2.3

917 127 84
                                    

the pierces-secret

..

"Beomgyu!" Tanıdık gelen sesle adımım havada kaldı, sadece yiyecek bir şeyler almak için evden yarım saatliğine ayrılmıştım ve Minjae ile karşılaşmam hiç iyiye işaret değildi. Sesindeki şiddet bana kendini duyurabilmek için miydi yoksa bana duyduğu nefretinden miydi onu dâhi anlamamıştım.

"Git başımdan."

"Neden öyle diyorsun?" Oyuncu bir şekilde dudaklarını diliyle yavaşça yalayarak güldüğünde poşetlerin artık ağırlığını hissettirmeye başlayan bazılarını yere bıraktım, bu konuşma pek de kısa süreceğe benzemiyordu.

"Ne var?" Yüzümdeki düz ifadeyi görünce onun da aynı şekilde suratı düştü ama bunun da yalandan olduğuna adım gibi emindim "Şu yüz ifadene bak ne kadar da sıkıcısın." Ardından benim duyabileceğim kadar yüksek bir sesle mırıldandı "Kızlar sende ne buluyor anlamıyorum."

"Gerçi sen erkekleri tercih ediyordun, değil mi?" Alaylı çıkan sesiyle istemsizce gözlerimi devirdim, şimdi derdi belli olmuştu. Minjae'nin bakışlarından her zaman benden rahatsız olduğunu anlayabiliyordum ama bunu babamdan dolayı hiçbir zaman eyleme dökememişti, şimdi karşımda büyük bir öz güvenle duruşundan fark ediyordum ki babamla aramın fena bozuk olduğunu birçok kişi gibi o da öğrenmişti.

"En başından derdim bu desene beni oyalıyorsun." Yere biraz önce bıraktığım poşetleri tekrar kaldırdım "Ama sana istediğini vereceğimi sanmıyorum, seninle burada kavga etmeyeceğim." Gözlerim bir yandan saatimdeydi geç kalırsam Taehyun'u endişelendiririm diye korkmadan edemiyordum "Hâlâ eğlence anlayışının zorbalık olması çok ezikçe, vizyonunu geliştirmeyi dene."

Sözlerimi bitirip yavaşça arkamı döndüm, amacım hiçbir olay çıkarmadan hemen eve dönmekti ama o kurduğum cümleleri ağır bulmuş olacak ki önce ensemde bir el hissettim sonra diğer eli de omzumda durmuş gitmemi engellemişti. Burada kavga çıkarmak ona ne kazandıracaktı?

"Bırak dedik ya evime gideceğim!" Normal şartlarda bu sarsılmayla elimdeki poşetleri düşürmem olmasıydı ama şu an öylesine sıkı tutuyordum ki onları parmak boğumlarımın beyazlaştığını net bir şekilde görebiliyordum. Bu kalan son paramızdı, kenarda üç beş bir şey daha vardı muhtemelen ama bizi bir hafta daha anca götüreceği kesindi.

"Taehyun'un evine demek istedin herhalde." Tutuşundan kurtulup gözlerine baktım, artık eskisi gibi bakışlarını kaçırıp nefretini içinde yaşamıyordu ne kadar bana gurursuz hissettirse de babamın arkamda olmasını dilemiştim tekrar bana aynı korkuyla davranması için "Yok, gayet de evime demek istemiştim."

"Beş dakikadır burada ayakta salak gibi bekliyoruz Minjae ve hâlâ benden ne istediğini anlamıyorum. Bırak gideyim işte, emin ol bu şekilde sadece bir aptala benziyorsun."

Ağzımdan kaçırdığım cümleyle dudaklarımı pişmanlıkla birbirine bastırırken yüzüme doğru gelen yumruğu görmem kaçınılmaz olmuştu.
Yüzümü kapatmak için kaldırdığım sol elimdeki poşetler sert bir şekilde yeri bulurken birkaç kırılma sesi kulağıma geldi ardından gözlerimi açmamla daha kötüsünü görmem bir olmuştu, aldığım şeylerin yarısı yola dökülmüştü ve şu an onları toplamayı düşünecek durumda da değildim.

tag,you're it  | taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin