Medya: Devran ve Bera
Bir günde iki bölüm attım, iyi şeyler olmayacak...
✨
- Bera -
"Ya bak şimdi amına koduğum..." sıkılı dişlerimle bana ders anlatan Hasan'ı dinlerken bakışlarımı matematik probleminde dolaştırdım. Aynı soruyu 7. defa soruşumdu ama bu bana küfür etmesine sebep olamazdı. Çünkü dayak yerdi.
"Bu siktiğimin sayılarının karelerini alacaksın, sonra iki ile çarpıp kosinüse böleceksin"
Boş gözlerle yazdığı formüle baktım. Bir sik anlamamıştım.
"Anladın mı?"
"Anladım" dedim, Hasan inanmamış bakışlarını suratıma dikti. O sırada mutfaktan üzüm yiyen Devran çıktığında gergin bakışlarım anında yumuşadı. Üzüm yiyordu, çok yıkadığı için hala sulu olan üzümlerin suyu parmaklarından dirseğine doğru akmıştı.
Gülümsedim, beyaz teni parlıyordu.
"Küfür etme Bera'ma" dedi Devran sırıtarak. Midem ani bir sancıyla kasılırken yanıma doğru geldi, hızla bacaklarımı masanın altından çıkardığımda hiç beklemeden sol dizime oturdu. Elimi sıkıca beline sardım.
"Devran, sandalye yok mu oğlum?" dedi Hasan ters ters. "Sanane cibiliyetsiz" dedim tersleyerek, Devran'ın dudaklarıma uzattığı üzümü dişlerime sıkıştırıp aldım.
Devrana karşı olan ilgimi henüz ortaokuldayken fark etmiştim. Tüm yaşıtlarım bana aşık olduğu kızları anlatırken ben sürekli Devranı izlerdim. Bu ilgimin bir hayranlık veya arkadaşlık sevgisi olmadığını fark ettiğimde liseye yeni geçmiştik. Söylemeye hiçbir zaman cesaret edememiştim, verebileceği kötü bir tepki beni ölesiye korkutmuştu. Onu kaybedemezdim.
Ama Ekin ve Erezi öğrendiğimizde verdiği tepki içimde yeşermeye hazır tohumlar ekmişti. Devran, benim çocukluğum ve geleceğimdi.
Hafifçe öne doğru eğilip anlayamadığım soruya baktığında kumrala kaçan saçlarına baktım. Gülümsediğinde sol yanağında, dudaklarının ucunda küçük bir gamzesi çıkıyordu. Kehribar rengi gözleri saçlarıyla güzel bir ahenk içindeydi. Nasıl güzelsin sen Devran?
Kafasını bana doğru çevirdiğinde göz göze geldik. Onu izlediğimi fark etmesiyle panikle kafamı önüme çevirdim. Devran benim aksime sırıtarak yanağımı sıkıca öptü.
Dişlerimi sıktım, döve döve sevecektim.
"Evet Doğu" dedi Uygar mutfaktan çıkarken. Erez'in abisi ile konuşuyordu. Sürekli arayıp kardeşi hakkında bilgi aldığı için bıkkınca bakıyordu etrafa Uygar. Erez abisi ile konuşmuyordu. Nedenini söylemese de tahmin ediyorduk.
"Tamam Doğu" dedi, sinirlenmeye başlıyordu. Karşı tarafın hararetle konuşmasını biz bile duyabiliyorduk. "Haklısın Doğu" dediğinde sırıttım, sakince karşı tarafı dinlemeye çalışıyordu.
Doğu hızlı hızlı konuşmaya devam etti.
Uygar telefonu kulağından ayırıp bir tuşa bastı ve dudaklarını telefona yaklaştırıp "Çenenin bağını sikeyim Doğu" dedi sakince.
Tekrar bir tuşa basıp kulağına götürdüğünde sırıtmam büyüdü, telefonu sessize alıp küfür etmişti.
"Tamam söylerim" dediği sırada Hasan'ın yanındaki sandalyeye oturdu. Ekin'in evini de iyice kendi evimiz bellemiştik ha.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
disiplin
Teen FictionYeni mezun olmuş bir edebiyat öğretmeni, İzmirden ayrılarak körpe bir kasabaya taşınır. • İki erkeğin aşkını konu alır. Cinsellik ve argo vardır.