Merhaba,
Yeni bir kurgu ile sizlerleyim. Uzun zaman sonra texting yazacağım ve oldukça heyecanlıyım.
Önemli uyarı: Yorumlarda lütfen spoiler verip, reklam yapmayınız. Bu okuyucu ve yazar için heves kırıcı olabiliyor. Gördüğüm spoiler içerikli yorumları ve kitap reklamlarını sileceğim. Anlayışınız için teşekkür ederim.
Başladığınız tarih ve saat? 💌
Hikâyemizin şarkısı; Emir Can İğrek - Saman Sarısı
🍓🍰
+90 536 *** ** **: Kovalarken hayatımı,
+90 536 *** ** **: Yakalandım sana bi' an.
+90 536 *** ** **: Ne güzelsin ama,
+90 536 *** ** **: Fotoğraftan görebiliyorum artık.
+90 536 *** ** **: Herhalde okulun başlamasını heyecanla bekleyen sayılı öğrencilerden biriyim.
+90 536 *** ** **: Seni her gün görebileceğim yeniden. Seni çok özledim yaz boyunca...
+90 536 *** ** **: Her bir zerren burnumda tüttü, Gamze'm.
+90 536 *** ** **: Hasret bitti, artık seni görebilirim.
+90 536 *** ** **: Seni seviyorum.
Kaşlarımı kaldırarak bildirim paneline düşen mesajları okudum. Okuduğumdan pek bir şey anlamadım doğrusu. Gözüm saate kayınca, aceleyle telefonu kilitledim, sırt çantamı aldım ve odadan çıktım.
Çantamı omzuma asıp kapıya yöneldim. Beyaz ayakkabılarımı giydikten sonra anahtarlarımı alıp evden çıktım. Hızlı adımlarla merdivenleri indim ve apartmandan çıktım. Durağa doğru yürürken karşı apartmandan çıkan Kuzey yanıma yaklaştı.
"Bu sabah nasılsın Ebrar?"
"Her zamanki gibi uykulu. Sabahın köründe okul mu olur? İmza toplasam kesinlikle destek bulurum. Dersleri öğlen başlatsalar bir şey mi olur sanki?" diye homurdanırken Kuzey omzuma kolunu attı.
"Ah o eski ilkokul günleri, ne güzeldi. Niye bu kadar büyümek istedik ki?" Kuzey umursamazca gülerken, ben de sinirle omzumdan kolunu ittim. "Sana laf anlatmaya çalışan da suç."
Durağa vardığımızda otobüsü beklemeye başladık. Sabahın erken saatinde soğuk rüzgar tenimi ürpertiyordu.
Otobüse bindiğimizde en arkaya oturduk. Otobüs bizim okulun öğrencileriyle dolup taşacaktı, ama biz şanslıydık; durak otobüsün ilk durağıydı ve yer bulmakta zorlanmıyorduk. Tabi okul çıkışında bu kadar şanslı olmuyorduk.
On beş dakika sonra okulun önünde indik. Bahçede sıraya girmiştik bile. Müdürümüz her zamanki yavaş adımlarıyla sıraların önünde durdu ve klasik konuşmasını yaptı. İstiklal Marşı'nın ardından sınıfa girdik. İkinci kattaki sınıfta cam kenarındaki sırama oturdum. Kuzey de önümdeki sıraya geçti.
Telefonuma gelen mesajla ekranı açtım.
Siz: Kimsin?
Hemen çevrimiçi oldu. Nöbette mi bekliyorsun?
+90 536 *** ** **: Senin göremediğin biri.
Siz: Tekrar soruyorum, kimsin?
Siz: Çocuklarla uğraşacak vaktim yok.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saman Sarısı | Texting DÜZENLENIYOR
General FictionGözlerini kırpmadan bana bakarken dudaklarımda yavaşça bir tebessüm oluştu. Bağdaş yaptığımız bacaklarımız birbirine değerken dayanamayıp konuştum. "Böyle susarak birbirimize bakmaya devam mı edeceğiz?" Dudağının kenarından başlayan gülümseme tüm du...