Adele-Rolling in the deepbu arada 18k olmuş inanamıyorum çok teşekkürler
..
Kollarımın arasındaki Taehyun rahatsız olmuş gibi olduğu yerde biraz kıpırdandı, sağa döndü sola döndü en sonunda uzaklaşmayacağımı anlayınca pes ederek kafasını geri omzuma yasladı "Bir yere kaçmıyorum." Sesinde ne kadar az da olsa kızgınlık yakalamış olsam da flörtoz konuşuşuyla ben de kıkırdadım "Flört mü ediyorsun?"
Şaşkın çıkan sesime karşı gözünü devirip sırıttı "Niye edemez miyim?" Sonra konuşmama izin vermeden ekledi "Sabahtan beri tuvalete gitsem bile peşimdesin aşkımdan."
O ne kadar ses tonundan anladığım kadarıyla şakalaşmak için söylemiş olsa da benim dudaklarım çoktan kıvrılmıştı "Doğru." dedim "Aşığım."
Pekala bunu dememle odada bir sessizlik oluşmuştu, Taehyun ne diyeceğini bilemiyor gibi kalmış bakışlarını sadece bana çevirmişti. İçinde bulunduğumuz olaylar yüzünden vakit bulamadığımız için mi yoksa hayatta kalmak şu an ilişkimizden daha öncelikli olduğu için mi bilmiyorum hiç oturup konuşmamıştık bir şeyleri. Onun beni sevdiğini biliyordum, o benim onu sevdiğimi biliyordu ama galiba bu aramızda ilk defa birimizin bunu açık açık söylediği bir andı.
"Ben de." diye fısıldadı Taehyun, hemen on yirmi adım ötede hizmetçiyle konuşan annemin duymasindan çekiniyor gibi bir hâli vardı. Ardından gözlerini onlardan çekmeden hızlıca dudaklarıma kısa bir öpücük bırakıp geri çekildi "Burada kalmak o kadar da kötü değilmiş."
O bakışlarını duvarlarda gezdirirken bense bıkkın bir şekilde iç çektim "Onu bir de bana sor." Hâlime bakıp hafifçe kıkırdadı "Anlaşılan ikimiz de büyüdüğümüz evleri pek sevmiyoruz."
"Evleri değil de." dedim gözlerim hâlâ annemin üzerine dikiliyken, o bunun farkındaydı hatta rahatsız olduğunu hissedebiliyordum ama benim de istediğim buydu "İçindeki anılarımızı diyelim."
Kafam karışık olduğu için tek yolu kimseye tam olarak güvenmemekte ve duygusal bağ kurmakta bulmuştum. Bunca zamandır gözümde sadece bize eziyet çektirmek için başımızda olan annemin aslında amacının bizi ne kadar yanlış yollardan olsa da korumak olduğunu bilmek her şeyi değiştirmişti. Yeonjun hakkında düşünemiyordum bile, tek istediğim en çabuk olacak şekilde kendine gelmesi ve gidip sağlıklı bir şekilde geri dönmesiydi. Babamın Yeonjun'un öz annesi ile yaşadığı ilişki hepimizi bir şekilde kötü etkilemeyi başarmıştı.
"Yeonjun ne zaman gidiyor?"
"Annem en geç bir saate gelip alacaklarını söyledi." Kafasını onaylar anlamda salladı, Yeonjun'un gideceğini anlamamak imkansız gibi bir şeydi, sabahtan beri kapının ve pencerelerinin kilidini kırmak için yapmadığı şey kalmamış en sonunda pes etmiş bu sefer de odasında ne var ne yok her şeyi dağıtmıştı. Hâlâ bağırarak anneme duyurmaya çalıştığı küfürlerin de ardı arkası kesilmemişti.
Bahçeden gelen seslerle bakışlarım bu sefer olduğu yere iyice sinmiş olan Taehyun'a kaydı. Geldiklerini anladığı için biraz çekindiği belliydi, Yeonjun'la tekrar yüz yüze gelmek istemiyordu.
"Geldiler galiba." Annem düz bir ifadeyle yanındaki hizmetçiye kapıyı işaret etti "Kapıyı aç." Ardından da kendisi ayağa kalkmış üzerini düzelttikten sonra yüzündeki gülümsemeyi zoraki bir şekilde silmişti. Mutluydu. Bunu biliyordum, biraz olsun onun hakkında fikir sahibi olan herkes kolayca bu yorumu yapabilirdi ama eskisi gibi ona kızamıyordum. Belki de ben de Yeonjun'un gidişini ve eskisi gibi dönebileceği durumunu daha olumlu karşılamalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tag,you're it | taegyu
Fanfiction"kasabanın altın çocuğu taehyun'un uzun bir süredir sakladığı büyük sırları vardı."