Son defa merhaba... Keyifli okumalar...
Bölüm Şarkısı: Cem Adrian, Hande Mehan;
Sen Benim Şarkılarımsın✨
- Erez'den -
3 yıl sonra...
Mimarlık fakültesinden büyük adımlarla ayrılırken elimdeki T cetvelini dosyanın içine sığdıramayacağıma emin olunca elimde tutmaya karar verdi.
Üniversiteye gireli, üç yıl olmuştu. Dile kolay, üç koca yıl geçmişti. Ekin'imin en büyük hayaliydi, tabii ki gerçekleştirecektim. Gerçekleştirmiştim.
Kartımı okutarak okuldan ayrıldığım sırada telefonum çaldı, yavaşça cebimden çıkartıp arayan kişiye baktım.
Devrandı. Cevaplayıp kulağıma götürdüm.
"Efendim?" diye sordum, sesim çatallıydı. "Neredesin?" dedi.
"Dersten çıktım" dedim, yağmur çiseliyordu ama umurumda değildi.
"Kabristana ziyarete gidecek misiniz bugün?"
Duraksadım, sertçe yutkundum ve "Bilmiyorum" diye mırıldandım. "Konuşuruz" dedim.
"Yemeğe gidelim diyoruz, deniz kenarında bir yere. Kafamız dağılsın"
"Gelmem ben" dedim, arabama doğru ilerlerken. "Siz gidin"
"Herkes geliyor Erez, sen de gel işte. Takılalım biraz, dersleri bahane ediyorsun, yüzünü gören yok"
Devranla münakaşaya girmek istemiyordum çünkü şu an kendimde o gücü bulamamıştım.
"Tamam" dedim, uzatmak istemedim.
"Biz oraya geçiyoruz şimdi Bera ile, sana da konum atıyorum. Gel ama lütfen, tamam mı?" dediğinde arabayı çalıştırıyordum, bir kaç dosyayı koymak için torpidoyu açtığımda elime doğru düşen fotoğraflar duraksamamı sağladı.
Ekin vardı kadrajda. Hastalık zamanı çekmişlerdi, titrek bir nefes alırken özlemle kasıldı tüm vücudum. Hızla fotoğrafları torpidoya ittirip kapağını kapattım. Devran'ın attığı adrese doğru sürmeye başladım.
Konuma ulaştığımda kısaca geldiğimiz yere baktım, deniz kanarında sıradan bir balıkçıydı. Yavaşça arabadan ayrıldığımda, burnuma dolan deniz kokusu bile aklıma onu getirdi. Aklımdan çıkmıyordu zaten, mümkünatı da yoktu. Gözümü kapattığımda bile o karanlık onun güzel çehresi ile aydınlanıyordu.
İçeri girdiğimde Devran, Doğu ve Bera'nın deniz kenarda bir masada oturduğunu gördüm. İçerisi neredeyse boştu, yanlarına doğru gittiğimde hepsi ayağa kalkıp sıkıca sarıldı bana, onlara karşılık verdim.
"Diğerleri nerede?" diye sorduğumda abim "Uygar'ın dersi uzamış, gelecek az sonra. Bir onu biliyorum" dediğinde kafamı salladım sakince.
Hasan'da büyük ihtimalle Salih'inin yanındaydı.
"Bugün bir tane horozdan kan aldım" dedi Devran. Bakışlarımı yüzüne diktim, direkt bana bakıyordu. "Hani nerede scottish cinsi kediler? Golden köpekler? Üç gündür ya tavuk ya horoz... Böyle olacağını bilsem kasap olurdum"
"Bebeğim, sen ne biçim bir veterinersin ya? İnsan iyileştirdiği hayvanı kesme hayalleri kurar mı?" diyerek isyan etti Bera.
"Kurar, seni de kesme hayalleri kuruyorum" Bera ters ters bakmak istese de dayanamadı ve boynunu sertçe öpüp geri çekildi.
"Jüriler beğendi mi maketini?" diye sordu abim. Omzlarımı silktim. "Bilmiyorum umurumda da değil ama düşük puan gelirse götlerine sokarım o maketi"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
disiplin
Teen FictionYeni mezun olmuş bir edebiyat öğretmeni, İzmirden ayrılarak körpe bir kasabaya taşınır. • İki erkeğin aşkını konu alır. Cinsellik ve argo vardır.