Aylin, kuşkuları uzaklaştırmak için teyzesini kendisi olarak tanıtınca, tüm şüpheler uçup gitti. Üç hanım da böyle tatlı bir komşuları olduğu için seviniyorlar, Nazan'a ise sebep olduğu şeyler için kızıyorlardı. Doktor sandıkları Aysel teyze, bir gün Sevim'in, ertesi gün Şengül'ün, sonraki gün de Hümeyra'nın çardağında şeref konuğuydu. Nazan ise utancından süt dökmüş kedi gibi oldu. Gökhan'dan umudu kestiği için koşmayı bıraktı ve kendini yemeye verdi. Yaprak sarmayı ağzına atıyor, daha mideye indirmeden limonlu kekten kocaman ısırıyor, o biter bitmez kıymalı böreğe gömülüyordu.
Yine böyle bir gün çardakta yiyor, içiyorlardı. Aylin ve Gökhan ise denize gitmişti. Sevim hanım:
" Ay, doktor hanımcığım, Ayşe çok şanslı; sizin gibi bir profesörün yardımcısı çünkü." deyince, yaşlı kadın:
" Asıl ben şanslıyım, Ayli...şey, Ayşe'yi torunum gibi seviyorum. " dedi. Sonra üç kadın ile Aysel arasında aşağıdaki gibi konuşmalar geçti:
" Biliyorum. Biz de çok seviyoruz. Bir içim su kız, hem de tıp okumuş. Gökhan'la ne güzel bir çift oldular. Tü, tü, tü Maşalllah. Çayınızı tazeleyeyim doktor hanımcığım."
" Teşekkür ederim de ben burada 100 kilo olacağım kızlar."
" Olmazsınız, olmazsınız, maşallah çok dinçsiniz. Doktor olduğunuz için sağlıklı beslenmişsiniz belli. "
" Gençliğimde okçuluk sporu yaptım. Madalyalarım, kupalarım var hatta."
" Bravo! Bravo!"
Tam o sırada Nazan ve Aleyna koşa koşa onlara doğru geldiler. İkisi de nefes nefeseydi. Nazan annesine seslendi:
" ANNEEE! KOŞUN! "
" Kızım? N'oldu? Hayırdır?"
" Melek'in babası düşüp, bayıldı. Sitenin revirine telefon ettik ama doktor ikiz doğuma gitmiş. Diğer doktor dahiliyeciymiş, biz de Aylin teyze nöroloji profesörü diye buraya geldik."
"Aaa! İyi akıl etmişsiniz. Nerede düştü?"
" Tenis kortunun yanında."
" Hemen koşalım doktorcuğum. Hadi hanımlar!"
Yaşlı kadının yüzü önce kızardı, sonra sarardı, daha sonra beyazladı. Şimdi foyası meydana çıkacak, doktor olmadığı anlaşılacak, biricik yeğeni yeniden cinayet şüphelisi olacaktı. Kekeledi:
"A- a- a hay Allah! Yalnız emekli olduğum için şeylerim yok yanımda yani stetoskop filan...İstanbul'daki evde bıraktım."
Sevim Hanım:
" Olsun doktor hanımcığım sitenin revirinde hepsi vardır. Ay ne kadar mütevazisiniz ayol. Ben sizin yerinizde olsam şimdi 'Açılın ben doktorum!' diye bağırırdım." deyince, Aysel teyze, hafifçe güldü ama gözlerinde endişe okunuyordu. Az sonra baygın adamın yanındaydılar. Yaşlı kadın yalancıktan adamın şöyle bir nabzını tuttu, göz kapaklarını açıp baktı ve
"Şey, aletlerim yok ama güneş çarpmasına bağlı bir beyin kanaması olabilir hemen revire götürelim." deyince,
Hümeyra da:
"Tamam doktor hanım. Kızlar hadi siz ikiniz kollarından, biz bacaklarından tutuyoruz. Sen de kapıyı aç Aleyna." dedi ve birlikte adamcağızı arabanın arka koltuğuna yatırdılar.
Yolda giderken kadıncağız çaktırmadan cep telefonundan Aylin'e mesaj yazdı:
" Kızım! İmdat! Baygın bir hastayı revire götürüyoruz. Yetiş!"
Aylin'in cep telefonu hasır plaj çantasının içinde, kendisi de Gökhan'la denizdeydi. Beyaz üstüne kiraz desenli bikinisini giymiş kızın kuzgun, uzun saçları tuzlu suda dalgalanıyordu. Yaz güneşi yanaklarını kızartmıştı. Yakışıklı oyuncuya döndü:
"Gökhan! Burası çok derin korkuyorum!"
"Korkma aşkım!"
"Ya köpek balığı gelirse?"
"Hayatım burası Avustralya mı? Merak etme ama madem endişelendin tamam gel kıyıya gidelim."
" Jaws'ı izlediğimden beri köpek balığı fobim var."
Gökhan, dişlerini göstererek, suyun altından fırlayan köpek balığı taklidi yaptı:
"Waoww!"
"Ayyy! Yapma!"
Onlar suda cilveleşirken, kadınlar kliniğe gelmişti. Sevim Hanım, kapıdan girer girmez, atılıp; biraz da övünerek, komşusu hanımefendinin nöroloji profesörü olduğunu söyledi. Dahiliyeci genç doktor hastanın nesi olduğunu sorunca da, Aysel teyze:
"Öhöm; Hemen bir MR çekelim; beyin kanaması olabilir."
dedi. İçinden öyle olmaması için dua ediyordu. Genç doktor:
"Tamam hocam, iyi ki sizin gibi bir nörolog varmış sitede. Cerrahımız ikiz doğuma gitti. "
dedi ve az sonra elinde MR sonucu ile geldi:
"Gerçekten de beyin kanaması geçiriyormuş. MR olmadan anlamışsınız hocam. Hemen hazırlasın hemşire sizi. Hastayı ameliyata alalım." dedi. Aysel;
"Ta...tabi...tabii.." derken; hemşire yolu gösterdi:
"Buradan doktor hanım. Siz ellerinizi yıkarken ben önlüğünüzü hazırlıyorum."
"Tamam hemşire hanım."
İhtiyar teyziş, hemşire görmeden yeğenine bir mesaj daha çekti:
"Korkudan altıma işemek üzereyim. Beyin ameliyatına giriyorum, koş yetiş kızım!"
Heyhat! Aylin ile Gökhan hâlâ denizdeydi. Kız, bir dalıp çıktı:
"Çok yoruldum aşkım ben çıkıyorum artık. Sen daha yüzecek misin?"
"Sensiz yüzmenin ne tadı var hayatım. Ben de geliyorum."
Böylece kızgın kumlarda ıslak ayak izleri bırakarak, havlularını, eşyalarını bıraktıkları güneş şemsiyelerine doğru yürümeye başladılar. Şezlonglarına uzandılar. Aylin, hasır çantasından telefonunu alıp bakınca, teyzesinin mesajlarını gördü ve okuyunca "Hiiii!" diyerek yerinden fırladı.
O sırada klinikte tüm hazırlıklar tamamlanmıştı. Aysel'in başında ameliyat bonesi ve ağzında maskesi vardı. Hemşire kız son olarak ameliyat önlüğünün arkasındaki ipleri bağladı. Hasta, ameliyat masasında baygın yatarken, yaşlı kadının alnında boncuk boncuk terler birikmeye başladı. Kalbi 3.5 atıyordu. Yeğeninin başını yakacaktı ama
"Ben doktor değilim."
demekten başka çaresi yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZEL KATİL
Mystery / ThrillerBir dilek dilerken dikkatli ol; çünkü gerçekleşebilir. Kapak tasarımı: @writerladyy