...“Beomgyu, tatlım. Sorun olmayacağından emin misin?” Kai'nin annesine olabildiğince sıcak bir gülümseme sundum “Tabii ki,aksine bizim için bir mutluluk olacaktır.”
Anneme karşı kaubetmeye niyetim yoktu, en azından amacını öğrenmeden bana emirler yağdırmasına karşı boyun eğmeye hiç niyetim yoktu. Bu yüzden yapabileceğim en mantıklı şeyi yapmıştım, dediği gibi Kai'lerin evine gitmiştim gitmesine ama niyetim farklıydı. Onların evinde vakit geçirmek yerine onları bizim eve davet etmiştim. Ne de olsa Kai'nin annesi hem Taehyun'un hem de benim annemle yakın arkadaştı.
“Ah!” Annem sonunda kapıyı açtığında yüzündeki şaşkınlığı gizleyememişti, herhalde böyle bir şey yapacağımı düşünmemişti ama ben onun oğluydum bunu hesaba katmalıydı “Hoş geldiniz.”
Ardından ayıp olduğunun farkına varmış olacak ki kapıyı biraz daha açıp geri çekildi “Buyrun geçin. Beomgyu da hiç haber vermiyor.” Şakacı ses tonuyla söylediği şey hakkında daha sonra bana saatlerce azar çekeceğine emindim ama şu an umrumda değildi, istediğimi yapabilmiştim “Ekstra bir şeyler hazırlardım.”
“Hiç önemli değil.” Kai benle hiç temasa geçmemek için eve önce girdi, onu ikinci defa ektikten sonra hiç konuşmamıştık. Zaten konuşmaya da vaktimiz olmamıştı ama Kai'nin yüz ifadelerine bakarsak beni asla affetmeyeceğine emindim. Bu pek umrumda da değildi çünkü artık Kai ile bir randevuya çıkmak gibi bir derdim de yoktu.
Kai ve Taehyun selamlaşmak için sıkı sıkı sarıldı ve Kai de direkt Taehyun'un karşısındaki boş sandalyeye oturdu. Çoktan yemek masasına oturmuşlardı belli ki ama neredeyse hiçbiri daha yemeğine dokunmamıştı.
Masayı süzmeyi bırakıp Taehyun'a döndüm, neredeyse gözleri parlıyordu ilk defa beni gördüğüne bu kadar seviniyordu sanırım.
Herkes masaya yerleştiğinde ben de tam oturacaktım ki bileğimi tutan bir el hissettim, bakışlarım direkt bileğimi tutan elini sahibine yani Taehyun'a kaymıştı “Bana lavabonun yerini gösterir misin?”
“Hizmetçiye s-.” Annemin cümlesini tamamlamasına gerek duymadan atladım “Sorun değil, ayaktayım zaten.”
Taehyun ayağa kalkıp hızlı adımlarla beni takip ettiğinde salondan biraz olsun uzaklaşmıştık ki derin bir nefes verip okul kravatını genişlemesi için çekeledi daha sonra da sırtını duvara yaslayıp başını arkaya atmıştı, şu anki görüntünün gerçekten güzel olduğunu inkar edebilecek durumda değildim “Gerçekten gelmeseniz ne yapardım bilmiyorum.” Sesinden bıkkınlık akıyordu “Annem ve annen asla susmadı yemin ederim siz gelene kadar asla durmadılar.”
“Derslerden, okuldan, olan olaydan, katilden, babanın iş durumundan, her şeyden bu kadar kısa süre içinde o kadar çok konuştular ki.” Hırslı hırslı anlatış şekli gülmeme neden olmuştu “Ve şey.” dedi lavaboya girip elini yıkarken “Annen sanırım abini bana ayarlamaya çalışıyor.”
Gülümsemem yüzümde soldu “Ne?” Omzunu silkti “Bilmiyorum, her fırsatını bulduğunda bana Yeonjun'la alakalı sorular sormaya çalışıyor. Bana Yeonjun'a ders verip veremeyeceğimi sordu.” dedi bu sefer histerik bir şekilde gülerek “Tanrı aşkına çocuk üniversiteye gidiyor ne dersi vereceğim? Annen gerçekten hiçbir şey saklamayı bilmiyor.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tag,you're it | taegyu
Fanfiction"kasabanın altın çocuğu taehyun'un uzun bir süredir sakladığı büyük sırları vardı."