İntihar, intihar girişimi vb. şeyler içerebilir fic ona göre okumanızı tavsiye ederim ayrıca fici mature kategorisine koysam mı bilemedim ama yaşınız küçükse okumazsanız daha iyi sankitxt- i know i love you
..Ellerimle ıslak yüzümü avuçlarımın arasına aldım. Taehyun'a sakinleştirici verilmişken biraz olsun ben de kendime gelirim diye kendimi anında lavaboya atmıştım. Tek başımaydım. Taehyun'a birilerini aramasının gerekip gerekmediğini defalarca sormuştum ama söylediğine göre arayabileceği bir yakınları yoktu ve ben burada debeleniyordum. Ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu birkaç doktor annesinin durumuyla ilgili birkaç şey mırıldanmıştı ama ortada bir kesinlik olmadığı aşikârdı. Bekleyin. Anladığım tek şey buydu ve ben de dediklerini yapıp öylece bekliyordum.
Su damlayan ellerimi bluzume silip çıkmak için kapıya doğru adımladım. Bir gelişme olduysa kaçırmak istemediğim için hızlı olmalıydım, Taehyun tekrar uyanırsa ortalığı birbirine katması muhtemeldi.
Hâlâ kan hissi olduğu için rahatsız bir şekilde bileğimi ovuştururken koridora çıktım, saat geç olduğundan mı bilmiyorum ama pek kalabalık olduğu söylenemezdi. Taehyun'un kaldığı odaya doğru ilerlemiştim ki tanıdık ses beni durdurmuştu.
"Anne." Sesimin soru sorar gibi çıkan tınısına rağmen kısa bir süre hiçbir tepki vermeden beni baştan aşağı süzdü, bakışlarındaki endişeden anladığım kadarıyla bir sıkıntım olup olmadığını görmeye çalışıyordu.
"Benlik bir şey yok." dedim kısık bir sesle ve bunu dememle anında gözleri büyüdü "Taehyun nasıl?"
"O da iyi, merak etme." Daha sonra evde onu gördüğüm en son hâli aklıma gelince yutkundum "İyi denebilirse tabii."
"Annesi yaralanmış." Varlığından bile haberdar olmadığım babamdan bir tepki geldi bu sefer "Annesi mi?!" Sesini anında yükseltmesiyle elimde olmadan irkilmiştim "Durumu nasıl?"
"Bilmiyoruz." dedim tüm dikkatimi anneme verirken, olduğu yerde önce rahatsız bir şekilde kıpırdanmış ardından da hafifçe dalga geçer gibi gülmüştü. Bu gülüşün Taehyun'un annesiyle bir alakası olmadığını biliyordum, babamın kendisinin yanında bu kadar meraklı davranması onu bir tepki vermeye itmişti.
"Ben Yeonjun'un yanına gidiyorum." Annemin hareketlenmesine izin vermeden hızla kolundan yakaladım "Yeonjun nerede de? Siz neden geldiniz?"
Benimle göz teması kurmaktan kaçındığını fark edince tam olarak karşısına dikildim, hâlâ vücudu kaskatıydı. Ne olduğunu merak ediyordum.
"Öğretmeniniz bulmuş Yeonjun'u sokakta düşmüş kalmış bir yerde."
"İyi mi şimdi peki?"
"Bir şeyler kullanmış gibi duruyordu dedi ama inanmadım." Kafasını bir hayli ileride Yeonjun'un tek başına oturduğu yere çevirdi "Kendinde gibi duruyor da diyemem, yine kötüleşiyor. Hiçbir şey söylemiyor."
"Yeonjun'la ben konuşabilir miyim?" Başını onaylar anlamda sallayıp benimle gelmeye teşebbüs ettiği an elimi onu durdurmak için havaya kaldırdım "Yalnız."
Dudaklarını birbirine bastırdı ve derin bir nefes verdi "Dikkatli ol, şu an ne yapacağı belli değil."
Tepki vermeden yürümeye devam ettim, Yeonjun bana zarar verecek değildi. Defalarca kendini kaybetmişken görmüştüm onu ama hiçbirinde öfkesi bana yönelmemişti. Koridorun ucundan beni gördüğü an yüzünün düşmesini izledim önce ama geç fark ettiğim şey çoktan ağlıyor olduğuydu. Onu bu kadar ağlatan neydi bilmiyordum ama gözleri şişmişti. Daha fazla onu incelememe izin vermeden hiç beklemediğim bir şekilde kendini koltuktan attığı gibi merdivenlere doğru koşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tag,you're it | taegyu
Fanfiction"kasabanın altın çocuğu taehyun'un uzun bir süredir sakladığı büyük sırları vardı."