4.9

4.4K 214 50
                                    

Selaam çok bekletmeden olaylı bölüme alalım sizi


Deniz Olgaç

Poşettekileri ödedikten sonra marketin sürgülü kapısından çıktım. Hazal'a bakındığımda ortalarda gözükmüyordu. 

Belki telefon konuşmasını marketin duvarının yanında yapıyor olabilme ihtimaliyle oraya da baktım ama yoktu. Nereye kaybolmuştu iki dakikada bu kız?

"Hazal? Nerdesin?" Ses çıkmayınca tekrar bağırdım. Etrafta tek tük insanlar kalmıştı. "Hazal! Şaka yapıyorsan hiç komik değil bak endişeleniyorum!" 

Etrafımda dört dönerken aniden ne olduğunu düşünüyordum. Şaka yapma ihtimali? Olamazdı. Annesiyle konuştuktan sonra moralinin bozulması? Ama bana haber verirdi. Neredeydi Allah aşkına bu kız!

Cebimden telefonumu çıkarıp onu aradım ama açmıyordu. Tekrar tekrar denedim ama açmıyordu. Bu sefer Efe'yi aradım, o açtı. "Ne oldu lan fırsatçı?" 

"Efe Hazal yok!" Telefondan hışırtılar geldi. "Ne demek yok?" Sinirle soludum. "Bas baya yok işte, yer yarıldı içine girdi sanki!" 

"Dur dur dur dur, sakince ne olduğunu anlat bana." Ellerimi saçlarımdan geçirip bir kez daha çevreme göz attım fakat yoktu.

"Ben aldıklarımızı ödüyordum o sırada telefonuna bir mesaj geldi. Ne olduğunu sorunca annemi aramam gerek dedi ve dışarıya çıktı. Bir iki dakika sonra baktığımda hiç bir yerde yoktu Efe ya çok korkuyorum bir şey olmamıştır değil mi?" 

Efe de sıkıntıyla nefesini verdi. "Olmamıştır Deno sen şey olma şimdi dur ben bizimkileri alıp markete geleceğim sen bekle orada tamam mı? Bugs bunny bu ya bir şey olmaz ona." 

"T-tamam hızlı olun." diyerek sonlandırdım konuşmayı. Çok korkuyordum. Şu sıcak havada ellerim buz tutmuş tir tir titriyorlardı. Ona bir şey olma korkusu tüm korkularımı ezip geçerdi.

Marketin önünde elim sürekli saçlarımın arasından geçerken bir ileri bir geri seri adımlar atıyordum. Ne olabilirdi? Kaçırılış mıydı? Kim kaçırırdı ki benim sarışınımı. Belki de o güzel organları için almışlardı onu? 

Of neler düşünüyordum ben! 

Marketin önündeki kadınlara, amcalara, çocuklara sordum onu ama kimse görmemişti. Bu ne biçim bir fantaziydi ya? 

"Ablacım şöyle ufak tefek sarışın yeşil yeşil gözleri olan bir kız gördün mü buralarda?" Kadın bana kaşlarını çatıp yaklaşık onun boyuna kadar indirdiğim elime şaplak attı. "Ufak tefek mi? Terbiyesiz seni." 

Ohooo ablanın kafa 300-500, bizim derdimiz ne onun derdi ne?

Ablaya bir cevap vermeden başkalarına da sordum yine kimse sarışınımı görmemişti. Tam tekrardan Hazal'ı arayacaktım ki karşıdan gelen bizim grubu gördüm. 

Hızla yanıma yaklaştıklarında Rüzgar'ın da bize katıldığını gördüm. "Deniz!" Doruk gelip omzuma elini koyduğunda olanları bildiklerini anladım. 

"Nereye gider Hazal ya." İdil ve Deren'de korkmuşlardı. Eminim gelirken onlarda bir sürü seneryo uydurmuşlardı kafalarında. 

"Karakola gitmeliyiz belli ki bu küçük bir olay değil." Emre'nin söylediği şeyle korkumun ateşi harlanmaya başladı. "Saol ya çok rahatlattın içimizi." Efe çıkışırken onunda en az benim kadar korktuğunu görebiliyordum.

"Kusura bakma Efe ama şuan gerçekçi olup emin kararlar almalıyız, fevri hareket edersek çok zaman kaybederiz." Emre bir yerde haklıydı. Sakin olup doğru kararlar almalıydık.

Sarışın || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin