SAPLANTI - Bölüm 3

40 9 6
                                    

Ders bitti ve sonunda zil çaldı. Olivia hızlıca çantasını toparladı ve çantasını sırtına aldı. Sonra hızlı ve sinirli adımlarla sınıftan çıktı. O sırada omuzunda bir el fark etti. Bu Mia'nın eliydi.

"Ne oldu sana? Ne seni kızdırdı da bu kadar hızlıca sınıftan kaçıyorsun? Oysaki sen bu dersi seviyordun ve fark ettim ki, sen Jack'i hâlâ seviyorsun."

"Ya, hayır. Sevmiyorum ben Jack'i falan. Benim tek derdim hayallerim ve umduklarımdı. Ama şu derse hepsi kaçıp gitti! Anlıyor musun beni? Bu akşam beni aramasan iyi olur. Biraz mutsuzum."

"Biraz mı? O çok olmasın"

"Ya oyalama beni. Bu akşam gelme işte. Koca gece bilgisayarın karşısına geçip onun için göz yaşı dökeceğim. Haydi güle güle."

"O gülmeler sana lazım ama, neyse... Güle güle."

Olivia okuldan hızlı adımlarla çıktı. Sinirliydi, ama kimseye yansıtmamaya çalışıyordu. Biraz beli etse de, yine içindekilerin hepsini dışa vurmadı. Mesela, Jack'e...

Çantasının ağırlığı umurunda değildi. Yine de onu düşünüyor, unutmaya çalışıyordu. O sırada omuzunda bir el hissetti. Mia sandı onu ve gözlerini kapatarak arkasına döndü.

"Benim sana kaç kere söylemem gerekiyor? Beni rahat bıra-" O sırada gözlerini açtı ve onu gördü, Jack'i.

Hem sırıtıyor, hem de kaşları garipsemiş bir şekilde duruyordu.

"Merhaba, Olivia. Galiba, çok sinirlisin. Ben gideyim o zama-"

"Hayır, dur dur. Pardon. Bir an Mia sandım seni. Ee, ne o-oldu?"

Oldu kelimesini tekrar kekeleyerek söylemişti. İçinden kendine sövüyordu.

Sen ne de kekeleyen bir şeysin?
Şuna bak, daha konuşmayı bilmiyor!
Ben Jack'in yerinde olsam basar giderdim!

"Sorun değil. Ben, şey için gelmiştim. Şey... Heh! Şey içindi. Senle birlikt-"

Olivia iyicene sinir oluyordu. Bir türlü konuşmalarını bitiremiyorlardı. Bu sefer konuşmayı bölen Daven'dı. Jack'in omuzuna elini koydu ve yanına dikildi. Sinsi bir şekilde gülümsüyordu.

"A! Merhaba Olivia! Ne konuşuyorsunuz? Bana da anlatın."

Jack ve Olivia bir süre bakıştılar. Sonra Jack Daven'a döndü.

"Ee, şey. Defterini düşürmüş, o bakımdan vermeye geldim."

"He, öyle mi?! Tamam, ver defteri, sonra şuradaki kafeye gidelim. Yeni açılmış ve kahveleri harika!"

Jack ve Olivia'nın yüzü düştü. Olivia, Jack'in eline vardı ve cidden de elinde Olivia'nın defteri vardı. Jack Olivia'ya defteri uzattı ve Olivia defteri aldı. Ardından Jack ve Daven o kafeye doğru yol aldılar. Olivia ise mutsuz bir şekilde eve döndü.

Evi çok uzaktaydı. O yüzden tren istasyonuna ve ardından da otobüse binmeliydi. Her zaman gitmiş olduğu metro istasyonuna gitti ve gelecek olan metroyu bekledi. Beklerken de telefonda biraz müzik dinledi.

Müzik türkceydi. Türkçe dilinden anlamıyordu ama şarkı çok hoşuna gitmişti. Ayrıca ritmi onu içine çekmişti.

🎶Tek başınayız Aden,
🎶Hiç kimsemiz yok Aden,
🎶Paramparçayız Aden
🎶Öldüm Aden...

Metro gelene kadar bu şarkıyı dinledi. Tabii kulaklarını takıp dinledi. Hem şarkıyı dinliyor, hem de hayatını sorguluyordu...

Bir saat on beş dakika sonra metro son anda geldi. Oradaki herkes yavaş adımlarla metroya bindiler. Olivia hala şarkıyı kapamamıştı. Şarkıya girdi adeta. Neyse, şarkıyı bu kadar övmeyelim. Bazı şeyler güvenilmez, bilirsin...

Metroya bindi ve kapılar arkasından kapandı. Metro hiç kalabalık değildi. Durmuş olduğu rayda sadece bi beş kişi vardı. İkisi yaşlı, biri çocuklu anne ve diğeri de genç bir erkek.

Bir koltuğa geçti ve arkasına yaslandı. Gözlerine kapadı. Sonra müzik ile beraber bir uykuya daldı.

En sonunda ani bir fren ile uyandı. Gelmişti. Hemen ayağı kalktı ve metrodan çıktı. Metro istasyonundan çıktı ve bir durakta bekledi.

Otobüsü bekliyordu. Durak bomboştu. Kimsecikler yoktu. Şarkıda geçtiği gibiydi, bu caddelerde kimse yok...

Birkaç dakika sonra otobüs geldi ve kapılarını açtı. Olivia otobüse bindi ve fark etti ki, orada tekti.

Bir koltuğa oturdu tekrar ve başını pencereye dayadı. Otobüs ilerlemeye başladı. O sırada otobüs ücreti aklına geldi ve kalktı. Şoföre parayı verdi ve tekrar yerine oturup başını pencereye dayadı. Tekrar onu düşündü...

Sonunda evinin sadece 100 metre ötesinde olan durağa vardı ve otobüsten indi. O sırada arkasından otobüs gitti. Ellerini cebine soktu ve yere bakarak eve doğru yavaş adımlarla yol aldı.

Çok abartıyordu. Her seferinde onu düşünmek, onu tekrar onla yapmazdı. Pardon, tekrar kelimesini geri alıyorum. Onu düşünerek, bir aşk oluşturamazdı.

Hava artık kararmıştı. Sokak lambaları açılmıştı. Ve o, kendi kendine onu düşünmemesi için çabalıyordu.

"Hayır, onu düşünme. Düşünme, düşünme, düşünme! Ah Tanrım!"

O sırada arkasında bir yürüme sesi hissetti. Ama umurunda değildi. Sonuçta o Jack falan değildi. Bu imkansızdı. Ama o adımlar hızlandı ve korkuyla arkasına döndü. Kimse yoktu. Bir kedi, ya da köpek olabilir, diye düşündü ve yoluna devam etti. Ama o ayak sesi yine geldi. Bu sefer koşuyordu.

Arkasına döndü ve tekrar kimseyi göremedi. "Off, Tanrım!"

Önüne döndü ve bir maskeli adam ile karşılaştı. Adamın omuzlarına kadar gelen bir maskesi vardı. Maske griydi, bunu fark etmişti. Sadece gözleri gözüküyordu. Nedensizce onu tanıdı. Sanki tanımış olduğu gözlendi bunlar. O sırada maskeli adam, arkasından bir sürtme sesi ile sivri uçlu bıçağını çıkardı. Ve Olivia yerinde irkildi.

Olivia yere kapaklandı arka üstü. Galiba bu, birkaç cadde ileride işlenen olaydaki suçluydu. Yani, bu bir katildi. Katil, elindeki bıçak ile birlikte yavaş adımlar atarak Olivia'ya yaklaştı. Olivia yerden kalktı ve acele ile bir sokağa girdi.

Olivia koşuyordu ve arkasından gelen katil de ona doğru koşuyordu. Katil çok hızlıydı ve bir çıta gibi koşuyordu. İlk sokağı geçtikten sonra evini ileride gördü. Evine doğru koştu ve katili de peşinden koşturdu.

Olivia evinin arka bahçesine vardı ve hemen evinin çitlerinden atladı. Sonra evine girdi ve arka bahçe kapısını kilitledi. Son kez pencereden katili gözlemledi. Ama ortalıkta yoktu. Evinin ön tarafına baktı ama orada da yoktu. Korktu ve endişelendi. Hemen telefonuna sarıldı ve Mia'nın numarasını tuşladı. Telefon çaldı ve açıldı.

"Alo, Olivia? Ne oldu?"

Olivia nefes nefeseydi.

"Acilen buraya gel. Çabuk!"

SAPLANTI - Sona Erdi -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin