O gün Aylin'in hayatında bir dönüm noktası oldu. Çocukluğundan beri hayvanları çok severdi, gözüne pisi pisi otu batıp kör olan, araba çarpan kedileri tedavi ettirir, yuva bulmaya uğraşırdı. Bunu sevap puanları kazanmak için değil, başka türlü içi rahat etmediği için yapar ve kendisine yol, su, elektrik olarak dönmeyeceğini bilirdi ama şimdi umman gözlerinden mutluluk gözyaşları dökülüyordu. Dünyada kaç kişinin başına böyle bir mucize gelir ki? Bir gecede yeniden 25 yaşına geri dönmüştü. Teyzesine:
" Yedi kaçtı deme teyziş ama alışveriş yapmam lâzım." dedi ve
Kollarını açıp, kendi çevresinde dönerken ekledi:
"Çünkü yeniden 38 bedenim! Vuhuuu! Elveda büyük beden giysiler, hoşça kalın anti-aging kremleri! "
Sonra koltukta oturan kadıncağıza sarıldı:
"O arada sen de valizlerini hazırla, önceden konuştuğumuz gibi yanıma taşınıyorsun."
" Kız dur, şişler bir yanına batacak! Bu eve, komşularıma hatta bakkala, manava, eczacıma bile öyle alıştım ki, zor olacak. Önce taşınma fikrine alışayım sonra Elif hanım evi bir güzel temizlesin. Yavaş yavaş hazırlanırım."
"Ah, seni bilmez miyim? Evi kırklamadan gelmezsin. Tamam ne zaman hazır olursan, o zaman gelir seni alırım. Teyze-yeğen çok güzel geçek günlerimiz."
Tabii başlarına gelecek olanları henüz bilmiyorlardı. Aylin, teyzesini kucaklayıp öptü ve AVM'nin yolunu tuttu. İçi içine sığmıyordu, her vitrin camında çaktırmadan kendine baktı ve içinden:
"Fıstık! " dedi.
Arada bir:
"Ya hepsi rüyaysa? Ya sabah yine 60 yaşımda olursam?"
diye korkmuyor da değildi. Yine de keyifle butikleri dolaştı; yazlık şapkalar, uçuşan elbiseler, sandaletler, kapri pantolonlar aldı. O alışverişteyken, Gökhan da Mehmet'in başını şişiriyordu:
"Ya erkek arkadaşı varsa Memo?"
"Parmağına baksaydın; yüzük? "
" Yoktu ama böyle güzel bir kızın erkek arkadaşı olmaz mı?"
"Güzel olduğu için yanaşmayabilirler de."
"Hmm, umarım öyledir. Ya sevdiği askerdeyse? "
"Yahu kurma kafanda."
"Sözlü olsa, söz yüzüğü olur di mi Memo? "
"Evet, evet...yüzük yoksa bekardır kesin."
Sevim hanım, ikisinin konuşmasına kulak misafiri olmuştu. Yanlarına geldi, bir elini oğlunun, ötekini evladı kadar sevdiği Gökhan'ın omzuna koydu:
"Ayol çocuklar ben ne güne duruyorum? Bir 'Hoş geldiniz keki' yapar kapılarına giderim, zaten doktor hanımı çok merak ediyorum. Gelince GBT'sini çıkartmış kadar olurum evelallah."
"Harikasınız Sevim teyze!"
"Ben mutfağa gidip keke başlayayım. Zaten bugün çardak günü sırası bende.."
Mehmet ve Gökhan "çak" yaptılar. Bu iş de hallolmuştu. Gökhan da ustalara bakmaya kendi villasına gitti.
ÇARDAK HANIMLARI
Sevim hanımın "çardak günü" meşhurdu. Rüzgârla çın- çın- öten rüzgâr çanlarının, kırmızı kırmızı ruj çiçeklerinin sarktığı makromelerin asılı olduğu ahşap pergola çardakta, üç komşu kadın her gün sırayla buluşup yiyip, içip, dedikodu yapmaya bayılıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZEL KATİL
Mystery / ThrillerBir dilek dilerken dikkatli ol; çünkü gerçekleşebilir. Kapak tasarımı: @writerladyy