Kontrol etmeden atıyorum, bir yazım yanlışı varsa görmezden gelin. Öpüldünüz haydutlar🤍✨
Aracın içindeki sessizliği iki tarafta dakikalardır bozmuyordu. Aralarında sessizce verilmiş bir söz gibiydi. Erez hiç konuşmadan gerçekten dediği gibi evine doğru sürüyordu arabayı. Ekin ise konuşmak istiyordu, yüzüne bakmak istiyordu ama öyle yorgundu ki tek yapabildiği kafasını koltuğa yaslamak olmuştu. Tanıdık yollar gözlerinin önünden geçip giderken arabaya üflenen sıcak hava tüm vücudunu gevşetmişti, uyumamak için kendi kolunu sıkıyordu arada.
Ne zaman ağlasa veya üzülse uyumak isterdi, sorunlardan kaçmak için ne kadar doğru bir yol olduğu tartışılırdı ama ona iyi geliyordu. Bir de arabayı dolduran tanıdık koku ağlama isteğini körükler gibiydi. Saatlerce ağlamak sonra günlerce uyumak istiyordu Ekin. Böylece rahatlardı belki.
İki cinsiyettende hoşlanmasını hiçbir zaman saklama ihtiyacı duymamıştı. Bu huyuylada gurur duyardı, kendini ilk keşfettiğinde ve ilk hoşlandığı adam olan Turan ile beraberlik yaşadığında bunu gizleme ihtiyacı duymamış, biraz olsun istememişti. Ama şimdi bu şekilde kendisine geri dönebileceğini de düşünmemişti hiç.
Şehirler değişiyor, zihniyetler değişiyordu. Kendi memlektinde de onu yargılayacak onlarca insan vardı. Yargılanmak onun için korkutucu değildi bunu bizzat babası da yapmıştı. Korktuğu ölümdü.
Bu küçük kasabada her şey çabuk yayılırdı. Ve kasabanın okuluna atanan İzmirli Ekin öğretmenin erkeklere de ilgi duyduğu öğrenilince olabilecek şeyleri tahmin ediyordu. Sınıfı bile ondan nefret edecekti belki. Bunu düşünmek bile ense kökünden ayaklarına kadar bir sızının girmesine sebep olurken derin bir nefes aldı.
Üzerinde gölge yapan elaların varlığını hissedebiliyordu ama onunla göz göze gelebileceğini sanmıyordu. Kendi binasının önüne geldiklerinde araç durdu. O sessizlik saniyelerce yine bozulmadı.
İlk konuşan Ekin oldu. "Yarın okula gel, derslerden geri kalıyorsun" dedi. Uzun süre konuşmadığı için sesi çatallaşmıştı.
Erez "Sadece dersler için mi istiyorsun gelmemi?" dediğinde Ekin kafasını çevirip gözlerine baktı. Ona karşı hissettiği çekimi büyümeden bitirecekti, aksi takdirde hem kendi başını hem de Erez'in başını yakmayı göze alamazdı.
"Başka ne için isteyeceğim Erez?" dedi buz gibi bir sesle. Erez'in bakışları gözlerinde oyalanmaya devam etti, bir şeyleri anlamaya çalışıyor gibiydi. Ekin'in içi içini yiyordu, neden gelmediğini sormak istiyordu ama cesareti birden kırılmıştı.
"Okulda bir sıkıntı mı oldu?" diye soruduğunda Ekin gözlerini Erez'den çekip kapıyı açmak için bir hareket yaptı ama Erez çocuk kilidini devreye sokunca kapı açılmamıştı. Kaşları çatıldı.
"Bir sorun yok, aç kapıyı. Uzatma" dediğinde yan tarafından yükselen sıkıntılı sesi duydu ama yine de ona bakmadı. "Sen söylemezsen kendim öğreneceğim" dediğinde Ekin çatık kaşlarıyla hızla oturduğu yerden doğruldu ve Erez'in üzerine doğru eğildi. Erez ani yaptığı hareketle kıpırdayamazken Ekin bunu fırsat bilip kilite basarak kapıların açılmasını sağladı.
Geri çekilmeden gözlerini hemen suratının yanındaki güzel yüze baktı. Onun yüzüne bu kadar yakından bakmak midesinin kasılmasına yol açarken kıpırdamadan kendisine bakan adam son defa bakıp hızla geri çekildi.
"Öğrenirsen bana da haber ver, çünkü hiçbir şey olmadı" dedi ve boşluğundan yararlanıp hızla arabadan çıktı ve tekrar arkasına bakmadan apartmana girdi. Çünkü tekrar o güzel yüzüne bakarsa saatlerce ağlayabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
disiplin
Teen FictionYeni mezun olmuş bir edebiyat öğretmeni, İzmirden ayrılarak körpe bir kasabaya taşınır. • İki erkeğin aşkını konu alır. Cinsellik ve argo vardır.