7- Şeytan'ın Kuklası

64.2K 4.4K 2.5K
                                    

Medya: Ekin Yakuz

Ekin karşısındaki adama bakarken suratını olabildiğince ifadesiz tutmaya çalışıyordu.

Planının çalışmasına istiyorsa bir şey çaktırmamalıydı, olabildiğince özgüvenli ve cesur gözükmek zorundaydı.

Ellerini arkasında birleştirip, avucundaki telefonu sıkıca tuttu.

"Beni neden çağırdınız Adnan Bey?" dedi, gözlerini adamın koyu kahve gözlerinden bir saniye bile ayırmadan.

"Otursana Ekin" dediğinde Ekin kafasını hızla olumsuz anlamda salladı. "Ne söyleyecekseniz söyleyin, malum dersten çıkarıldım" dediğinde adamın suratında oluşan gülümseme midesini alt üst etti. Bir insanın gülümsemesi bir surat da bu kadar iğrelti durabilirdi sanırım.

"Ekinciğim, sen benim neler yapabileceğimi farkında değilsin galiba?" dediğinde Ekin'in dudakları kıvrılırken kaşları alayla havaya kalktı. Bir eli ile gözlüklerini çıkardı, açık kahve gözlerini bir saniye bile karşısındaki adamın gözlerinden ayırmadı. Her ne kadar rahat görünmeye çalışsada sol dizi çok hafif titriyordu.

"Adnan Bey anlatın lütfen, neler yapabilirsiniz?" dedi, sesindeki küçümseme karşısındaki adamın gerilmesine yol açtı.

"Seni bu kasabada linç ettiririm, yapamaz mıyım sanıyorun?" Ekin konunun istediği yere evrildiğini anlayınca nefesini tuttu.

Sanki tedirgin olmuş gibi gözlerini kaçırdı, yutkundu ve kaçamak bakışlarla karşısında oturan adama baktı. "Peki karşılığında ne istiyorsunuz?" dediğinde Adnan'ın dudakları daha çok kıvrıldı, ekin ellerinin arasındaki telefonu sıktı.

"Kapıyı kilitle" dedi. Tekerlekli sandalyesinde arkaya doğru kaydırdı ve kendini masadan uzaklaştırdı. Ekin bu sefer gerçek bir tedirginlikle kapıyı kilitledi.

Müdür bacaklarını kabaca açarken bakışlarıyla pantolonunu işaret etti. "Müdürüne el muamelesi yapar mısın?" dediğinde Ekin küçük dudaklarını birbirine bastırdı ve kasılan midesiyle hafifçe kamburunu çıkarıp öne doğru eğildi. Midesi bulanıyordu.

"Eğer o gün okuldan sinirle çıkmasaydın daha nazik olacaktım sana karşı" gözleri arsızca Ekin'in üzerinde dolaştı. Elini erkekliğine atıp bakışlarını çekmeden kendini okşadığında Ekin altındaki zeminin kaydığını hissediyordu. "Ama sen laftan anlamadın" diye devam etti.

Ekin titreyen dudaklarını aralarken cesaretinin kırılmaması için sırtını dikleştirdi, bu kabusu daha başlamadan bitirecekti.

"Siz bu okulun müdürü Adnan Edin'siniz, öyle değil mi?" dediğinde karşısındaki adamın kaşları havaya kalktı. "Öyleyim, ben olduğum sürece kimse sana dokunamaz" dedi karşısındaki adamın söylediklerini istediği yöne çekerken, bir yandan elini hareket ettirmeye devam ediyordu. "Sen müdürünü memnun et yeter"

"Nasıl böyle nüfuzlu bir adam oldunuz Adnan Bey?" dedi Ekin, sesinde küçümser bir ton geziyordu. Gözlüklü elini karşısındaki adama doğrulttu. "Aldığınız rüşvetler sayesinde değil mi?"

"Ekinciğim, daha çok küçüksün. Bu hayatta yükselmek istiyorsan her fırsatı kullanmakta zorsundasın"

"Rüşvet aldığını kabul ediyorsunuz yani?" dediğinde Müdür omuzlarını silkti. "Evet aldım" dedikten sonra sanki konu çok uzamış gibi eliyle önündeki şişliği gösterdi. "Ağzına alacak mısın artık yoksa seni tüm kasabaya rezil mi edeyim?"

"Müdür Bey" dedi Ekin, suratındaki gülümseme büyürken. "Dedemin hep söylediği, çok sevdiğim bir sözü vardır" dediğinde karşısındaki adamın kaşları Ekin'in bir anda değişen ruh hali ile çatıldı.

disiplinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin