•
°
•
Altın kapının önüne geldiğimiz de,Melodi elini havaya kaldırıp
onlardan uzakta uçan ben ve Can'a işaret vermişti.Can belimi daha sıkı tutup Melodi ve Aresin yanına uçmuştu.
Büyülenmiş gibi büyük kapıya bakarken kapı iki yandan iki tane beyaz ve büyük kanatları olan melek tarafından açıldı.Ağzım açık bir şekilde Can'a daha sıkı tutundum ve meleklere daha dikkatli bakmaya çalıştım.Benim dönüşümümde aldığım görüntüye tezat onların saçları altın sarısıydı ve başlarının üzerinde beyaz bir halka vardı.Biri erkek diğeri ise up uzun uayak bileklerine kadar saçları olan bir kadındı.
Kapı tamamen açılınca Melodi bizim hemen önümüzde durup meleklere anlamadığım bir dilde bir kaç bir şey söyledi.Melekler hiç bir şey demeden ifadesizce başlarını sallayıp ardından elleriyle işaret vererek bizi içeri davet ettiler.
Önce Melodi ve Ares üzerinde durdukları bulutla beraber içeri geçti onların ardından Can ve onun kucağında duran ben uçarak içeri geçtik.Her yer bulutlarla kaplıydı ve hiç bir şey görünmüyordu sadece teke tük havada üçüp bir yerlere giden beyaz kanatlı canlılar vardı.
Biraz uçtuktan sonra bizimle beraber gelen melek kadın Melodi'ye taraf dönüp yine anlamadığım dilde konuştu.Melodi ona cevap verince kadın elinde tuttuğu altın rengi asasını iki kere bultulara taraf vurdu ardından kahve rengi büyük bir kapı açığa çıktı.
Her şey o kadar olağan üstü ve rüya gibiydi ki tepki bile veremeden dumura uğramış gibi etrafıma bakıyordum sadece.Tanrım!şu an uçtuğum düşüncesi bile beni çıldırtıyor ve şoke ediyordu.
Kahve kapı,kadının bir şeyler mırıldanmasıyla açılınca Melodi kadına başını sallayıp ardından bize taraf dönüp"Can,Yankıyı da al yanımıza gelin.Mirosgalar ülkelerinde senin uçtuğunu görürlerse kaos çıkabilir."dedi.
Can oflasada dediğini yapıp kanatlarını çırparak dudrudukları bulutun üzerine yaklaşıp önce beni indirdi ardından kendisi de durup gözlerini saniyelik kapatarak kanatlarının yok olmasını sağladı ancak gözleri hala kırmızıydı.Yutkunarak önüme döndüm,bu çocuk her haliyle çekici olmak zorunda mıydı?
Melodi bu sefer bakışlarını bana çevirip "Kanatlarını tutabildiğin kadar tut,yanımızda bir Mirosga görsünler ki olay çıkmasın."dedi ciddi bir şekilde.
Ona kafamı sallayıp istemsizce kanatlarımı hafifçe çırptım.Resmen kanatlarım vardı benim! Düşündükçe daha çok irkiliyor ve dehşete düşüyordum.Anlaşılan kolaylıkla girdiğim şoktan çıkamıyacaktım.
Sonunda Melodi her kese uyarılarını yapıp elini kahve kapıya atarak açtı ve hep birlikte içeri geçtik.Geçer geçmez gördüğüm manzarayla ağzım açık kalırken gözlerim yuvalarını zorlayacak kadar irileşmişti.
Havada duran küçük mabed şeklinde beyaz renkte binalar ve onların hemen yukarı başında yine beyaz renkte muhtemelen mermerden yapılma büyük bir kale vardı.Kale de binalar gibi havada duruyor bir nevi uçuyordu.Binaların her bir yanında altın sarısı saçlı ve buz renginde saçları olan beyaz kanatlı canlılar duruyordu ve her biri başka bir işle meşguldü.
Merakla Melodi'ye bakıp "Bu canlıların hepsi mirosga mı?"dedim.
Melodi bana kısa bir bakış atıp "Hayır,buz mavisi renkte saçları olanlar mirosga.Altın renkte saçları olanlar melek ve hem altın hemde buz mavisi renginde saçları olanlar mirosga- melek melezi aynı zamanda buranın yöneticileri."dedi.
Ona kafamı sallayıp etrafıma bakınarak dediği renklerde saçlar görmeye çalıştım.Kalenin hemen yanında duran ve elinde arp tutan sarı ve buz mavisi renginde saçları olan bir melez bizi görünce ince parmaklarını,kucağında tuttuğu arpın tellerinde dolandırmış ve çıkan sesle her kesin dikkatini üzerimize çekmişti.
Hissettiğim gerginlikle can'a biraz daha yaklaşıp elini sıkıca tuttum ve iri iri olmuş gözlerle bizi çatık kaşlarla izleyen canlılara baktım.Sonunda bulut, sinirli ve şaşkın bakışların altında bizi kalenin büyük kapısına getirince Melodi diğer melek ve mirosgalardan bir hayli cüsseli ve iri olan bir meleğe belini hafifçe eğerek selam verdi ve "Size erkek bir mirosga getirdim.Geçiş izni verin kraliçeyi görmek istiyorum."dedi düz bir sesle.
Bekçi olduğunu tahmin ettiğim cüsseli melek bakışlarıyla beni baştan aşağıya süzdü ve "Sadece cadı ve erkek mirosga girebilir."dedi kalın ve robot gibi çıkan bir sesle.
Melodi meleğe biraz daha yaklaşıp"Yanında ki devamp onun mührülüsü ve bu vampir de benim korumam o yüzden hepimizin girmesi lazım."dedi önce Can'ı sonra da Ares'i göstererek.
Bekçi kaşları çatık bir şekilde bana ardından Canla kenetli olan elime baktı ve "Her hangi bir yanlışta canınızdan olursunuz."dedi kapıyı açmadan hemen önce.
Kapı açılınca Melodi buluttan inip kalenin içine girdi onun hemen arkasından ise biz içeri geçtik.Kalenin içinde hiç bir şey yoktu sadece sonsuz bir beyazlık vardı öyle ki eğer ayaklarım kalenin zeminine basmasa kendimi ışıkların içinde gibi hissederdim.
Biraz yürüdükten sonra-ki yol boyunca Can'a yapışmış ve elini bırakmamıştım-görüş açımıza nerdeyse yüz merdivenlik bir yükseklikte,beyaz ve mermerden yapılma bir tahtta oturan kadın girdi.Kadının kanatları benimkinden iki kat daha büyüktü ve beyaz kanatlarının üzerinde altın sarısı çizgiler vardı.Saçlarıda buz rengi ve altın sarısı karışımıydı.Gözlerinin rengini bu mesafeden göremiyordum ama up uzun saçları ve trankları vardı.
Heybetli ve bir o kadar da güzel görünüyordu.
•
°
•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devil Vampire | Gay
General Fiction[Tamamladı.] +18,cinsellik,şiddet ve doğa üstü olaylar içeriyor. • • Bir anda kolumdan tutup çekmesiyle ayaklarımın ucunda durmak zorunda kaldım,yaralı ve kanamış kolumu ağzına götürüp boylu boyunca yaladı.Ben dehşetle bir tepki bile vermeden ona ba...