45- Ayrılık

39.6K 3K 2.5K
                                    

Medya: Uygar ve Doğu

Keyifli okumalar!

- Hasan -

Bugünü hiç unutmayacaktım.

Bugün hayatımın kurtuluşunu ilan ettiğim gündü, körpe bir kasabada mahvolmayacaktım. Öğrencilerim olacaktı, Ekin gibi olacaktım.

Işığı sönenlere ışık olacaktım, yol olacaktım.

Ama bugünün başka bir özelliği daha vardı. Bugün, gururumu ayaklar altına alışımın son günü olacaktım.

Tekele gidiyordum, son defa.

Ellerim titriyordu ama heyecandan değildi, dizlerim titriyordu, korkmuyordum ama konuşsam sesim bile tir tir titreyecekti.

Salihe veda edecektim. Ona kavuşamayacaktım, en azından adam akıllı ayrılırdım.

Saat sabahın yedisiydi, Ekin'e haber verdikten sonra üzerime bir ceket dahi almadan çıkmıştım sokağa. Tekelin önüne geldiğimde kolu olmayan kapıya son defa bakıp gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım

"Ne yaptın Hasan? "

"Kapı kolunu söktüm" dedi ve arka cebinden gerçekten tekelin giriş kapısının kolunu çıkardı. Şokla baktım yüzüne. "Bir dahaki gidişimde götüne sokacağım, öyle anlaştık"

Kapıyı ittirerek açıp içeri girdiğimde, bakışları hızla bana döndü. "Hasan" dedi şaşkınlıkla. "Ne işin var burada?"

O konuşunca bile içim titriyordu, ne ara bu hale gelmiştim ben...

"Üniversiteyi kazandım" dedim dümdüz bir sesle. Kaşları havalandı ilk önce, siyah gözlerini suratıma dikti ve dudakları yavaşça kıvrıldı. İfademi bozmadım.

"Biliyordum" dedi gülümseyerek. "Aferin sana"

"Bu şehirden de gideceğim, veda etmeye geldim" Duraksadı, kaşları çatıldı. "Nereye gidiyorsun anlamadım?" dedi, kafasını sağa doğru yatırmıştı.

"Üniversite kazandığıma göre başka bir şehire kaportacı olmaya gidiyorum" dedim alayla, ona o kadar sinirliydim ki kendime hakim olamıyordum. Evet onu o gün öpmemem gerekirdi, belki ben çok hızlı ilerlemiştim ama beni günlerce görmezden gelemezdi.

Bunu bana yapmamalıydı.

"Hasan" dedi dudaklarının arasından. "Beni sinirlendirme durup dururken, nereye gidiyorsun?"

"Sinirlenirsin sinirle be" diye çirkefleştim ama "Üniversite mi var bu kasaba da? Hoş, olsa da tercih etmezdim, beni bu kasabaya bağlayacak hiçbir şey kalmadı"

Çenesi gerildi, dişlerini sıktı. Ne düşünüyor bilmiyordum ama gözlerini kapatıp derin derin nefesler aldı.

"İyi" dedi öfkeyle. "Yolun bahtın açık olsun"

Bu kadar mıydı yani? Bu muyduk biz, iki kelimeden mi ibaret kalmıştık, hiç mi yok katedememiştik seninle Salih?

"Sağ ol" dedim, öfkem yerli yerindeydi ama büyük bir hayal kırıklığı kaplamıştı içimi. Ellerimle saçlarımı geriye ittirdiğimde bakışları saçlarım kaydı.

"Sen de umarım tüm hayatını beni göndermenin pişmanlığı ile yaşarsın" dedim, içimdeki tüm ö fkeyi kusacaktım "Ama en çok kime üzülüyorum biliyor musun?" alayla gülümsedim.

Yumruklarını sıktı, sıratımı izledi.

"Yönelimini göz ardı edip, bir yalan üzerine kurulu evlilik gerçekleştireceksin ve ben o kadına çok üzüleceğim"

disiplinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin