Aylin, Gökhan'a " Sen ha? Ta İstanbul'dan Bodrum'a direksiyon salladım, öldüm, bittim, öğleye kadar uyurum derken sabah sabah alacaklı gibi uyandırdın! Git! Gözüm görmesin!" der ve buketi kafasında paralayabilirdi ama yapmadı. "Ya aşk kapıyı çaldıysa?" diye düşündü. Fırsatı tepip, nankörlük yaparsa, onu gençleştiren kadim, gizemli varlıklar, bir gecede yine eski yaşına geri döndürebilirlerdi değil mi? Kaş çatmayı bırakıp gülümsedi. Gökhan, az önceki kekelemesi yüzünden kendisini geri zekalı gibi hissettiyse de, toparlanıp devam etti:
" Sabah sabah sizi rahatsız ettim, çok üzgünüm; tüm villalar birbirinin aynı ya. Başkasınınkiyle karıştırdım." (Yalandan kim ölmüş Gökhan? )
" O başkasına acıdım. Hayli kızmış olmalısınız. Bu çiçekler bana mı? "
"Tabii ki...size lâyık değil ama..."
"Bana lâyık değilse almayayım o zaman. "
Gökhan'ın yüzü düşünce, Aylin gülümseyerek
"Şaka, şaka..." dedi ve buketi aldı. Genç oyuncu kızın gözlerinin içinin güldüğünü görüp rahatladı. Sadece cazibeli değil espriliydi de. Genelde güzel kızlar kibirli, soğuk nevale olur, trip yapar. Bu kız bambaşkaydı. Ne şanslıyım diye düşünürken, Aylin, gözlerini yumup, leylâkların kokusunu içine çekti:
"Mmmm! Çok güzel kokuyorlar. Teşekkür ederim. "
"Beni affetmeniz için kumsaldaki kafeteryada size bir çay, kahve ..."
Genç adam sustu, gözleri:
"Çok mu hızlı gittim ? "
diyordu ama Aylin:
" Tamam ama sadece çay, kahveyle kurtulamazsınız. Kocaman bir dilim çikolatalı pasta da istiyorum. Sabah sabah zilimi çalmanın cezası. Şunları suya koyup, çantamı alayım."
dedi ve gözden kayboldu. Gökhan:
" Oleyy! Naz yapmadı! Kıvrandırmadı! "
diyerek zıplayınca, güm diye başını kapının üst kirişine vurdu: "Ah! "
Aylin içeriden "O gürültü neydi? " derken, gözünde yıldızlar uçuşuyor, başı zonkluyordu ama kimin umurunda? "Yok, bir şey. " diye yanıtladı. Az sonra konuşa konuşa korsan temalı dekorasyona sahip Korsan İni isimli kafeteryanın yolunu tuttular. Yolda 13 - 15 yaşlarında iki kız koşarak yanlarına geldi:
" Hiiiiii! Gökhan Akın! Ayyyy! İnanmıyorum!"
"Bi selfi n'oolurr insta'mıza koyacağız."
Aylin şaşırdı.
" Aa! Siz ünlüsünüz. "
" Şey..."
Gökhan pancar gibi oldu. Genç kız devam etti:
" A, yok, yok, kızarmayın, ünlü olmak kötü mü. Ee ? "
Kız bir cevap bekliyordu ve Gökhan yanıtladı:
" Oyuncuyum. "
"Ayıp oldu belki sizi tanımamam ama inanın hiç dizi izlemiyorum. "
" Estağfurullah olur mu hiç? "
"Neyse siz kızcağızları bekletmeyin, selfinizi çekin."
Kızlar, Gökhan'ı ortalarına alıp selfi çetikten sonra teşekkür edip; hoplaya, zıplaya giderken, köşeden elinde su şişesi, kulağındaki kulaklıktan hip-hop müzik dinleyerek, zayıflamaya çalışan Nazan koşarak geldi ve ikisini görünce kendi kendine konuşmaya başladı:
" Alla'm! Gökhan'ın yanındaki de kim? Kahretsin! Ne çabuk birini bulmuş! Uyuz! Sinir! Ben boşuna mı zayıflamaya çalışıyorum? "
Bıraksalar Nazan, koşarak Aylin'in uzun saçlarını eline dolayacak, evire, çevire dövmeye çalışacaktı ki, sadece aklından geçirmekle yetindi. Ağlayarak çardağa doğru koşmaya başladı. Üç kadın dedikoduya devam ediyordu:
"Sonracığıma, boynuzlanan koca, aldatan eş ve metresi gören akrabalar şoke olmuş mu?"
"Dağlara, taşlara... "
"Utançtan sokağa çıkamıyorlarmış."
"E, yani.. "
" Bitmedi; kocası, sen git eski metresin evinin camını, çerçevesini indir! Nasıl bizi internete koyarsın diye. "
"Aaaaa!"
Sevim hanım devam edecekti ki, Nazan gözünde sicim gibi yaşlarla Hümeyra hanımın yanına geldi:
"Anneeeeeee!"
"Kızım n'oldu? Biri bir laf mı attı? Söyle geberteyim!"
" Hayır yaa! Gökhan Akın'ı bir kızla gördüm."
" Eee? Allah! Allah! Sana ne? "
"Ama ben ona aşığım. Onun için zayıflıyorum. "
"NEEEE? Ay, tutmayın beni kızlar, gösteririm ben sana!"
Nazan kaçarken, annesi ayağındaki yazlık terliği arkasından fırlattı. Diğer kadınlar onu sakinleştirmeye çalıştılar:
"Ayol, büyüyorlar işte canım, kızma."
" Salak kız! Her sene bir dizi oyuncusuna aşık oluyor ! "
" Benim annem de gençliğinde Ediz Hun'a aşıkmış. Bu yaşlarda normal hayatım."
ONBEŞ GÜN SONRA
Gökhan, yaz tatilinde rahat etmek için site güvenliğine içeri gazeteci, tv muhabiri, paparazzi sokmamaları talimatı vermişti; ancak o iki kız dahil, Aylin ve Gökhan' ı el ele kumsalda dolaşırken, kafeteryada bir şeyler içerken gören hayranları, ikisinin resimlerini çekip internete yüklemişlerdi. Aradan on beş gün geçtikten sonra internet dünyası "Yılın Aşkı" fotoğraflarıyla çalkalanıyordu ve ünlü oyuncu, Aylin'in kalbini çalmayı da başarmıştı. Herkes kızın kim olduğunu merak ediyor; çardak hanımları;
" Ay, doktor hanım da bir türlü kaplıcadan dönemedi. Bu gidişle hiç tanışamayacağız."
diye üzülüyor, Nazan, Aylin'in resimlerini yazıcıdan çıkartıp, göz kısımlarını sivri kurşun kalemle oyuyor, Mehmet, yeni polisiye romanını yazıyor, Gökhan'ın pimpirikli annesi ise:
"Ayol hem güzel, hem doktor gelinim olacak, Raigan hanıma telefon edip çatlatayım. Ha, haaaayyy!"
diye övünüyordu. Gökhan ise Ayşe olarak tanıdığı Aylin'i artık ailesiyle ve basınla tanıştırmayı düşünüyor ve dizisinin yeni sezonu başlamadan nişanlanmak istiyordu. Bunu kıza da açtı:
" Ne diyorum aşkım? Eylül gelmeden nişanlanalım. "
Evlilik için nüfus cüzdanı gerekecekti. Gözünün önüne gerçek T. C kimliği geldi. Doğum tarihi: 07. 04. 1962 ! Nüfus memuru " 1962 mi? Siz ? Nasıl ? " diye sorunca ne diyecekti? Belli etmemeye çalışıyordu ama içi içini yiyordu. Sonunda şuna karar verdi:
" Altmış yıl sonra da olsa aşkı buldum; seviyorum, seviliyorum. Eylül'e kadar doyasıya tadını çıkartırım. Nikâhtan önce Gökhan'a her şeyi anlatırım. İnanmasa da yapacak bir şey yok. Buraya kadarmış derim. "
Ama evdeki hesap çarşıya uymayacaktı. Sinsi Elf Nolanda'nın eylülü beklemeye sabrı yoktu ve dilek dilediğine bin pişman olacağı günler yaklaşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZEL KATİL
Mystery / ThrillerBir dilek dilerken dikkatli ol; çünkü gerçekleşebilir. Kapak tasarımı: @writerladyy