Bilinmeyen Numara: Sen beni koca diye evine al
Bilinmeyen Numara: Senin sözünden çıkmam valla bak
Bilinmeyen Numara: Hanımcılık kazanır
Bilinmeyen Numara: Hem senin gibi sarı sarı çocuklarda yaparız
Bilinmeyen Numara: Hayali bile güzel anasını satıy...
"Hey şuna bak annemin getirdiği yemekler muhteşem!"
"Çek elini geri zekalı onu şuradaki aletle alacaksın."
"O aleti sevmiyorum."
"Senin sevip sevmemen zaten umurlarında değil."
"Yeter ya çek elini."
"Dur bende alacağım."
Beş veya altı yaşlarındaki küçük erkek ve kız kavga ederlerken gözlerim onlara takıldı.
Çok tatlılardı.
Gözlerim onların kavgalarını izlerken yemeğimizi yemiş şezlonglarda deniz havasının güneşle harmanlanmış sıcağında uzanıyorduk.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Sıra: Hazal, İdil, Deren ve Sıla şeklinde)
"Off sıcaktan şimdi bayılacağım hadi denize girelim artık"
Sıla'nın isyanlarıyla herkes ayaklanırken denize doğru adımlamaya başladık. Yemeklerimizi yedikten sonra zaten denize girecektik.
Saat 15.13'tü ve sanırım Sıla haklıydı. Biraz serinlesek çok iyi olacaktı.
Denize yaklaştığımızda flip floplarımı kumun üzerine bıraktım.
Sıla hafifçe bana eğilip "Kızım şu çok yakışıklı kaslara bak." Sıla'nın gösterdiği yere çaktırmadan bakmaya çalışırken Sıla çığlık attı.
Hepimiz şaşkınca ona dönerken Rüzgar'ın Sıla'yı havaya kaldırmış denize doğru koştuğunu gördüm.
Ağızım şaşkınlıkla açılırken Efe geldi bu sefer önümde durdu, elleriyle çenemden tutup çevirdi. "Önüne dön bugs bunny'im o gözlerini oymayalım." dedi sırıtarak ve Deren'in yanına yürüdü.
Ben hala onların buraya nasıl geldiklerini düşünüyordum. Ağzımdan "Siz nasıl..." lafı çıkarken çığlığı bastım çünkü gıdıklanmıştım!
"Kapa çeneni de gir artık şu denize." Deniz beni sırtına aldığında kalçasıyla bakışıyorduk. Denizin içerisinde adım atarken cevap verdim.
"Ya sen beni ne hakla denize sokmaya cüret edersin?" Deniz'in ağzından histerik bir gülüş koptu. Bir şey dedi ama duyamadım çünkü o sırada deniz dibini boylamıştım.
Ellerimle kendimi yukarı çekerken saçlarım önüme gelmişti. Hızlıca çıktım dışarıya ve ellerimle yüzümü temizlemeye çalıştım. Artık ne kadar olduysa.
"Sizin ne işiniz var Allah aşkına burada." diyordu İdil. "Sevgilimi kontrole gelmiş olamaz mıyım?"
"İyide nasıl haberiniz oldu?" dedim bunun üzerine ama kendi cevabımı kendim vermiş oldum bir nevi.
Salak kız anonime söylersen Efe'ye söyler tabii
Hadi diyelim söyledim ama Oteli nereden bilsinler ya?
"Otel bizim." dedi Deniz bana dönerek. Hadi canım der gibi baktım yüzüne. Böyle bir tesadüf olabilir miydi?
"Çüş." dedi Sıla. "Enişte sen naptın ya?"
Gözlerim fal taşı gibi açılarak Sıla'ya döndüm. Neyden bahsediyordu o?
Herkesi öksürük krizi tutarken Sıla "Hemen noldunuz ya? Eniştem olsan manasında yani her yaz burada takılırdım bedavaya."
"Enişten olmasam da sen istediğin gibi takıl Sıla." Deniz cevap verirken Rüzgar Sıla'nın saçlarını karıştırdı.
"Bu geveze konuşur konuşur müşterileri kaçırır bence sen bunu gönder buradan." Herkes yine gülerken Sıla bu durumdan epey rahatsızdı.
"Hadi hadi su topu oynayalım şimdi boş verin bunları." Efe elindeki topu havaya atıp oynamak istediğini belirtirken bu fikir aklıma yattı.
Eğlenceli olacaktı.
İki gruba ayrıldık. Efe, ben, Deren, Rüzgar bir grup; Sıla, Doruk, Deniz ve İdil ise bir grup olduktan sonra oyun başladı.
İlk Rüzgar ve Efe'nin hilelerine itirazlarla geçti ama sonunda akıllandılar. Ben kaledeydim ve önümdeki develerden topu göremeyip sürekli gol yiyordum.
Karşı takımın kalesinde Doruk vardı. Kızlar iyi oynuyorlardı. Baya iyi.
"Düşündüğümden iyiymişsin Geveze." diyerek Sıla'yı hırslandırıyordu Rüzgar. Çünkü fazla hız yenilgilik getirirdi.
Deniz topu bana atarken "Taktiğinizi sevdim." deyip göz kırptı. Bu çocukta bir gariplik vardı ama hadi hayırlısı.
Yaklaşık yarım saat kırk beş dakika su topu oynadıktan sonra kol ağrıları isyanı oluştu v bizde dinlenmek adına şezlonglara geçtik.
Biraz instagramda dolaştıktan sonra çekirdek gazoz ikilisiyle uzun sohbetlere daldık hepimiz.
Arada sırada gözüm telefonuma kayıyordu. Anonim hala mesaj atmamıştı. Normalde atardı ama ban niyeyse Antalya'dayım diye küsmüş gibi geliyordu.
Acaba ne yazsam gelirdi?
Şöyle değişik, ortaya karışık bir şeyler yap bacım sen.
Aklıma gelen fikirle gülümsedim.
Hazal: Çikolatalı sütsün bu alemde Türksün
Değişik bir şey yap dedik anca bunu mu bulabildin?
KJKJBXDECGRTGF Çok iyi oldu bu ya
Hadi bir soru o zaman. Nerede yaşamak isterdiniz?
Yorumları ve oyları unutmayalım lütfen
Sonraki bölümde görüşmek dileğiyle salıkla kalın, hoşça kalın!
