Aylin için gün güzel başlayıp, tatsız bitmişti. Kaşları çatık bir halde hastanenin otoparkına gitti, siyah Range'ine bindi. Eve gidecek ve dekoratör arkadaşı Canan'la buluşup, almak üzere olduğu villanın dekorasyonuyla ilgili konuşacaklardı ama arabayı sürerken, aşağıdakiler kulağında çınlıyordu:
"Yaşlı cadaloz",
" Ebedi bakire!"
"Kız kurularını hoca yapmasınlar!"
"Ebedi bakire! Ha,ha,ha,ha!"
O kadar ki, yeşil ışık yandığı halde arabayı çalıştırmayınca arkasındaki araç kornaya bastı:
"Daat! Daat! Daat!"
Ne oluyor diye camı açıp arkaya bakınca, direksiyondaki orta yaşlı adam bağırdı:
"Yürüsene ! Kör müsün? Yeşil yandı."
"Patladın mı?"
"Kullanmayı bilmiyorsan cipe binme. Yaşlı kokona!"
"Sanki sen 20'sindesin! 'Cipini kıskandım' demiyor da! "
Söylenen cümle gerçeği yansıttığından adam çılgına döndü. Karşımızdaki kişi haklıysa öfkeleniriz. Ah, insanoğlu, komplekslerine yenilir, kıskançlığını belli eder. Hasut adam, mahsus cipe toslayacaktı ki, kadın, alt geçide saptı ve olası bir facia önlendi.
Diğer alaylara bir de "yaşlı kokona" eklenmişti. Kadınsan, doktor da olsan, profesör de olsan, başhekim de olsan hiç evlenmemişsen, alay konusuydun.
" Sanki hep böyle kırış kırış bir ihtiyardım pislik! "
diye kendi kendine yüksek sesle haykırdı ve gözleri daldı. Yıllar öncesine, tıp fakültesinde öğrenci olduğu günlere gitti. Güneşli, bulutsuz bir yaz günüydü. Birkaç kız öğrenci yeşil çimlere oturmuş; biraz ötedeki grupta ayakta duran siyah saçlı, mavi gözlü, 25 yaşındaki kızı tepeden tırnağa süzüyor ve aralarında konuşuyorlardı:
"Ya bu kadar güzel kızları almasınlar tıp fakültesine ya!"
"Bence de. Yeminle hepimiz evde kalacağız."
"Şunlara bak hepsi Aylin'in içine düşecek!"
"Off. Sinirim bozuldu yaa. Ölsün güzel kızlar, ölsün!"
"Yok artık. Abartma Zehra yaa!"
Heyhat, böyle konuşan kızların hepsi evlenmiş, çocukları olmuş fakat bir görenin, dönüp bir daha baktığı Aylin evde kalmıştı. Ne derler? Allah çirkin talihi versin. Sebep çok basitti. Daha dört yaşındayken boynunda oyuncak steteskop,
"Ben de annem, babam gibi doktoy oycam"
diyor, annesiyle doktorculuk oynarken, renk renk Bonibon şekerlerini uzatıp
" Üşütmüşşünüz, alın bu ilaçlayı hey gün iki keye içeceksiniz."
diyordu. Bu azimle tıp fakültesini kazandı. Yetmedi, birincilikle bitireceğim diye tutturdu. Sinema, erkek arkadaş, parti, konser vs. yi gözü görmedi. Diğer öğrenciler ellerinde patlamış mısır, Darth Vader ile Luke'un ışın kılıçlı düellosunu izlerken, o, kütüphanede sırtını kamburlaştırıp, cilt cilt kitapların içinde kayboluyordu. Tez bitsin, TUS* bitsin, doktora bitsin derken, diğer kızlar için tehlike arz eden güzelliği, gençliği "Püff!" diye uçup gitti.
"Bu kız çok çabuk evlenir.", "Aylin'i kaparlar" diyen konu komşu şaşkın:
"Ne? O bir içim su kız evde mi kaldı? Aaaa!" diyorlardı. Annesi, babası üzüntülerini saklamaya çalışıyorlardı. Tek çocuklarıydı ve mürüvvetini görmek, torun sevmek umutları suya düşmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZEL KATİL
Mistério / SuspenseBir dilek dilerken dikkatli ol; çünkü gerçekleşebilir. Kapak tasarımı: @writerladyy