..“Seni piç.” dedim sinirle yerde kaç parçaya bölündüğünü sayamadığım tahtaları kaldırırken, Taehyun sandığımdan fazla hızlı toparlanmıştı ve yaptığı ilk şey de beni idareye şikayet etmek olmuştu. Onun hakkında kimseye hiçbir şey söylemeyeceğime dair söz verdiğim için de kendimi savunacak bir gerekçem olmamıştı. Şimdi de Taehyun'a attığım yumruğun cezasını okulun deposunu temizleyerek çekiyordum, temizlikçiler burayı temizlemek onlara kalmadığı için bana minnettar olmalıydı çünkü her yeri tam anlamıyla pislik götürüyordu. Birkaç kere fare sesi duyduğuma bile yemin edebilirdim.
Bıkkınlıkla kendimi tek ayağı kırık sandalyeye bıraktım, ona yumruk attığım için hiç pişman olmadım da değildi. O sırada duygu boşalması yaşadığım için muhtemelen Taehyun'a sataşmıştım ama dediklerimin hiçbiri yanlış değildi. Ryujin onun yüzünden ölmüştü. Hatta benim yüzümden ölmüştü, ucunun bana veya çevreme dokunacağını bile bile onu korumaktan vazgeçmemiştim çünkü.
Bir gün içerisinde sanırım hem Ryujin'i kaybederken hem de Taehyun'u kaybetmiştim. Taehyun hakkındaki fikirlerimin hiçbirinin tutarlılığı yoktu. Sadece iki gündür onunla konuşmamış olsam bile özlemiştim ama bir yandan da yüzüne bile bakasım gelmiyordu. Bir yandan onun suçu olmadığına inanmaya çalışsam da bir yandan aklıma onun sakladığı gerçekler takılıyordu. Üstelik neden onu affetmek için bu kadar çabalıyordum ki?
Elimi tahta masaya sertçe vurdum “Ne düşünmeliyim?”
“Burdan nasıl çıkacağını.” Kapıdan taraftan gelen sesle irkildiğim anda kapıda elinde anahtarla dikilen Taehyun'a baktım. Bakmamla elimde olmadan öksürmem bir olmuştu, saçlarını kızıla boyatırken ne düşünmüştü? “Düşünmelisin.”
Ben ondan gözümü alamadan kapıyı kapattığı gibi kilit sesini de duymuştum. Ben ayaklanıp kapıya yaklaşana kadar çoktan ışığı da kapatmıştı.
“Çocuk musun, Taehyun?!” Cebimdeki telefonu çıkarıp flaşı açtım, en azından şimdi bir yere çarpmadan yürüyebileceğim kadar ışık vardı ama yine de kendimi ürpermekten almamıştım “Kapıyı aç çabuk.”
“Kapana kısılmak güzel bir şey değil, öyle değil mi Beomgyu?” Kısık bir sesle güldü “Benim seni buradan eninde sonunda hiçbir şey yapmadan çıkaracağımı bilmene rağmen endişelenmekten kendini alamıyorsun.”
“Ben bunu her gün yaşıyorum, benim için gittiğim her yer kapan Beomgyu ve ne zaman takılırım hiç bilmiyorum.” Kapıdan birkaç tıkırtı geldi muhtemelen yere oturup sırtını kapıya dayamıştı “Sana artık güvenmediğim için endişelendim.” dedim hızlıca onu tersleyerek “Belki öldüreceksin beni burada.”
“Kafanda ne kuruyorsun bilmiyorum ama ben hiç kimseyi öldürmedim.”
“Nerden emin olabilirim?”
“Senden sakladığım şeyler var, evet.” Derin bir nefes aldıktan sonra devam etti “Ama sana hiçbir zaman yalan söylemedim.”
“Ryujin için de üzgünüm.” Ryujin'den bahsetmesiyle yumruklarım sıkıldı. Her adını duyduğumda kendimi ağlamamak için zor tutuyordum “Onun hakkında konuşma.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tag,you're it | taegyu
Fanfic"kasabanın altın çocuğu taehyun'un uzun bir süredir sakladığı büyük sırları vardı."