16- Geriye Kalan İzler

52.2K 3.6K 1.8K
                                    

Şarkı- MaNga, Beni Benimle Bırak

Bölümü güzelce okuyun, yorum yapmayı unutmayın. Keyifli Okumalar!

Taksi denize kıyısı olan bir uçurumun yanında durduğunda titreyen göz bebeklerimle etrafı süzdüm. Uçurumun bir diğer tarafı ormana açılıyordu.

"Borcum ne kadar?" diye sordum ama sesim öyle kısık çıkmıştı ki beni evime geri götür diye yalvarabilirdim az sonra. Ama taksici vermem gereken mevlayı söylediğinde cebimde kalan paraya baktım. Biraz eksikti.

"Abi bu kadar var yanımda" dediğimde dikiz aynasından bana baktı. "Canın sağ olsun da, sen ne yapacaksın burda? Bak telefon felan çekmez, istersen bekleyeyim seni" dediğinde kendimi gülümsemeye zorladım.

"Eyvallah abi, hallederim bir şekilde" dediğimde kararsızlıkla yüzüme baktı. Ama ısrar etmedi, parayı aldığında arabadan indim. Taksi oradan uzaklaşana kadar arkasından baktım. O sırada telefonum tekrar titredi.

O538******: Aferin, tek gelmişsin.

Dişlerimi sıkarken kafamı kaldırıp etrafa baktım. "Neredesin, orospu çocuğu" dedim dişlerimin arasından. Bu heriften korkmuyordum, yemin ederim kendim için en ufak bir korku yoktu. En fazla bu kasabadan ayrılacaktım ama kimseye zarar gelmezdi.

Tek korkum Erez'di.

"Ekin" arkamdan duyduğum sesle yavaşça ormanlık alana doğru döndüm. Gördüğüm tablo kaşlarımı çatmama sebep olurken üzerime doğru gelen kişi Adnan'dı.

Tek kolu alçıdaydı, dudağı patlamıştı ama artık yaranın kabuğu düşmek üzereydi. Bir gözü kapanmıştı neredeyse, etrafı mordan yeşile dönüyordu. Çok hafif topallıyordu. Tam dibime geldiğinde ise uzaktan seçilmeyen izleri gördüm. Boynunda parmak izleri vardı.

Bakışlarımı gözlerine çevirdim, içim anlamsızca rahatladı. Demek ki günlerdir okula gelmemesinin sebebi buydu. Onu her kim bu hale getirdiyse çok iyi yapmıştı. Olası bir tehlikede kendimi koruyabilecektim, bu haliyle bana karşı koyamazdı.

"Ekinciğim" dedi yarım ağız gülerken. Onun gibi samimiyetsiz bir gülümseme ile kıvrıldı dudaklarım. "Orospu çocuğu Adnan?" dediğimde kahkaha atmaya çalıştı, yaraları izin vermedi.

Güneş doğmak üzereydi, ama hala hava lacivertti. Birbirimizi ay'ın cılız ışığı sayesinde seçebiliyorduk.

"Halime bak, tatmin oldun mu?" diye sorduğunda kaşlarımı çattım. "Sevgiline beni dövdürünce için soğumuştur umarım" diye devam ettiğinde afallayarak yüzüne baktım.

"Ne saçmalıyorsun sen?" dediğimde daha da keyiflendi. Üzerime doğru bir kaç adım daha attığında geri gitmemek için yumruklarımı sıktım.

"Beni bu hale kim getirdi gerçekten bilmiyor musun öğretmen?" dediğinde yüzüme vuran çirkin nefesi gözlerimi kapatmama sebep oldu. "Erez Çakırca"

Aynı hızda geri açtım gözlerimi. Sanki tüm yaralarını yeni görüyor gibi şokla vücuduna baktım. Kırık kolu, yüzündeki yaralar, boğazındaki parmak izleri... Erez mi yapmıştı? Hayır bana söz vermişti, yapmazdı.

"Yalan söyleme" dedim sinirle. Gülümsedi, bir dişinin olmadığını fark ettim o an.

"Sen o orospu çocuğunun nasıl bir cani olduğunu bilmiyor muydun öğretmen?" dediğinde dizlerim öyle şiddetli titremeye başladı ki, dengemi kaybettim bir an.

"Düzgün konuş" diye tısladım. "Senin gibi bir kansızı bu hale getirdiyse Erezim ile sadece gurur duyarım, keşke öldürseymiş" dediğimde söylediklerim affalamasına sebep oldu. Dolan gözlerime inat sırıttım.

disiplinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin