|2.6|

2.9K 245 82
                                    

•°•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



°

İki ay...

Tam tamına iki aydır mirsa diyarındaydım. Bu süreçte hem çok olaylar olmuş hem de elle tutulur hiç bir şey olmamıştı.

İki ay önce kraliçeyle konuştuktan sonra,onun dediği gibi Helen,ben ve Can'a bir oda vermiş bizim odamızın hemen iki kapı uzaklığında ise Volkan'a bir oda vermişti.

Can ve ben mührlü olduğumuz için aynı odada kalıyorduk ancak aramız hâlâ soğuk olduğu için Can genelde odanın köşesinde ki koltukta yatıyor yada hiç odaya gelmiyordu.Bende ona nerde ve ne yapıyordu diye sormuyordum zaten.

Açıkçası aramızda ki soğukluk tamamen benim davranışlarımdan ötürüydü çünkü onun yaptığı şeyi hâlâ unutmamış ve affetmemiştim.Gerçi oda benden af dilemiyordu ya o yarı.

Bu süreçte Volkan hakkında her şeyi öğrenmiştim.Tam da iki ay önce bana verilen odaya gelmiş ve kendiyle ilgili bilmediğim ne varsa anlatmıştı.Tabii karşılığında bende ona kendimle ve Can'la ilgili şeyleri anlatmıştım. Can'ın yaptığı bazı eylemleri es geçmiştim çünkü böylesine bile bir birlerini öldürmek için yer arıyor ve oldukça düşman gibi davranıyorlardı.

Volkan bana bizi küçükken habersiz bir şekilde terk etmesinin sebebinin o zamanlar kurt adama dönüşme izleri taşıdığı için olduğunu söylemişti.

İki ay önce ki konuşma aklıma gelince yutkunup oturduğum yatakta dizlerimi biraz daha kendime doğru çektim. Hava hafiften kararmıştı ve Can hâlâ ortalıklarda yoktu.Belki de Melodi ve Ares'in yanındaydı çünkü mirsadan özgürce çıkıp girebiliyordu.Kraliçenin ne ara bu kadar güvenini kazanmıştı inanın bende bilmiyorum.

İki ay önce Volkan bana kendiyle ilgili geçmişi şöyle anlatmıştı;
"Yıllar önce sizin yanınızdan haber vermeden kaybolduğum da kurt adam olma işaretleri taşıdığım içindi. Benin babam ve annem ikiside alfa kurttu,hayatlarını bir savaşta kaybetmişlerdi.Diğer kurtlar beni yetim haneye bırakmışlardı çünkü onlar ormanda yaşıyor ve nadiren şehre ve ya insanların yanına geliyorlardı dolayısıyla ben güçlerim olmadan onların arasında uzun süre yaşayamazdım. Yedi yaşımdan beridir bir kurt olduğumu biliyordum ve bunun için kendimi hep hazırlıyordum.Alfa kurt olduğum için normalin aksine biraz daha geç kurt'a dönüşecektim ve bu yüzünden sizinle kalacağım için mutluydum ancak ben geç değil erken dönüştüm.
Alfa olduğum için kurtların o zaman ki lideri gelip benimle konuştu ve bir müddet onunla beraber ormanda kalmamı ve dönüşmemi istedi. Size zarar vermek ve ya sizi korkutmak istemediğim için gittim.Kurt'a ilk dönüştükten sonra size bir mektup yolladım çünkü ormanda yaşıyor ve güçlerim hakkında eğitim görüyordum o yüzden de telefon ve ya dijital hiç bir şeyim yoktu.Tamamen eğitimimi bitirdiğim de sizin yanınıza gelmek ve sizi korumak istiyordum aynı eskisi gibi ama bu sefer de siz yoktunuz ve ne seni ne de Derin'i hiç bir yerde bulamıyordum.Tam bir ip ucu buldum derken eski lider ölmüş ve tek alfa ben olduğum için lider ben olmak zorunda kalmıştım."

Volkan'a neden diğer kurtlara liderlik yapmak yerine mirsa da kaldığını sorduğum da ise,"Kurtlar mirosga ve insanları korumak için yaratılan canlılardır. Ben senin mirosga olduğunu bilemeden bile seni koruyup Can'a karşı savaştım,kan akıttım,karşı tarafı yaraladım ve böylelikle seni hayatımın sonuna kadar koruyacağıma dağir yemin içtim. Bunu bütün kurtlar biliyor zaten ve seni korumak bana da güç veriyor o yüzden daha güzel ve güçlü bir şekilde liderlik edebileceğim,merak etme."diye cevap vermişti.

Yani anlayacağınız Volkan bir alfa kurttu ve beni korumak için yemin içmişti.Eğer korumaya devam ederse kendi de güç alacaktı aksi takdirde lanetlenip güçsüzleşecekti. Çift taraflı bir yararlanma gibi bir şeydi,o beni koruyor ben de ona güç veriyordum. Bu güç verme olayının nasıl olduğunu bende anlamamıştım ve açıkçası bu kadar karmaşa içinde anlamak da istemiyordum.

Bu arada Derin'in bizim hakkımızda endişelenip çılgına döndüğünü bildiğimiz için kraliçeden mirsa'dan çıkmak için zor bela izin almıştık ve en sonunda sadece Volkan Derin'in yanına gidip bir süreliğine olmayacağımız ve Can'la ilgili benim çok acil bir işim çıktığını,Volkan'ın ise ailesinin yanına dönmesi gerektiğine dağir bir ton yalan sıralamıştık.Derine bu durumları gerçekten anlatmak istiyordum ama önce güç kazanıp,onu ve kendimi koruyabileceğim bir konuma gelmek istiyordum.

Can bu Volkan' la ilgili yemin işini ilk öğrendiğinde delirmiş ve ortalığı bir birine katmıştı adeta.Volkan ve Can'ın arasında tekrar bir kavga çıkmıştı ancak kraliçenin sert uyarısıyla bir daha dalaşmamışlardı. Onun dışında Can bana karşı sessizliğini koruyordu.

Her sabah iki hocanın yanına gidip güçlerim ve onları kontrol etmek ile ilgili eğitim alıyordum. Hocalardan biri Sina diye çok yakışıklı bir melekti ve bana uçmayı, insan formuna gireceğime dağir nasıl odaklanmamı öğretiyordu. 

İkinci hocam ise bem beyaz saçları olan,güzel ve genç görünen ancak kendi deyimine göre mirsa'nın en yaşlı mirosgası olan bir kadındi.İsmi ise Ayla'ydı. Ayla bana güçlerimi kontrol etmem hakkında eğitim veriyordu.Rüzgar ve suyu nasıl birbirine katıp kendimle bir edip kontrol etmemle ilgili tiyo veriyordu.

Her sabah eğitime gittiğim de Can hiç bir şey demeden sessizce benimle beraber geliyor,bir köşede durup saatlerce hiç sıkılmadan beni izliyordu.Volkan yanıma geldiğinde bir tepki verip,hırsla bir kaç küfür ediyordu ve dişlerini sıkıyordu ancak onun dışında asla bir tepki vermiyordu.

Geceleri benden sonra ve ya ben uyuduktan sonra bize verilen odaya giriyordu.Bazen koltuğa kıvrılıp yatıyor. Bazen de uyuduğumu sanıp yatağımın köşesinde oturuyor, gözünü kırpmadan bana bakıyordu ve ya elinin tersiyle hissedilmeyecek şekilde hafifce yanağımı okşuyordu.

İki ay süresinde sadece bir iki kez kanımı içmişti.Her zamankinin aksine dişlerini boynuma değil bileğime geçirip oranın kanını emmış ardından ise arzu ve biraz da özlem dolu kararmış kırmızı gözleriyle yüzüme bakmıştı.Ben her defasında ondan bir atak beklemiştim ama hiç bir şey yapmadan uzaklaşmıştı.

Beni kıskanıyordu,benim için endişeleniyor ve beni önemsiyordu. Bunları görecek ve bilecek kadar zekaya sahiptim ancak kendiyle çelişkide gibiydi. Ne hissettiğini oda anlıyamıyor,kaçmaya çalışmasına rağmen kaçamıyordu.
Eskiden ruhsuz ve duygusuz bakan mavileri şimdi tereddüt ve kafa karışıklığıyla bakıyordu bana.

Kraliçe bana Can'ın sevgi ve aşkı bilecek ne bir ruha nede bir kalbe sahip olduğunu soylemişti.O zaman buna inanmamış ve inanmak istememiştim. Çünkü Can'ın sevgiyi anlya bilecek bir ruhu olduğuna inanmak istemiştim.Nefreri ve öfkeyi hissediyorsa sevgiyi ve şevkati de hisseder diye düşünmüştüm.Hâlâ da öyle düşünüyorum.

Ancak artık anlamıştım,Can sevgiyi hissetse,şevkati tanısa bile bunları anlamıyordu. Aynı ilk defa portakal gören ve onu keşf etmek isteyen bir çocuk gibiydi. Ne olduğunu bilmiyordu ama keşf etmek istiyordu.

Bende Can'ı keşf etmek istiyordum. Onun hakkında kırmızı gözleri,şehvetli ve öfkeli halinden başka hiç bir şey bilmiyordum ve başka yönlerini de öğrenmek istiyordum.

İki aydır bana adım atsın,bir şey desin diye bekliyordum ama o sadece susuyordu. Bu yüzden de gelip bana konuşması için tetikleyecektim onu.
Artık aramızda ki ilişki ya tamamen başlayacak yada tamamen bitecekti.


°

Devil Vampire | GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin