşanacaklarını tahmin ediyordum." Histerik bir şekilde güldüm.

"Doğru da çıktı. Her neyse beni üzen bu değil. Beni asıl üzen hayatıma annemle sizden uzak devam edecek olmam. Annemi az çok tanıyorsam Londra'da ev bakmaya bile başlamıştır."

Rüzgar huysuz çocuklar gibi bana döndüğünde bende ona döndüm. Beni anlamayacağını zannediyordum ama gözlerinden anlaşıldığı üzere beni gayet iyi anlamışa benziyordu.

"Gitme." dedi bir anda. 

Dondum kaldım. Ne diyeceğimi bilmiyordum.

"Reşitsin. Seni tutacak hiçbir yasa yok önünde. O kadınla gitmene gerek yok, bizden ayrılmana zaten yok. Daha seninle işim uzun Geveze." 

Dudaklarım yukarı doğru kıvrılırken içimde yaşadığım acıyı ona vurmakta bir sakınca görmedim.

"Benim yasalarla bir işim yok, benim zihnim tutsak." 

Rüzgar'ın içinde bir yerlerde bana acıdığını hissetmek üzücüydü. Bunu, bana acıması için anlatmıyordum, rahatlamak için anlatıyordum. 

"Bırak o zaman zihnini Sıla. Onu oraya hapseden sensin bırak biraz da o özgürleşsin." 

"O kadar kolay değil, anlamıyorsun." Anlamıyordu, yanılmıştım. Kayalıklarda ayağa dikeldiğimde eve gitmeliydim, onun yanına...

Aşağıya zıplarken Rüzgar neden birden kalktığımı anlayamıyordu. "Nereye?" Ona herhangi bir cevap vermeden gecenin köründe yolda taksi beklemeyi umdum.

Sarışın || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin